'Bugünü gördüğü için memnunum'
Abone olİsveç'in en büyük şairi Tomas Tranströmer en az yirmi yıldır Nobel Ödülü’nün favori isimleri arasında sayılıyordu. Stokholm'den Osman İkiz, Tranströmer'i ve şairin Türkiye sevgisini anlatıyor.
Eleştirmenler her yıl mutlaka, şiirleri elliden fazla dile çevrilmiş, gerçekten kalburüstü bir şair olan Tomas Tranströmer’in ödülü alması gerektiğini hatırlatıyor, ama İsveç Akademisi sanki bu sesleri duymuyor gibiydi.
Son yıllarda artık o kadar inanılmıştı ki, yayıncılar, gazeteciler, dostları, ödülün açıklanacağı dakikalarda evinin önünde ellerinde şampanya şişeleriyle bekliyorlardı. Yıllarca boşa çıkan beklentiler nihayet 2011’de gerçek oldu.
Bu kez saat 13.00’te cep telefonlarıyla radyo yayını dinleyen
Tomas Tranströmer dostları, haberi alır almaz şairin kapısına
yüklendiler. 80 yaşındaki şiir genellikle yaptığı gibi gene eşiyle
oturmuş müzik dinliyordu.
Sevindi ama taşkınlık yapmadı, coşku gösterisinde bulunmadı. ’’Bugün beni yalnız bırakmadığınız için sevindim’’ demekle yetindi.
1990’larda beyin kanaması geçirdiğinden konuşma zorluğu çeken Tomas Tranströmer zaten felçli kalma tehlikesini atlatıp ayağa kalktığından beri yavaş hareket ediyordu.
Bugün de dostları gelince, ayağa kalkarak tebrikleri kabul edip gülümseyerek sevincini belli etmekle yetindi.
Ondan daha fazla sevinen eşiydi; Monica Tranströmer, ’’Hayattayken bugünü gördüğü için memnunum’’ diyerek, adeta beklentiyle geçen yılların intikamını aldı.
Tomas Tranströmer, 1954’ten beri şiir yazıyor.
Herkesin kabul ettiği gibi, dünyadaki en kalburüstü şairlerden biri.
İsveç Akademisi Genel Sekreteri Peter Englun’un da belirttiği gibi yoğun ve şeffaf imgeleriyle büyüleyici bir şair.
İzmir ilhamı
Gerçeküstü akımın en önemli isimlerinden biri. Bizler için o, aynı zamanda ünlü fotoğraf santçısı Lütfi Özkök’ün arkadaşı.
Şiire başladığı yıl Türkiye’ye gitti ve Lütfi özkök’ün arkadaşlarıyla tanıştı. Türkiye’yi onların yardımıyla yakından tanıdı ve çok sevdi. Bu sevgi, yakınlık, insanına ve doğasına duyduğu hayranlık İzmir’de Saat 3 şiirinin yaratılmasına yol açtı.
Tomas Tranströmer, Türkiye’den döndükten sonra izlenimlerini arkadaşı Lütfi Özkök’e anlata anlata bitiremedi.
Ondan sonra da Lütfi ve Anne-Marie Özkök’ün İsveçli aydınlardan oluşan arkadaş grubuna katıldı ve her hafta sonu buluşma yeri olan evlerine geldi.
O nadide geceler, İsveç kültür çevrelerinde hala konuşulmakta. Tomas Tranströmer’in piyano, Lütfi Özkök’ün keman çalarak renklendirdiği gecelerin fotoğrafları dergilerde yayımlanmakta.
Yıllardır Tomas Tranströmer’in ödül alması için beklenti içinde olan İsveçliler saat 13.00’ten bu yana ulusal bayram havası yaşıyor.
Son olarak 1974’te İsveçli yazarlar Eyvind Johnson ve Harry Martinson’ün paylaştığı ödülden bu yana, İsveç, Nobel’e hasret kalmıştı. Bu hasret hiç değilse bir süre için sona erdi.