Bülent Arınç özür diledi
Abone olBaşbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Taksim Gezi Parkı'yla ilgili tansiyonu düşürücü bir açıklama yaptı.
Taksim Gezi Parkı olaylarıyla ilgili kameraların karşısına geçen
Bülent Arınç, "Çevre
duyarlılığı sonucu şiddet görenlerden özür
diliyorum. Ama sokaklarda tahribat
yapanlara özür borcumuz olduğunu düşünmüyorum." dedi.
TAKSİM'DE KESİN BİR KARAR YOK
"Eksiğimiz varsa onu gördük, telafi edeceğiz" diyen Arınç, ilk günlerde haklı eylemlere gazla müdahalenin olayları çığrından çıkardığını söyledi. Gezi Parkı'yla ilgili kesin bir kararlarının olmadığını belirten Arınç, olası bir referandumu destekleyeceğini açıkladı.
CHP'Lİ VEKİLLERE TEPKİ
MHP ve BDP'nin olaylara karşı yaklaşımına teşekkür eden Arınç,
CHP'li vekilleri eylemcileri tahrik etmekle suçladı.
Başbakan Vekili Bülent Arınç, Taksim Gezi Parkı olaylarına ilişkin Başbakanlık Yeni Bina'da basın toplantısı düzenledi. İşte o konuşmadan öne çıkan satırbaşları:
SON 5 GÜNDÜR POLİSİN TAVRI SON DERECE HASSASTIR
İki gündür şiddet ve vandallık içeren gösteriler ivme kaybetmeye başladı. Şiddet içermeyen gösterileri saygı çerçevesinde karşılıyoruz. Güvenlik ve istihbarat güçlerimiz özveriyle çalışıyor.
Polisimizinn gösterinin ilk zamanlarında ortaya koyduğu aşırı tedbir haklı oolarak tepki çekmiştir. Ancak son 5 gündür polisin tavrı son derece hassastır. Polisimiz yasalar çerçevesinde üzerine düşen bir hakkı yerine getirmiş ve buundan sonra da getirecektir.
BİZE OY VERMEYEN İNSANLARI ANLAMAYA ÇALIŞTIK
Bu ülkeyi hepimiz birlikte kurduk. Her ferdimiz bu ülkenin sahibidir. Kuşkusuz toplumumuzda tabi farklılıklar vardır. En büyük zenginliği farklılıkları hoşgörü içinde birada tutmasındadır.
Toplumun bütün kesimlerine eşit mesafede durduk. Kendisine oy veerenlere Türkiye'nin başbakanı olacağının altının çizmiştir. Yaşam tarzları bizim için önemlidir, hassastır.
Demokratik kültür ve yasalar çerçevesinde ifade edilen tüm tepkilere açığız. Toplumla inatlaşacak bir anlayışta değiliz.
Empati yaparak bize oy vermeyen insanları anlamaya çalıştık. Herkes bizi takdir etmek zorunda değil. Herkes bize oy vermek zorunda değil ama oy vermeyenlerin talep ve beklentilerine duyarlıyız.
GÖSTERİLER FARKLI NOKTAYA BOYUTLARA ULAŞTI
Saygı hoşgörü içinde her sorunu aşacağımıza yürekten inanıyoruz. Vatandaşlarımız meşru makul tepkileri ortaya kolmuşlardır. Gösteriler bugün farklı boyutlara ulaşmıştır.
Vatandaşlarımızın tepkileri marjinal ğruplar tarafından kullanılmakta. Şu ana kadar 244'ü polis olmak üzere 300'ün üzerinde vatan evladı yaralanmıştır.
Abdullah Cömert isimli vatandaşmımız hayatını kaybetmiştir. Arzu etmediğimiz olaydı. Sonunda bu işi ölümle sonuçlandıracaklarını biliyorduk. Ölüm olmaması için bütün dikkatimizi topluyorduk. Ama maalesef olmadı.
ATEŞLİ SİLAHLA ÖLMEDİ
İlk yapılan otopsisinde ateşli silaha ilişkin giriş çıkış deliği bulunmadığı tespit edilmemiştir. Ateşli silahla ölüm olmadığı anlaşılmaktadır. Belki bir sert cisimle başı zedelenmiş olabilir. Ancak kesin ölüm sebebi yapılacak inceleme sonucu rapor sonucunda anlaşılabileceğini bildirilmiştir. Soruşturma devam etmektedir.
