Bülent Arınç: Bunlar bırakın siyasetçiyi magandaya, maço erkeğe bile yakışmaz! Zillet İttifakı demek yanlış
Abone olTBMM eski Başkan Bülent Arınç'tan siyasetle ilgili yine flaş eleştiriler geldi. "Bugün maalesef çok önemli kelimeler çok önemsiz ve özensiz bir şekilde kullanılıyor" diyen Bülent Arınç şöyle devam etti: "Şerefsiz, ahlaksız, haysiyetsiz, çamur, sen şunun, sen bunun çocuğusun vs… Bu sözler bırakın siyasetçiye bir maganda, maço erkeğin bile ağzına yakışmayan şeylerdir."
AK Parti kurucularından eski TBMM Başkanı Bülent Arınç'tan
siyasetle ilgili yine flaş açıklamalar geldi. Arınç, siyasilere
'üslup' eleştirisi yaptı, 'barış' çağrısını yineledi. İşte Bülent
Arınç'ın ABC gazetesine yaptığı o açıklamalardan satır
başları...
“Magandaya bile yakışmaz”
- Bugün maalesef çok önemli kelimeler çok önemsiz ve özensiz bir
şekilde kullanılıyor. 'Şerefsiz, ahlaksız, haysiyetsiz, çamur, sen
şunun, sen bunun çocuğusun vs…' Bu sözler bırakın siyasetçiye bir
maganda, maço erkeğin bile ağzına yakışmayan şeylerdir.
Anadolu'da bu sözler nedeniyle cinayet
işlenirdi!
- Anadolu’da bu kelimelerden cinayet işlenirdi. Namusa, haysiyete
taalluk eden sözleri halkımız affetmez. Eskiler ‘üslubu beyan aynı
ile insan’ derlerdi. Ben siyasetteki üslubun yüksek olmasını
isterim. Saygı hiçbir zaman ihmal edilmemelidir. İnsanların
eleştirileri yol gösterici olmalıdır. İnsanlar kendi hayatlarında
uygulayacağı üslubu liderlerinden görmeli
Kötü günleri hatırlatmak istemiyorum ama...
- 70’li yıllarda Demirel, Özal, Ecevit, Erbakan, Türkeş bile
birbirlerine karşı böyle bir üslup kullanmadı. Onlar da
birbirlerine karşı ağır eleştirilerde bulunurlar ama hiçbir zaman
saygıyı karşı tarafın kişilik haklarına saldırmazlardı. Özel hayat
ve parlamenter hayatlarında birbirlerini rencide etmezlerdi.
- Bu üslubu halk da benimsemişti. Fakat 1980’e doğru giderken
siyasette yaşanan kavgalar katman katman halka da yayıldı. Sokak
hareketleri yaygınlaştı. Kötü günleri hatırlatmak istemiyorum ama
siyasetin kavgasının halka yayılması tasvip edilemez.
Bugünkü gidişattan memnun değilim!
- Bugünkü gidişattan memnun değilim. Herkes elindeki silahı
bırakmalı, barış çubuğu tüttürmeli. Biz büyüklerimizden şöyle
gördük. Kavga ediliyorsa kavgayı bir taraf derhal bırakmalı. Herkes
haklı olduğunu söyleyebilir. Yine büyüklerimiz derdi ki, ‘önce
haklı olduğunu düşünen bıraksın.’ Bu iki taraf içinde geçerli
olacak.
- Kavga o hale yansıyor ki arabadan çıkan levyeyle çıkar, kafa göz giriyor. Karısıyla kavga eden adam, kiracısıyla tartışan silahına davranıyor. İyi olmalıyız. Biz hem bugünkü hayatımızda kişisel ilişkilerde saygıyı elde bırakmamalıyız. İnancımız da bize bunu emrediyor.
- Artık bu üslup terk edilsin. Bu üslup halkta gerginliğe yol açıyor. Lütfen birbirimize saygılı olalım. Bunu önce ben yapacağım. Zaten bu yüzden ifade ediyorum. Siyasetçiler olarak bizler düşman değiliz; rakip partilerin temsilcileri ve genel başkanlarıyız.
- Meclis’te Grup Başkanvekilleri de başlatabilir bunu. Birbirlerine laf yetiştireceklerine, ’sen haklısın’ deseler ne kaybedecekler. Karşı taraf eleştirisine verilecek cevabımız varsa güzel bir üslup içerisinde verilir. Cevabınız yoksa susun. Susmak bile kurtarır.
Barış hamlesini yapan kazanır
- Nasıl ki kişilerin bir vicdanı var ise bir de toplumun vicdanı
vardır. Biz ona maşeri vicdan deriz. Vicdanların kabul etmediği
şeyleri nefretle karşılar insanlar. Siyaset herkesle birlikte
yapılır. Siyasi partiler de iktidar olmak için kurulur. Herkesten
çok oy alarak iktidar olunabilir, Cumhurbaşkanı olunabilir ancak. O
yüzden herkesin düşünce, fikirlerine saygı gösterilmeli hürmet
edilmeli. Tatlı dille konuşulmalı. Barış hamlesini yapan kazançlı
olur.
'Zillet ittifakı' söylemi yanlış
- ('Zillet ittifakı' söylemi) Bence bu yanlış. Çünkü o ittifak
içinde milyonlarca insan var. Bir ittifak kurmak, isim koymak
haktır. Bir taraf cumhur, diğer taraf millet adını almış. Sen,
‘millet değil zilletsin’ dediğin zaman en az 20 milyon insanın,
’neden bize böyle diyorsun, bizim neremiz zillet' diye buna karşı
çıkma hakkı olur. Bu lafı söyleyene karşı onunla kesinkes bir arada
olmama gibi niyetleri olur.
- Biz insan kazanmakla sorumluyuz. AK Parti yüzde 50’yi nasıl aldı? Herkese saygı göstererek, diyalog kurarak, insanların güvenini kazanarak. ‘Hain, alçak, zillet’ gibi sözcükler siyasetçinin lügatinden çıkmalı. Daha çok güzel sözcüklerimiz var. İnsan kazanmanın yolu güzel söz söylemektir.
- Bir satıcının bile yüzü sirke satarsa elinde bal olsa satamaz. Bunları 78 ili, ilçeleriyle gezmiş birisi olarak söylüyorum. Biz kapı kapı ev ev köy köy dolaştık. Herkese elimizi uzattık. Bize en uzak, soğuk gelebilecek yerlere bile gittik.