Bülent Arınç hayrete düştü
Abone olArınç, geri gönderilen önergelerin, kendisi yerine gazete köşelerine taşınmasına sitem etti.
Arınç, ''eşiyle, çocuğuyla ilgili, kişilik haklarıyla ilgili
küçültücü, incitici cümle taşıyan sorular oluyor. Tabii ki bunlara
müsaade etmem mümkün değil'' dedi. Bülent Arınç, AA muhabirinin
sorusu üzerine ,CHP milletvekillerinin çeşitli soru önergelerini
işleme kaymadığına ilişkin eleştirilerini yanıtladı. Soru
önergelerinin ister sözlü, ister yazılı olsun çok önemli bir
denetim mekanizması olduğunu belirten Arınç, kendisinin de
muhalefet milletvekili iken soru sormayı ve neticesinde bir denetim
görevi yapmayı çok önemsediğini söyledi. Soru sormanın da bir
şekli, usulü ve ölçüleri olduğunu, bunların TBMM İçtüzüğü'nün 96 ve
97. maddelerinde düzenlendiğini vurgulayan Arınç, şöyle konuştu:
''Eğer soru şekil şartlarına uygun olursa elbet sorulabilir ve
cevabı alınabilir. Ancak bu şartları taşımıyorsa benim bir başkan
olarak ilgili başbakana veya ilgili bakana havale etmem mümkün
değil. İçtüzük soru önergelerinin Başkanlık tarafından
gönderileceğini öngörüyor. Ben de gözü kapalı bir iş yapan insan
değilim. Anayasa ve içtüzük ile bağlıyım. Yemini yaparken de Meclis
Başkanı seçildikten sonra da beni bağlayan en önemli anayasa ve
içtüzük olduğunu ifade ettim.'' ''KÖŞE YAZARLARINA KOŞUYORLAR''
TBMM Başkanı Arınç, görevini tarafsız yaptığını bildirerek,
sözlerini şöyle sürdürdü: ''Şu ana kadar yani 15 aylık dönemde 3
binden fazla soru önergesi verilmiş. Bunların büyük bir kısmı
muhalefet milletvekillerine ait. Muhalefet milletvekillerinin
soruları 2500-2600 civarında. Benim bunlardan şartları taşımadığı
için iade ettiğim 30 civarındadır, yani yüzde 1 oranındaki önergeyi
geri çeviriyorum. Bu şu demektir; 99 milletvekili arkadaşımız soru
sorarken içtüzüğe dikkat ediyor ama içlerinden bir milletvekilimiz
maalesef bu dikkati göstermiyor. Bu iade ettiğim, ki bunların
bazılarının tamamını bazılarının da içtüzüğe aykırı olan sorularını
iade ediyorum. Aslında bunları yeniden düzenleyerek sormaları da
mümkün ama arkadaşlarımız önergeler kendilerine iade edilince
yeniden düzenleyip sormak yerine gazetelerin köşe yazarlarına
koşup, (bakın benim önergem iade ettiler) demeyi yeğliyorlar.''
''İÇTÜZÜĞÜ ÇİĞNEMEKTENSE...'' Soru önergelerinin içtüzükteki
şartları taşıyıp taşımadığını milletvekilinin bilmesi gerektiğini
belirten Arınç, şunları söyledi: ''Görülüyor ki 99 milletvekili de
biliyor. Ama bazıları soru sormak yerine zannediyorum ki soru
sorduğu kişiyi sıkıştırmak istiyor, yani bir başka yerde yapacağı
siyasi konuşmayı soru önergesinin içine koymaya gayret ediyorlar.
Öylesine garip, öylesine yakışıksız soru önergeleri var ki bunlar
nasıl kaleme dökebiliyorlar ve altına nasıl imza koyabiliyorlar
hayret ediyorum. Bunların örneklerini vermem mümkün. İade ettiğim
soru önergelerinde de bunları herkesin görmesi de mümkün. Ama bu
soruları benim imzalayarak muhataplarına göndermem benim içtüzüğü
çiğnemem demektir. ben de içtüzüğü çiğnemektense görevimi yapmayı
tercih ediyorum.'' DİYANETTE ÇALIŞAN ALEVİ VATANDAŞLAR SORULUYOR''
Bir milletvekilinin Devlet Bakanı Mehmet Aydın'a (Bana Diyanet
İşleri Başkanlığı'nda çalışan alevi memurların isimlerini bildir)
diye soru önergesi verdiğini anlatan Arınç, şöyle konuştu. ''Bir
kere anayasanın temel kurallarını çiğneyen bir soru önergesini ben
nasıl muhatabına gönderebilirim? Eşiyle, çocuğuyla ilgili, kişilik
haklarıyla ilgili küçültücü, incitici cümle taşıyan sorular oluyor.
Tabii ki bunlara müsaade etmem mümkün değil. Dolayısıyla onlar
içtüzüğe uygun sorular sorarlarsa başımızın üstünde yeri var. Biz
onları hemen muhatabına göndeririz ama bu tür sorularla ne Meclis'i
meşgul etsinler ne de bunlarla gerçekten bir denetim yapmadıklarını
bilsinler. Ben bütün arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Soruların
yüzde 90'ı içtüzüğe uygundur ama çok az bir kısmı da içtüzük
hükümlerini taşımıyor. Ben buna devam edeceğim ve içtüzüğe aykırı
gördüğüm hiçbir soru önergesini işleme koymayacağım.'' TBMM Başkanı
Arınç, soruların, ''sübjektif duygu taşımadan net olarak
sorulması'' gerektiğini bildirerek, sözlerini şöyle tamamladı:
''Net soru sorulduğu zaman ne kadar zor da olsa, acı da olsa
cevaplandırılması müşkül de olsa işte o eli öpülecek bir sorudur.
Neden? Bu neden böyledir. Bunu açık olarak sormak ve bunun net
olarak cevabını istemek lazım. Ama uzun uzun yorumlarla kendi
sübjektif düşüncelerini de ekleyerek karşısındakini ezme gayreti
içinde olmak hiçbir zaman denetim yapma anlamına gelmiyor.''