Bülent Arınç o Paşa'dan hesap soracak
Abone olBaşbakan Yardımcısı Bülent Arınç, hesap sormak için komutanın iyileşmesini bekliyor!
İNTERNETHABER/ Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, hesaplaşmak için emekli Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur'un iyileşmesini bekliyor. İrtica iddiasıyla annesinin evinde arama yapılmak istenmesiyle ilgili Eruygun'un iyileşmesini beklediğini söyleyen Arınç, iyileşince kendisiyle konuşacağını söyledi. Kılıçdaroğlu'na liderlik dersi de veren Arınç, CHP liderinden sahici olmasını istedi. 12 Haziran seçimlerinde BDP'yi başarılı bulan Arınç, MHP'nin ise ödünç oylarla barajı aştığını iddia etti.
Mehmet Ali Birand, sezonun finalini AK Parti'nin "abisi" Bülent Arınç'la yaptı. Kanal D'de yayınlanan söyleşide Arınç, herkesle helalleşebileceğinin mesajını verirken bir ismi bunun dışında tuttu. Birand'ın, annesinin evinde yapılmak istenen aramayla ilgili hala öfkeli olduğu görülen Arınç, dönemin Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur'un iyileşmesini beklediğini söyledi. Eruygur'un yargılandığı davalardan henüz ifade vermediğini hatırlatan Arınç, "konuşmak için iyileşmesini bekliyorum" diye konuştu.
12 Haziran seçimlerinde muhalefetin seçim meydanlarındaki performanslarını da değerlendiren Arınç, MHP'nin ülke genelinde varlık gösteremediğini, Kılıçdaroğlu'nun ise tek başına çalıştığını, teşkilatların kendisini yanlız bıraktığını iddia etti. BDP'nin bağımsızlarla yürüttüğü kampanyada başarılı sayılabileceğini söyleyen Arınç, MHP'nin ise ödünç oylarla barajı aştığını iddia etti.
İşte Arınç'ın canlı yayındaki o sözleri;
"KILIÇDAROĞLU'NU TEŞKİLATLARI YANLIZ BIRAKTI"
CHP açısından yüzde 26’ya yaklaşmış bir oy oranı geçmişe baktığınız zaman başarı gibi görünebilir. Milletvekili sayınızın arması başarı gibi görünebilir ama seçim kampanyası Sayın Kılıçdaroğlu’nun söyledikleri, uçuk vaatler, popülizm partide sadece kendisinin çalışmış olması başarısızlıklarıdır. Sayın Kılıçdaroğlu, günde 5-6 yere gidiyor ama sadece 15-20 dakika kalıyor. Benim gördüğüm tek başına götürdü, biliyorum teşkilatları çalışmadı. Eski yeni CHP arasında kalması. Eskiden ne kadar farklı olduğunu ortaya koyamaması. Ana muhalefet partisi olarak AK Partiye karşı bir mücadele yürütmenin bir avantajı var. İktidarın icraatlarını eleştirirken ilgi çekebilirsiniz ancak bunu iyi kullanamadılar.
Çünkü bizim yarımız kadar bile milletvekili çıkaramadılar. Biz eskiden sadece Tunceli’de milletvekilimiz yoktu, şimdi bu üç ile çıktı. Hakkari, Iğdır ve Tunceli’de biz milletvekili çıkaramadık. Cumhuriyet Halk Partisi ise 33 ilde hiç milletvekili çıkaramadı. Bu bir başarısızlıktır.
Kampanyasını çok kötü yürüttü. Her projesinin ilgi çekmesi mümkündü; çünkü sinir uçlarına dokundu. İnsanların muhakeme etmeden ilgisini çekeceği konuları söyledi. Reklamda etkili olmuştur ama bizim son reklam kampanyamızı herkes mırıldandı, herkesin gönlüne oradan bir şey geldi.
KILIÇDAROĞLU VE KASET SKANDALI
Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir kaset skandalı sonrasında olsa bile, bir büyük kongrede seçilmiş olmasını CHP açısından çok iyi bir nokta olarak gördüm. CHP’nin kısır döngüden kurtulması için ciddi bir sosyal demokrat parti olara, toplumda güven sağlaması için cesaretle yolunu çizmesi gerektiğini düşünüyorum. Buna rağmen Kılıçdaroğlu sürekli yalpa yapıyor. Deve kuşu mantığı bu. Yük taşı ben kuşum o zaman uç ben filanım. Sıkıştığı zaman eski CHP’ye sığınıyor. Sıkıştığı zaman "ben yeni partiyim" diyor.