Olayla ilgili soruşturma devam etmektedir. Ölümüne yol açan failin ya da failleri yargıya teslim edlmesini arzu ediyoruz. Tekrar ailesine başsağlığı dilerim.
110 polis aracı tahrip edilmiştir, 207 sivil araç yakılmıştır. Ambulanslar taşlanmaktadır, sivil araçlara zarar verilmektedir. Kamu binalarınna karşı özel evlerine karşı tepkiler gayri kamuni bir takım olaylar getirilmeye çalışılmaktadır. Kaldırım taşlarını sökmek, fıskiyeleri sökmek, süretiyle ağır hasar vermişlerdir.
KENDİMİZİ HESABA ÇEKERİZ
Silahlar susmuşken, kazanımlarımızın hedefe alınması oldukça düşündürcüdür. Biz herkesin hükümetiyiz. gösterileri doğru okumak için o kadar bir hassasiyetin içindeyiz. Biz kendimizi hesaba çekeriz bundan kimsenin şüphesi olmasın.Biz herkesin hükümetiyiz. Biz kendimizi hesaba çekeriz ve çekiyoruz.
MHP VE BDP'YE TEŞEKKÜR
Öz eleştirimizi yaparız. Muhalefet partilerimizin aklı selimi
öne çıkararak yatıştırıcı tavır sergilemesini arzu ediyoruz.
MHP’nin olayın başından beri tutumunu takdir ediyor ve teşekkür
ediyoruz. BDP’nin takındığı tavra teşekkür ediyoruz. CHP Genel
Başkanı’nın parti olarak değil bireysel olarak bulunduğu
cümlelerine teşekkür ederiz.
"CHP MİLLETVEKİLLERİ OLAYLARIN İÇİNDE"
Ama üzüntüyle görüyoruz ki Türkiye’de yaşanan bir çok olayda
CHP’nin milletvekillerinin olayların içerisinde olmak gibi
konumları vardır. Sayın Kılıçdaroğlu’nun güçlü bir genel başkan
olarak olayların vardığı bu boyutu tasvip etmediğini, tüm
teşkilatlarıyla bu noktada hiçbir zaman bulunmayacakları, olayların
yatışması konusunda olumlu bir dil kullanacağını bekliyoruz.
SİVİL TOPLUK ÖRGÜTLERİNE MEDYAYA ÇAĞRI
Bugüne kadar gösterileri sabırla izleyen vatandaşlarımızdan sabır
ve sağduyu bekliyoruz. Anne babalardan rektörlerden, medyada
sağduyu bekliyoruz.
STK’larımızın gerginliği düşürecek bir tavır içinde olmalarını rica
ediyoruz. KESK gibi DİSK gibi güçlü sendikalarımızın bu olaylar
karşısındaki tutumlarının toplumsal barışı bozmayacak durumda
olacağını tahmin ediyorum. İllegal örgütlerin ekmeğine yağ sürecek
davranışlarından kaçınmalarını rica ediyorum. Vatandaşlarımızın sağ
duyu ve sabrıyla huzur ve güven ortamı tesis edilmiş olacaktır.
Haklı taleplerini ifade eden vatandaşlarımıza tekrar teşekkür
ediyorum. Öz veriyle çalışan uykusuz yorgun bulunan güvenlik
güçlerimize teşekkür ediyorum.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER ARKADAŞIMIZ
Şunu rahatlıkla görmemiz lazım. Olayların başlangıcında Taksim’de
yayalaştırma çalışmaları olduğunu biliyoruz. Önemli bir noktaya da
getirildi. Gezi Parkı diye bilinen Topçu Kışlası diye bilinen yerde
betonlaşma bilgisini edinen yurttaşlarımız, özellikle iş
makinalarıyla 3-4 ağacın yerinden sökülmesi birkaç tanesinin tahrip
edilmesi karşısında, içlerinde çok iyi ilişkilerde olduğumuz
insanlar eylem başlattılar. Sırrı Önder arkadaşımızın içinde
olduğunu biliyorum.
