Bülent Arınç'ın yeni görevi ne? Hadi Özışık, Arınç'ın haklı olduğu konuyu açıklıyor
Abone olİnternethaber Yayın Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Hadi Özışık'tan çarpıcı bir Bülent Arınç analizi geldi. Kendi Youtube kanalında "Bülent Arınç haklı, AK Parti’nin 2002 yılındaki kadrosu muhteşemdi" diyen Hadi Özışık, Erdoğan'ın adım adım nasıl yalnızlaştırılmak istendiğini, kimlerin koltuk uğruna Erdoğan'ı terkettiğini tek tek anlattı...
Bülent Arınç haklı; AK Parti’nin 2002 yılındaki kadrosu muhteşemdi...
Tayyip Erdoğan’ın A Takımı’nda kimler yoktu ki...
Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Abdullatif Şener, Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu...
Ve siyaseten tarih olmuş bir çok kişi...
Askeri vesayetin hüküm sürdüğü yıllarda, AK Parti ve Recep Tayyip
Erdoğan güçlü bir kadro ile çıkmıştı halkın karşısına. Türkiye için iyi olan
ne varsa yapıyordu bu kadro...
Tam da Bülent Arınç’ın dediği gibi, Tayyip Erdoğan Abdullah Gül’ün, Bülent Arınç bir başka arkadaşının açığını kapatıyordu. Birlik vardı, beraberlik vardı, dirlik vardı. Kimse birbirinin kuyusunun kuyusunu kazmıyordu, kimsenin bir başkasının koltuğunda gözü yoktu.
Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının tek hedefi vardı, Türkiye’yi iyi
yönetmek. Türkiye’nin AB hedefi vardı, AK Parti’nin o muhteşem
kadroları tek vücut ülkemizin refahı için, ülke insanının yoksulluktan
kurtulması ve insanca yaşaması için çalışıyordu.
Birlik ve dirlik olunca başarı kendiliğinden geliyordu. Ayrı gayrı olmayınca, fitne fesat olmayınca, Tayyip Erdoğan’ın hayal ettiği Türkiye’ye bir adım daha yaklaşıyorduk.
Ne var ki, karşı cenahta boş durmuyordu. Geçmişte olduğu gibi, “Genç
subaylar rahatsız”dı.
Türk medyası o dönemde Tayyip Erdoğan’ın “A Takımı”nı parçalamak için ne yapması gerekiyorsa yapıyordu.
“Kodu mu oturtan” paşalar işbaşındaydı.
Medya ve askeri vesayet işbirliği içinde, Tayyip Erdoğan’ı yıkmak, kadrolarını parçalamak için uğraşıyordu.
Tayyip Erdoğan’ın A Takımı’nda gözü dışarıda, koltuk meraklısı,
arkadaşlarını siyasi ikbal uğruna satacak birini arıyorlardı.
Doğan medyasının gözüne kestirdiği isim Abdullatif Şener’den başkası değildi.
İstediklerini kısa zamanda attıkları güzel manşetlerle aldılar. Şener’i
DP’nin başına geçirmek, sonra da çok istediği koltuğa oturtmak
istiyorlardı. Aydın Doğan ve şürekasının başbakan adayı Abdullatif
Şener’di...
AK Parti’nin kuruluşunda yer alan, programını yazan Abdullatif Şener,
açığı kapatmak yerine, şarabın anadolu kültürü olduğunu söyleyecek
kadar şirin gözüküyordu kendisine başbakanlık koltuğunu ikram
edeceklere...
Karşı cenah istediğini almıştı; Abdullatif Bey’i AK Parti’den ve Tayyip Erdoğan’dan koparmışlardı. Demokrat Parti projesi tutmayınca, Türkiye Partisi’ni kurdurdular. Sonuç hüsrandı, evdeki hesap çarşıya uymamıştı.
Onca vaad, onca fitne ve fesat...
Şener o koltuğa sahip olamamıştı.
Partisinden istifa etti, sonra bağımsız milletvekili adayı oldu ve kendi ilinden sadece 17 bin oy aldı. Şimdilerde CHP kontenjanında Erdoğan’a hakaret etmekle, iftira atmakla meşgul...
Bülent Arınç haklı, Erdoğan Abdullah Bey’in açığını, o da bir başkasının
açığını kapatıyordu. Ne yazık ki, koltuk, mevki ve makam hep galip geldi.
