Bülent Arınç'ın referandum tahmini
Abone olReferandumda farklı ‘Evet’ çıkacağını savunan Arınç, muhalefetin küçük bir farkla ‘Hayır’ çıkması halinde bile moral bulacağını söyledi.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Yozgat’ta 45 derece
sıcakta partisinin referandum etkinliklerinde konuştu, başkente
dönüşte Hürriyet Ankara Temsilcisi Metehan Demir’e siyasetin
gündemini değerlendirdi. Referandumda farklı ‘Evet’ çıkacağını
savunan Arınç, muhalefetin küçük bir farkla ‘Hayır’ çıkması halinde
bile moral bulacağını söyledi.
Arınç şöyle konuştu:
BU referandumdan farklı ‘Evet’ çıkar. En başında yüzde 60 ‘Evet’
çıkacağını söylemiştim. Bu 60 olur, 58 olur. Yine de sonuçta ne
olursa olsun yüzde 60 diyecek bir potansiyel Türkiye’de var.
Muhalefet bu demokrasi adına yapılan Anayasa değişikliğini bir
güven oyu gibi kullanıyor. Tüm muhalefet Ak Parti’ye karşı tek
başına mücadele veriyor ve ‘Hayır’ çıkarttırmaya uğraşıyor. Yani
sonuçta öyle bir hava doğdu ki ‘Evet’ çıkarsa bunun sahibi Ak Parti
olacaktır. Evet doğrudur. Farklı ‘Evet’ çıkması bize moral dopingi
olacaktır. ‘Evet’ çıkarsa bize yazar ama ‘Hayır’ çıkarsa bunu kendi
aralarında paylaşırlar.
Yüzde 60 ‘Evet’ bize güven verir
Yüzde 49 ‘Hayır’ yüzde 51 ‘Evet’i halka belki kendilerinin başarısı
diye izah edebilirler. Bu ‘Muhalefet Ak Parti’yi yıktı’
düşüncelerini güçlendirir havası yayarlar. CHP lideri Kemal
Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ikisi de yüzde 49
‘Hayır’ çıksa bile liderliklerini perçinlerler. Ama yüzde 60 da
alırsak; bu bizim içinde doğruyu söylemek gerekirse bir moral oyu,
güven oyu olur. Bize güven verir.
Biz bu referandumu seçime endekslemesekte, bu süreci tamamen
bağımsız görsek de, yine de açık farkla alırsak işimize daha çok
şevkle sarılır daha bir moral, motivasyon sahibi oluruz. Seçimlere
o moralle gireriz. Yine de muhalefetin bu referandumda toplumu
kamplara ayırma yönündeki bu girişimi doğru değil. Ne çıkarsa
çıksın biz hodri meydan demeyeceğiz yüzde 60’da alsak, üstünü de
alsak parlamento da, iktidar da değişmeyecek. Ama inanın muhalefet
bunun tersi olursa, ‘AK Parti gitsin’ diye bağırmaya başlayacak.
İyi bir referandum sonucu, tıpkı 2007 Ekimi’ndeki referandumda
alınan sonuç gibi iyi bir moral olabilir. Şimdi çıkıp bazı partiler
‘Biz de evet diyeceğiz’ açıklamaları yapıyorlar. Ama kampanyaların
neredeyse tamamı partimizce yapılıyor.
‘Evet’lerin % 99’u Ak Parti’nindir
O nedenle çıkan evetlerin yüzde 99’unun Ak Parti’nin olacağını, Ak
Parti’nin çağrılarına yanıt olacağını söylememek haksızlık olur.
Tabii açık arayla alınan bir evet oyu CHP’yi ne hale getirir orası
da ayrı bir soru. Deniz Baykal-Kılıçdaroğlu dengesi ne olur? Ona da
bakmak lazım. Her ne kadar Kılıçdaroğlu siyasi açıdan kıvrak bir
kişiyse de, büyük bir şevkle savunduğu hayırlar başarısız olursa
bunu partisinde liderliği açısından nasıl açıklar? Merak ediyorum.
Mesela, Sayın Başbakanımız Tayyip Erdoğan’ın dediği gibi ‘İkinci
olursam bırakırım’ der mi? MHP Lideri Bahçeli ise partisinin
tabanına aykırı bir şekilde “Hayır”ı savunduğundan ve bu da
içlerinde aslında bir tepki çektiğinden, evet çıkan bir referandum
kendisi ve koltuğu için zor günlerin başlangıcı olabilir.