GAZ KULLANILMASI ÇIĞRINDAN ÇIKARDI
Fakat maalesef bu haklı taleplere karşı şu veya bu sebeple, emniyet
güçlerimizin gaz kullanmaya başlaması olayları çağrından
çıkarmıştır. Yaptığım basın toplantısında, mahkemenin yürütmeyi
durdurma kararının olumlu karşıladığımı ifade ettim.
KAFA KARIŞIKLIĞINI GİDERMEK LAZIM
AVM olacak mı olmayacak mı? Gezi Parkı’ndaki yeşil alanlar ortadan
kalkacak mı kalkmayacak mı? Aksini söyleyen de var, orman demek
bizim işimiz diyenler var. Ama kafa karışıklığını gidermek için iyi
bir bilgilendirme olmalı.
İLK EYLEMLERİ BAŞLATANLARI DİNLEYECEĞİM
Dava açan, dernek yetkilileriyle bugün yada yarın görüşeceğim. Yine
bu konuda ilk eylemleri başlatan arkadaşlardan da dinleme imkanı
bulacağım. Ağaçların kesilip kesilmeyeceği konusunda bir itiraz bir
şikayet endişe var. Bunları gidermek zorundayız.
Taksim’deki gezi parkıyla yada şikayetlerle ilgili yeni gelecek
kanunda bazı maddeler varsa buna rıza göstermeyeceğimizi bilmenizi
isterim. Peşinen karşı çıkmayalım, bu kanun ne getiriyor ne
getirmiyor kamuoyunu aydınlatma görevidir.
STK'LAR DİNLENMELİ
Şehirler hepimizin gözdeleridir. Hepimiz birşeyler söyleyebiliriz.
Bir kente yapılacak bir inşaat konusunda yerel yöneticilerin
belediye başkanları da meclisi de olsa, STK’ların çok daha fazla
söz söyleme hakkı vardır. Kurullar vardır, kültür bakanlığına bağlı
kurumlar vardır. İkazları dikkate almak gerekiyor. Bu konularda çok
daha hassas olmalıyız.
YANLIŞ YAPABİLİRİZ
Hükümet ülkeyi yönetiyor. Biz ülkeyi yönetirken yanlış da
yapabiliriz. Fazla da eksik de yapabiliriz. Bizim yaptığımız her
şeyin bir yargısal denetimi vardır. Yanlış işlerimizin karşılığını
düşünmek gerekirse, hizmet kusuru da izlemiş olabiliriz.
"SOĞUKKANLI DAVRANMALIYIZ"
Yargısal denetimle kamuoyunun denetimiyle bir hükümetin yapacağı
şey olaylara soğukkanlı bakmak. Çoğulculuk ve katılımcılık bunları
inkar etmeden söyledikleri sözlerin özgül ağırlığını bilerek
hareket etmek zorundayız. Olaylar başladığında meseleye net
bakabilseydik bunun bir çevre duyarlılığı olduğunu görürdük.
Olaylar aşırı güç kullanımıyla çizgisini aşmıştır. Bugünkü duruma
gelmiştir. Taksim’de benim üzüldüğüm konu gezi parkındaki üç ağacın
kesilmesiyle böyle bir olayın özünden sapması değil. Çözüm
süreciyle devasa bir olayla karşı karşıyayız. 30-35 yıldır her
şeyimizi mahveden bir terör sorununu çözecekse bundan daha büyük
bir başarı düşünülemez.
Açık yüreklilikle söylüyorum. Başka olaylarda da yanlışlıklar
yapabiliriz, yapmış olabiliriz, bundan sonra da yapacak olabiliriz.
Bize düşen görev ülkemizi en iyi şekilde yönetmesidir.
ÜSLUP ÖNEMLİ
Başından beri hükümetiniz böyle bir tavır takınılsaydı olaylar bu
noktaya gelir miydi?
Üslup şüphesiz önemli. Her birimizin kendi üslubu önemli.
Siyasetçiler için de çok önemli. Bir insanın ne olduğunu
anlamak için üslubuna bakmak lazım. Hepimiz üslubumuzla sert ve
kırıcı olabiliriz. Öfkeyi de bunun içine koymak mümkün olabilir.
Doğru olan yöneten insanların üsluplarının çok daha yapıcı ve
kucaklayıcı olmasıdır. Ben bunda ne kadar başarılıyım bilmem, ama
hepimizin önem verdiğini ifade etmek istiyorum.
