28 Şubat 1997'de olağanüstü toplanan Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonucu açıklanan kararlarla başlayan ve irticaya karşı başlatıldığı iddia edilen, ordu ve bürokrasi merkezli süreçti. 28 Şubat süreci, Necmettin Erbakan'ın başbakan, Tansu Çiller'in dışişleri bakanı olduğu 28 Şubat 1997'de olağanüstü toplanan Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonucu açıklanan kararlarla başlayan ve irticaya karşı başlatıldığı iddia edilen, ordu ve bürokrasi merkezli süreçti.Türkiye siyasi tarihine geçen kararlar ve bu kararların uygulanması sırasında Türkiye'de siyasi, idari, hukuki ve toplumsal alanlarda yaşanan değişimlere neden olan bir süreçte yaşananlar, post-modern darbe olarak da adlandırılmıştır. Bu dönem, başta muhafazakar kesime karşı başörtüsü yasağı gibi ayrımcı uygulamalara ve insan hakları ihlallerine sahne olmuş, başörtülü öğrenciler okullardan atılmış, ikna odaları kurulup başlarını açmaları için zorlanmış ve çok sayıda kamu personeli işinden atılmıştı. 28 Şubat'ta neler oldu? Necmettin Erbakan'ın genel başkanı olduğu Refah Partisi, tüm medya baskısına rağmen 1995 seçimlerinden birinci parti olarak çıkmayı başarmıştı. Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, hükümet kurma görevini Erbakan'a vermemek için çok uğraşsa da sonunda mecbur kaldı. Refah'ın hükümeti kurması ve Erbakan'ın Başbakan olmasıyla birlikte Türkiye'de toplu bir cinnet senaryosu sahneye kondu. Refah Partisi kapatıldı!Halkın seçtiği bir partinin ülkeyi halk adına yönetecek olması başta işadamları olmak üzere pek çok cenahı rahatsız etmişti. TÜSİAD'ın, medyanın, askerlerin üçlü koalisyonuyla seçimle gelen iktidar, korku senaryoları ve nihayetinde askeri tanklarla yıkıldı. Ardından Refah Partisi kapatıldı, yöneticilerine siyasi yasak konuldu. Başarılı bir algı operasyonuydu, çünkü bütün fatura da o günlerde darbe yapılan insanlara kesildi.Bin yıl sürecek deniliyordu28 Şubat'ta onlarca banka batırıldı, Türkiye milyarlarca dolar zarara uğratıldı. Gayrı safi milli hasılanın üçte biri buharlaştırıldı. Dönemin kuvvetli ve kudretli bir paşası '28 Şubat bin yıl sürecek' demişti. 28 Şubat bin yıl sürmedi şüphesiz ama ülkeye verdiği zararlar hala sürüyor.Utançların en büyüğü başörtü yasağı Türkiye, 28 Şubat dönemi ile telafisi imkânsız bir döneme girmişti. “Şeriat geliyor" şeklinde suni korku politikasının ardından, özellikle başörtüsüyle okumak isteyenlere büyük bir linç kampanyası başlatılmıştı. Tek istekleri eğitimlerine devam etmek olan imam hatip ve üniversite öğrencilerine okul kapıları birer birer kapanmıştı. 1997 'de Sivas Cumhuriyet Üniversitesi başörtülü hemşirelik bölüm birincisi törene alınmaması da o yıllarda yapılan zulmün sembolü oldu.Her an siyasete müdahale edecek dönemin komutanları28 Şubat sürecinin şüphesiz baş mimarları Genelkurmay karargâhındaki komutanlarıydı. Siyasete her an müdahale edecek bir refleks geliştiren paşalar bir kısım medyayı da Genelkurmay karargahından yönetiyordu. Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı, Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir, Kara Kuvvetleri Komutanı Hüseyin Kıvrıkoğlu, Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya, Hava Kuvvetleri Komutanı Ahmet Çörekçi...Erbakan o gece neler yaşadı? Necmettin Erbakan'ın o gece neler yaşadığını yıllar sonra kızı Zeynep Erbakan şöyle anlatmıştı: "Gece yarısı eve geldi. Üzerini çıkardı. Pijamasını giydi. O kadar rahat ki. Sanki yurtdışından misafir gelmiş gibi. Mutfağa oturdu. 'Hadi bakalım bana bir soda verin' dedi. Annem bir taraftan Kur'an okuyor bir taraftan ağlıyordu. İyi şeyler olsun diye dua ediyordu. Annem bir telaşla sorduBir yandan gelen telefonlara cevap vermeye çalışıyordu. Annem bir telaş ve merakla 'Ne oldu, kim ne dedi, hadi anlat!' diye soru yağdırmaya başladı. Babam ise, 'sen sakin ol, otur şuraya. Olacak bir şey yok' dedi. Sodasını içti. Sonra 'Şimdi saat geç oldu. Gece de kalkacağız, şimdi gidip yatalım, sabahleyin inşallah görüşürüz' dedi. Önemli hadiselerde hep böyle cevap verirdi. Gece kalkıp teheccüt kıldı annem hiç uyumadıSonra fotoğraflarda görürsünüz, hafif yan duran bir takkesi var. Onu giydi. Zaten takkesiyle yatar, kalkar. O şekilde gidip yattı, her zamanki gibi gece teheccüde kalktı sabahaleyin de namaza. Annem sabaha kadar hiç uyumadı. Ama tabi sabaha kadar da annem sakinleşmiş oldu."İŞTE FOTOĞRAFLARLA 28 ŞUBAT