Güçlü ‘Evet’le yeni Kürt partileri gelir
BDP’de ayrı bir konu. Güçlü bir evet BDP’nin karşısında başka Kürt
partilerini alternatif olarak getirebilir. Zaten bir süreden beri
izledikleri politikalarda ne kadar yalpaladıkları ve problemler
yaşadıkları, çözüm hiçbir katkıda bulunmadıkları ortada. Eğer,
sandığa o bölgede gidişler artar, evetler beklenenden ötede çıkarsa
BDP’nin yerine yeni aktörler de sahneye çıkar. Bunu bekleyenler
var. ‘Terör örgütünden ve İmralı’dan uzaklaşalım’ diyenler var.
Kemal Burkay’ın röportajı bu açıdan çok önemliydi.
Cumhurbaşkanının 5 yılda seçilmesi bir zarar
getirmez
BENİM şahsi görüşüm, Sayın Cumhurbaşkanımı-zın görev süresinin 7
yıl olması yönünde ise de. Ama burada hassas bir durum vardır.
Çünkü bu noktada çoğunluğun sesine bakmak ve muhalefeti de dinlemek
lazım. Biz, nasıl 2007 Temmuz’un da 5 yıllığına seçildik ama 2007
Ekim’indeki referandumla görev süremiz 4 yıla indiyse, bunu Sayın
Cumhurbaş-kanının durumuna da uygulayabiliriz. Yani o da 7
yıllığına seçildi fakat Anayasa değişikliği ile görev süresi 5 yıla
inmiş oldu. Bu aynı zamanda ne demek? 2 kere 5’er yıl seçilebilir
demek. Yani yeniden isterse aday olur ve seçilebilir. Burada Yüksek
Seçim Kuru-lu’ndan (YSK) gelen sinyaller de görev süresinin 5 yıl
olacağı yönünde. Anayasa hukukçuları da 5 yıla işaret ediyor. Evet,
seçimin yapıldığı anda hüküm 7 yıldı ama şimdi 5 yıl durumu var.
Biz de 1 yılımızı azalttık. Cumhurbaşkanının 5 yılda seçilmesi
zaten bir zarar getirmez. Bakın biz 4 yılda seçime gidiyoruz.
Kimsenin endişesi olmasın halkın seçeceği bir Cumhurbaşkanı kim
olursa olsun Türkiye’nin hayrına olur.
Danıştay bize kurumsal muhalefet yapıyor
DANIŞTAY bize, iktidara geldiğimiz günden bu yana kurumsal
muhalefet yapıyor. Her kararı bilerek kasıtlı alıyor. 8 senedir
ağzımızı açıp bir şey söylemiyoruz. İlhan Cihaner’i Ankara’ya Savcı
yapmaya çalışıyorlar. Bu nasıl iştir? HSYK, Anayasa paketi ile işte
bu nedenle değişmeli. 5 kişiye baskı yapar yönlendirirsiniz ama 22
kişiye bunu yapamazsınız.
Toplumda yeri belli insanlar
ERGENEKON davası kapsamında tutuklu bulunan Tuncay Özkan ve Mustafa
Balbay’a ‘kulak verilmeli’ açıklamam çok yankı buldu. Orada bir
soruya cevap vermiştim. Bunu biraz daha açmak gerekiyor. Bir
mahkeme yakalama veya tutuklama kararı alırken, diğeri hemen
itiraza aynı deliller üzerinden aynı hukuki tabanda serbest
bırakılsın kararı verebiliyor. Bu nasıl bir iştir. Hukukun
kriterleri aynı değil midir? Hüküm çok açık. Tutuklama, delil
karartma, kaçma ve kişinin genel durumu göz önüne alınarak da
değerlendirme yapılmalıdır.
Özkan’ı günahım kadar sevmem
Tuncay Özkan’ı aslında günahım kadar sevmem. Hayatımda bir kere
gördüm. Bir sorunu vardı, onu halletmek için gelmişti. Mustafa
Balbay’la ilgili de cuntalarla işbirliği yaptığına dair ciddi
iddialar var. Belki ilişkisi var bilemem. Böyle şeyleri de hiç
tasvip etmem. Karar yargınındır. Ama sonuçta, Balbay, Özkan veya
Rektör Mehmet Haberal toplumda ne olursa olsun belli yerdeki
insanlardır. 2 senedir hapisteler neredeyse. Bu hukukta 10 seneye
yakın hapis yatan adam anlamına gelir. Hüküm giymeden bu olur
mu?
Seslerine kulak veren yok
Yani “Benim topum tüfeğim yok. Benim durumumu da inceleyin”
diyorlar. Kimse onlara kulak vermiyor. “Ben de saygınım. Bir yere
gitmem. Beni de tahliye edebilirsiniz” diyorlar. Kimse onların
sesine kulak vermiyor. Yani onların orduları yok mu da bunlar
onların başına geliyor. Güçlü ve silahlı kişiler ile güçsüz kişiler
arasında hukukta fark olmaz. İçimden bir ses bu hukuksuzluğun daha
fazla sürmeyeceğini söylüyor.