Artık herkes Tayyip Erdoğan’ın açığını arıyordu.
27 Nisan muhtırası gelip çattığında, Tayyip Erdoğan kadrosunu güçlü tutmak, parçalatmamak için var gücüyle mücadele ediyordu. Türkiye ayağa kalmış, eşi başörtülü diye Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı adaylığına karşı çıkıyordu.
Cumhuriyet mitingleri, askeri vesayetin baskıları, rektörlerin “Ordu göreve çağrısı” hiç biri Erdoğan’a geri adım attırmadı. O bildik huyundan vazgeçmedi Erdoğan, dik durdu ve bütün baskılara rağmen, “Adayım kardeşim Abdullah Gül’dür” dedi...
Öyle de oldu. Abdullah Gül Cumhurbaşkanı oldu, Erdoğan Başbakanlık koltuğunda oturmaya devam etti.
Ve Gül’ün görev süresi bittikten sonra, yollar ayrıldı. Gül AK Parti’den uzaklaştı, Erdoğan’ı yalnız bıraktı.
O da yetmedi, Temel Karamollaoğlu ve CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun projesine ortak oldu. Tayyip Erdoğan’a karşı cumhurbaşkanı adayı olmak istedi.
Meral Akşener oyunu bozmasa, Abdullah Gül Muharrem İnce gibi meydanlarda Tayyip Erdoğan’a rakip olacaktı.
Bülent Arınç’ın
“Bir zamanlar açık kapatıyordu” dediği Gül, bırakın açık kapatmayı
CHP’nin adayı olmayı tercih etmişti.
Tayyip Erdoğan iktidara geldiği günden itibaren hedefteydi. Gezi sürecini hatırlayalım; o günlerde açık kapatanlar bırakın açık kapatmayı açık
arıyorlardı.
Cumhurbaşkanı Gül, kabinede yer alan Bülent Arınç ve korkudan köşe bucak kaçan kimi AK Partililer, Erdoğan’a sahip çıkmak yerine “Mesaj alınmıştır” diyorlardı. Üç beş ağacı bahane edip, Erdoğan’ı yok etmek isteyenlerin gerçek niyeti bilinmesine rağmen, mesaj alıyorlardı AK Parti’nin kadroları.
Sahip çıkacaklarına yalnız bırakıyorlardı, yalnızlığa terk ediyorlardı. Buna rağmen Erdoğan yıkılmadı ve ayakta durmasını bildi. FETÖ’ye direndi, PKK’ya yedi düvele karşı direndi Erdoğan. Tek başına, eski arkadaşlarının desteğini almadan.
Birini başbakan, diğerini başbakan yardımcısı, dışişleri bakanı yapmıştı Erdoğan. Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan da tıpkı Gül gibi, Abdullatif Şener gibi AK Parti treninden inmeyi tercih etmişti.
İlginç olan, Bülent Arınç’ın özlem duyduğu o kadrolar şimdilerde, Tayyip Erdoğan düşmanlığı yapan Kemal Kılıçdaroğlu ile PKK’nın siyasi ayağı HDP ile kolkola...
Bülent Arınç bir yandan eski günlerin özlemini çekerken, bir yandan da “mesuliyet kabul etmiyorum” diyor ve 2015 tarihini milat olarak belirliyor.
Yıllardır Tayyip Erdoğan bütün mesuliyetleri kabul ediyor ve tek başına
mücadele ediyor.
Her şeye rağmen kimilerine YİK üyeliği veriyor, kimilerinin oğlunu milletvekili yapıyor ama tek başına mesuliyet alıyor. 5 benzemez bir araya gelmiş, Erdoğan’ı yıkmak için mücadele ediyor, Bülent Arınç elini taşın altına koyacağına, mesuliyet kabul etmiyor.
Bu durumda insanın gölge etme başka ihsan istemez diyesi geliyor.
Çünkü
Bülent Arınç her ağzını açtığında AK Parti’ye zarar veriyor.
Kah Kemal Kılıçdaroğlu gibi KHK’lılara sahip çıkıyor, kah CHP’nin oylarını arttırıyor.
AK Parti’nin icraatlarından mesul olmadığını söylüyor ama, Millet İttifakı’nın değirmenine su taşımayı ihmal etmiyor.
Galiba yeni bir mesuliyet üstlendi...