AMBULANSIN YAKILDIĞI DURUMA GELDİ
Olaylar ilk başladığında bunun çığırından çıkabileceğini düşünmüş
olabilirler. Buna dikkat çekmek için, uyarmak amacıyla farklı bir
üslup kullanılmış olabilir. Bugün geldiğimiz noktayı meşru
göstermek mümkün değil. Bu çevre duyarlılığı olmaktan çıktı,
ambulansın içinde polis var mı diye ambulansın yakıldığı duruma
geldi. Hiçbir insanın bu vahşeti barbarlığı onaylayacağını
düşünmüyorum.
ÇÖZÜM SÜRECİ
Çözüm süreci sağlıkla gidiyor. Genelkurmay başkanlığı bu açıklamayı
yapar görevi sürecindendir. Bu ismi biliyorum. İlk olaylarda
yaralanan bir arkadaşımız. Polisle ilgili ne işlem yapıldığını
arkadaşlarım not olarak ifade etsinler. Biz dün akşam ilgili bütün
bakanları, emniyet genel müdürü de 7de 12’ye devam eden bir
toplantıda olayların analiz yapmalarını, hangi tedbirleri
aldığımızı görüştüm.
GAZ KULLLANMAMA TALİMATI
Polisler bu ülkenin yabancısı değil. Şehit gazi olduğu zaman
üzüldüğümüz insanlar. Terörle mücadelede ve güvenlik görevlerini
yaparken olaylar sebebiyle üzüldüğümüz kendilerini kucakladığımız
bu memleketin evlatları. Bunlar ağır bir görev yapıyorlar. Aşırı
şiddet kullanabiliyorlar. Şu karara da vardık. Pasif durumdalar,
yani karşı taraftan bir şey gelmedikçe bekliyorlar. Bir fiili
saldırıda kalkanlarını kullanıyorlar. O yetmezse su sıkıyorlar.
5 GÜNDÜR UYUMADAN GÖREV İÇİNDELER
Ancak kendi canları bahis olunca gaz kullanıyorlar. Kendilerine
meşru müdafaa olmadıkça gaz kullanmamaları talimatı verilmiştir.
Polislerimize ağır hakaretler yapılmakta, ölmeleri istenmektedir.
Yaralı sayısına baktığımız zaman neredeyse üç misli polis memuru
bulunmaktadır. Bu insanlar 5 gündür uyumadan görev içindeler. Bu
milletin bu memleketin çocukları.
DEMOKRATİK TEPKİLERE VARIZ
Ama hayır biz size bunları yaptırtmayız ve üzerine şiddetle
gidildiği zaman daha büyük bir azimle geldiler. Demokratik bütün
tepkilere biz varız. Bir insanın iki dili olur. Ya siyasetin ya
şiddetin dilini kullanırsınız. Şiddetin dilini kullanırsanız kimse
sizin taleplerinize bakmaz. Şiddete yöneltmeyi suç kabul ettik.
Şiddetle bir yere varamazsınız.
DEVLETİN GÜCÜ KARŞISINDA EZİLİRSİNİZ
Devletin gücü karşısında hepiniz ezilirsiniz. Demokratik eylemlerle
bunu yapabilirsiniz. Bağırıp çağırabilirsiniz. Kendi özel
hayatımızda da siyasi hayatımızda da bunları yaşadık. Terk edilmiş
itilmiş kakılmışlık duygusunu yaşamış bir insanım. Eşimle hayat
tarzımla reddedilmiş bir insanım. Refah kapandı isyan etmedik,
Fazilet kapandı dağa çıkmadık.
Şimdi bizim geçmişte yaşadığımız tüm sıkıntıları birileri paylaşmak
istiyorsa onu anlarım. Ama her birimizin özgürlüğü bir başka
arkadaşınkiyle sınırlı. Ben istediğimi yaparım sen bana
karışamazsın düşüncesi hiçbir yerde yok.
"ÖZÜR DİLİYORUM"
İstanbul Yeniköy’de bir dostumuzun nikâhına gittim. Nikah
şahidiyim. Yoldan geçen tencerelerine vura vura eylem yapan
insanlarımız bizi gördüler. Nikah kıyılıyor dışarda toplanma arttı.