"O ANKETE KARGALAR BİLE GÜLDÜ"
Bu seçim onun için çok önemliydi. O yüzde 30’un altında bir oy aldığı zaman liderliğinin tartışılacağını, hatta genel başkanlığının sorgulanacağını biliyordu. Bunun için hedeflerini yüzde 40’lara kadar çıkardı. Hatta o nasıl bir anketse biz gülerek geçmiştik, kargaların bile güleceği bir anketti o. Sayın Gürsel Tekin, elimizdeki anket bizi AK Parti’nin bir puan önünde gösteriyor demişti. Bunlar çok garip şeyler. Ya yanındaki yol arkadaşları yanılttılar ya kendisinin yeterince bir cesareti yoktu.
KILIÇDAROĞLU'NA LİDERLİK DERSİ
Şimdi de parti içinin karışması gösteriyor ki eski veya yeni CHP noktasında hala kesin bir ayrım var parti içerisinde. Birileri eskiye dönmek istiyor. Burada liderliğini konuşturacak. Kalıcı olmak için doğru bildiğini yani yeni CHP’yi yeni bir yere oturtmak istiyorsa, bu seçim sonuçlarını başarı olarak kabul edecek ve yoluna devam edecek.
MHP'Yİ ÖDÜNÇ OYLAR KURTARDI
MHP’nin performansı yoktu. MHP hiçbir yerde ciddi inandırıcı bir miting yapabildi ne de teşkilatları çalıştı. Ben baraj sorunu olduğunu söylemiştim ama kendilerine çok büyük yardımcılar, dostlar buldular ve üç puan hediyesiyle barajı aştılar. Yani MHP’nin mutlaka parlamentoda olması gerekir düşüncesi, toplumun bazı kesimlerinde çok ciddi biçimde dile getirildi. Bu ödünç oylardır, belli partilerden gelen. Bu kampanya öyle tuttu ki bazı dini çevreler bile MHP mutlaka parlamentoda olması gerekir diye destek verdi. Cemaatleri temsilen gazetelere de yansıyan bazı beyanları da oldu.
MHP, barajı aştığı için kendisini şanslı sayabilir. Çıkardığı milletvekili sayısı, şu anda 47 ilden tek bir milletvekili bile çıkaramamış olması onları netice itibariyle başarısız kılmıştır. Kasetler, az da olsa olumsuz bir etki yaptığı düşüncesindeyim, benim analizim bu. O zaman yüzde 10’u aşmaması gerekirdi diyeceksiniz ancak giden oyların yerine dediğim gibi emanet oylar gelmiştir.
"BDP MİLLETVEKİLİ VE OY SAYISI İTİBARİYLE BAŞARILI"
BDP, geçtiğimiz dönem 20’yi zor bulmuşlardı biliyorsunuz. Ufuk Uras’ın emanet kendisini teslim etmesiyde grup kurabilmişlerdi. Şimdi hem milletvekili sayısı itibariyle hem de aldıkları oy açısından başarıdır. Milletvekili profiline baktığınızda o bildiğimiz klasik, yani her türlü düşüncesini belli merkezden alanların dışında solunda adaylarını belki işte İslamcı kanattan bazı isimler söyleniyor. Yani halkın itibar ettiği, oy verebileceği farklı kesimlerden de aday göstermekle bu başarıyı göstermiş görüyorlar.
ERDOĞAN KÖŞK'E ÇIKACAK MI?
ARINÇ'IN BU DÖNEM NEDEN SON DÖNEMİM DEDİ?
AYRINTILAR VE DAHA FAZLASI HABERİN DEVAMINDA... [PAGE]
"BENİM İÇİNDE ERDOĞAN İÇİNDE BU DÖNEM SON"
Sayın Başbakan’ın ne düşündüğünü söylemeyeceğim. O geleceği ait düşünceleri şimdi konuşmamayı tercih ediyor. Üst üste milletvekili yaptıktan sonra ara vereceğini söylüyor. Bu dönem benim içinde sayın başbakan içinde son dönem.
Partimize güveniyoruz. İyi yetişmiş çok iyi isimler var. Eğer kurumsal anlamda güven verecekse değerlidir.
"ERDOĞAN İTİRAZ ETSEYDİ BUGÜN..."