Ben kendi adıma bir şeyden korkmam üzülürüm. Düşünün ki düğünün
sahipleri, davetliler. Onların gecelerinde mutsuz etmenin
kimin hakkı var arkadaşlar? Yeter ki fiili saldırı olmasın. Bütün
düğün boyunca bu devam etti. En basitini size söylüyorum.
O ilk olayda, çevre duyarlılığıyla hareket edenlere karşı yapılan
aşırı şiddet gösterisi yanlıştır, haksızdır. O yurttaşlarımdan özür
diliyorum. Bunu rahatlıkla söyleyebilirim ama sokaklarda tahribat
yapanlar, sokaklarda insanların özgürlüklerine engel olmaya
çalışanlara bir özür borcumuz olduğunu düşünmüyorum.
DIŞ TEPKİLER
Dış basında dezenformasyon var. Türk basınının gösterdiği
duyarlılığı uluslararası kanallar göstermediler. Ancak basın özgür.
Bu konuda yazacaklarını çizeceklerini bizim tayin etmemiz mümkün
değil.
Dışarıdaki televizyon kanalları yanlı yayın yapıyorlar. Önce şuna
bakmamız lazım. Bu olayları bazı gaflet içindeki insanlar, bir Arap
baharına benzetme gayreti içinde. Ne kadar uğraşsanız böyle bir şey
mümkün de doğru da değil. adını biz koymadık ama bir baharda
bahsediliyorsa bu çok yanlış olur. Bunu Wall Street’in işgaline
neden benzetmiyorsunuz? Onlar getirmezse bizim televizyonlarımız
getirebilir? O zamanki açıklamaları bugünkülere getirdiğiniz zaman,
kendinize öyle Türkiye’ye neden öyle bakıyorsunuz deme hakkımız
olabilir mi?
Kim olursa olsun Türkiye’de yaşanan olayların onlarcası kendi
ülkelerinde oluyor. Hükümetimiz devletimiz güçlüdür. Sokak
olaylarına pabuç bırakacak noktada değiliz. Biz sokaktakilerle baş
ederiz.
Onların maksatları farklı olabilir. Türkiye’nin dış itibarını
azaltmaya yönelik çaba içinde olabilirler. Bağırmak bastırmaya
kalkmak yok saymak güçlü bir iktidarın yapacağı şey değildir.
YALAN HABERLER
Bazı merkezlerden olayların yönlendirildiğini biliyoruz. Asparagas
haberler yayınlandığını biliyoruz. Aslında ne kadar demokrat
olduğumuzu gösteren imkanlar var bunların hepsini kapatmak mümkün.
Erişimini engellemek mümkün. Tweetlere girin, ABD'deki merkezden
server kullanarak talimat yağdıranlara bakın onlar asıl
failleridir. Şu kadar kişi öldü, filan hastanede şu kadar genç var.
Gençler eziliyor. Bunlar içinde polisi hedef alanlar da var.
Polisin katledilmesini isteyenler var. Polisin bilmem ne gazı
kullandığını söyleyenler var.
27 MAYIS ÖRNEĞİ
Aynen 27 Mayıs olaylarında önce üniversite öğrencileri
öldürüldü gibi saçma sapan ahlaksız haberlerin internet dünyasında
yayınlandığını biliyoruz. Çevik kuvvetin şu veya bu şekilde
davrandığına dair, polisle ilgili soruşturmalar yapılıyor. Hemen üç
saat sonra beş saat sonra netice almak mümkün değil. Çünkü olaylar
devam ediyor.
KESİN BİR KARARIMIZ YOK
Bu mahkeme kararına karşı her şey olabilir. Gösterilen hususlara
önem göstereceğiz. Kesin bir kararımız yoktur. Kaldı ki orada ne
yapılacağı konusu da henüz kararlaştırılmamıştır. Sadece Taksim'in
yayalaştırma çalışmasında bir proje vardır ama buraya Gezi Parkı'na
veya Topçu Kışlası'na ne yapılacağı konusunda farklı düşünceler
vardır. Henüz düşünce aşamasındadır. Elbette bu duyarlılıkları
dikkate alarak çok kesin bir karar alacağımızı söyleyebilirim. Önce
mahkeme kararını irdeleyelim. Sonra buraya ne yapılacağı konusunda
net bir fikir ortaya koyalım. Bu fikri, bütün taraflarla,
paydaşlarla görüşelim ve halkımızın istediği konuda karar
verelim
PORTAKAL GAZI YALANI
İstanbul’a yapılacak bir iş konusunda, büyükşehir başkanı ve
meclisinin, büyük bir duyarlılık içinde hem çevrecilerle ve
vatandaşlarla ortak karar alması gerekebilir. Belediyelerimiz
referandum yoluyla bile karar almaya çalışıyor. İDO ile ilgili
anket yapılmıştı. Büyükşehir belediyemizin referandum yapmasını
gönülden desteklerim. Portakal gazı sarin gazı bunların hepsi
ajitasyondur.
GÜL İLE GÖRÜŞTÜKTEN SONRA ERDOĞAN İLE GÖRÜŞTÜ
MÜ?
Başbakan ile bir temasım olmadı. Akşam bilgileri aktardım.
Cumhurbaşkanını ziyaret edeceğimi belirttim. Benim konuşma üslubumu
başbakan bilir. Konuştuğumuz konu hükümetimizin düşünceleridir.
Unutmayın ki sayın cumhurbaşkanımız çok önemli bir yerde. Türk
devletini temsil ediyor. Anayasa’da 102-103-104’de geniş yetkileri
var. Cumhurbaşkanımı hemen hemen her konuda yapıcı bir konuşma
yapıyor. Siyasi parti liderlerini davet ediyor. Kapıdan çıktığım
zaman talimatlarını aldım sözünü kimse yanlış anlamasın. Sayın
cumhurbaşkanımız bize talimat verecek konumdadır.
Ben 2005’te TBMM Başkanı’ydım. İslam Konferansı’na sayın
Sezer’in gitmesi gerekiyordu gitmedi. Ben gittim. Türkiye adına bir
konuşma yaptım. Sayın Abdullah Gül o zaman dışişleri bakanı ve
benim üç arkamda oturuyordu. Şimdi cumhurbaşkanımız, şimdi
önümde.
CEMAAT Mİ HEDEF ALINIYOR?
O kadar sivil hedefler var ki, hizmet grubuyla sınır tutması lazım.
Kendilerince düşman olarak gördükleri bazı noktalara saldırılar
yapıyorlar. O kitledeki nefreti görmek lazım. Sadece düşüncelerini
ortaya koymak, hükümeti eleştirmek adına değil, belli isimleri
noktaları düşman gibi gören illegal bir yapılanma tahribat yapılmak
isteniyor. Hedefe alınan parti AK Parti’dir. AK Parti genel
başkanlığına karşı duyum olarak aldığımız, telsiz gibi
konuşmalardan özetlerdir.
Bu soygunları bu çapulculukları yapanlar, insana doğaya zarar
vermek konusunda söz vermişlerdir. Maddi zarar 70 milyonun
üzerindedir. Ambulansların, iş makinalarının yakılması büyük bir
tahribat değil mi? Duyarlı insanlarımız bence bu saldırıları bugün
bitirecektir. Bugün biz herkesten bunu bekliyoruz.
HİÇ KİMSEYİ GÖRMEZDEN GELME LÜKSÜMÜZ YOK
Ben Hükümet olarak yaşadığımız olaylardan kendimize göre ders
çıkardığımızı rahatlıkla ifade edebiliyorum. Eksiğimiz varsa onu
gördük, telafi edeceğiz. Doğru yürüdüğümüz yerler fazlasıyla
mevcut, bunları da takip edeceğiz ama hiç kimseyi görmezden gelmek,
duymazdan gelmek lüksüne ve hatasına sahip değiliz. Demokratik
taleplerin, demokratik yöntemlerle ortaya konduğu her yerde asıl
demokrasi vardır ve demokrasi muhalefetsiz olmaz
KASK NUMARALARI GİZLENDİ Mİ?
Kask sorusunu bilmiyorum. İçişleri bakanımız Meclis’te de konuşma
yapacak gibi. Kendisine iletelim. 11 tane illegal örgüt var.
Yaralılardan bir kısmının örgüt mensubu olduğu söyleniyor ama isim
vermenin doğru olmadığına inanıyorum. Önemli olan bunlar
değil, önemli olan bunların sokakta yalnız kalması. Onlar şiddetten
elini çektiği zaman bu iş bir saatte bitecek bir iştir.