Ben düşünmedim inanın düşünmedim. Bizim kadercilik anlamında değil çünkü kadercilik İslam’ın da kabul ettiği bir şey değil. Biz kaderci değiliz. Allah’ın çizdiği bir kadere inanırız, bu konuda büyük iradeye kendimizi teslim etmişiz. Ancak ben şu hesabı yapayım da cumhurbaşkanı olayım, meclis başkanı olayım, başbakan olayım diye böyle bir şeyi şahsen ben hiç yapmadım. Başbakan’ında böyle olduğuna inanıyorum. Size enteresan bir şey anlatayım. 1991 seçimlerinde ittifak denilen bir seçim sistemine girdik. Refah Partisi o zaman yüzde 16 küsur oy aldı, 62 milletvekili çıkardı. Ben o zaman Manisa’dan birinci sıra milletvekili adayıydım ancak o zaman Manisa’dan milletvekili çıkaramadık.
Tayyip Erdoğan ise o dönem İstanbul’dan milletvekili seçildi, mazbatasını aldı. O zaman da tercihli oy sistemi vardı. O zaman bir arkadaşımız, kasti olduğunu düşünmüyorum kendi seçim bölgesinde aldığı tercihlerle Tayyip Bey’in önüne geçti, mazbata iptal edildi ve arkadaşa verildi. O zaman herkes dedi ki Tayyip Bey’e itiraz edin. Sanıyorum bir defa itiraz etti, sonuç değişmedi ya da az bir oranda değişti. İkinci kez itiraz edin dediler, ben duyduğumun şahidiyim. Hayır dedi ve ben kadere itiraz etmem, bunda da bir hayır vardır dedi ve bütün itirazlarını çekti. Tayyip Bey mazbatasını almışken milletvekili olamadı, ismini de vereyim Mustafa Baş, milletvekili oldu. İşte kader çizgisi böyle bir şey. Eğer 1991’de milletvekili seçilseydi, belediye başkanı olamayacaktı. Refah olacaktı, Fazilet olacaktı o nerede olacaktı ben nerede olacaktım bilmiyorum.
BAĞIMSIZLARIN TAVRI
“Türkiye’de gerginlikleri en uç noktaya kadar götürüp sokakları ateşe verdirmenin, bir yerlere onları tatmin atmek amacıyla baskı, tehdit şantaj mesajları göndermenin ben doğru olmadığını düşünüyorum. Bir kanun nizam var. Beğenmeseniz de şuan yürürlükte. Gelin değiştirelim. Değiştirmediğimiz sürece biz hukuku uygulamıyoruz demek bir hukuk devletinde mümkün olamaz. Ben aklı selimin galip geleceğine de inanıyorum. Ama bugünlerin heyecanı içerisinde aşırı tepki veriyorlar”
TAHLİYELERİNİ İSTEMELERİ İNSANİ REFLEKS
“Aday gösterildiler ve seçildiler. Artık geçmişe dönmeyecek. Ben iki açıdan bakmıştım meseleye. Tutuklu bulunan insanların cezaevinden çıkmak amacıyla aday olup seçilmeyi istemeleri bence insani bir düşünce. Yanlıştır ama insanidir. Bu bir reflekstir. Bir içgüdüdür. Ben niye cezaevinde kalayım canım. Zaten haksız yere cezaevinde tutuluyorum. Ben kendimi kurtarmalıyım. Beni tahliye etmiyorlar. Mecburum adaylığımı koymaya. Ama esas sorun onları aday yapabilecek partilerde. Onlarda bunu kabullendiğine göre ben halkın tepkisini sandıkta göreceğimizi söylemiştim” diye konuştu.
Konuya hukuk açısından baktığını dile getiren Arınç şunları söyledi:
"SERBEST KALMALILAR"
“Tutuklamaların sebepleri CMK’da bellidir. Kaçma endişesi, delilleri yok etme vs.. Suçun ağır cezalık olmazsa tabii. Bu mahkemenin takdirine bağlı olan bir durum. Ama bir milletvekili milletin oylarıyla seçilmişse, bu insanın artık yeri yurdu da bellidir ve kaçma şüphesinin artık oratadan kalkması gerekir. Suç ağır cezalık bir suç olmasına rağmen seçilmek onu bütün bunların dışına çıkarır. Ama yazılı kanuna göre mahkeme ‘Bu suç ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren ağır bir suç. Seçilmiş olsalar dahi tahliye etmiyorum’ diyebilir. Ben kendi kanaatimi söylüyorum. Halkın oyları ile seçilmiş olarak görevine başlaycaksa, artık ceza muhakemesi maddelerinde yazanları bir kenara bırakmak gerekir ki, geçmişte de böyle oldu, onları serbest bırakmak sanki hem vicdanen hem hukuken daha doğru olur.”