Bucakın hapis cezasına erteleme
Abone olSusurluk Davası kapsamında hapis cezasına çarptırılan Sedat Bucak'ın cezasına erteleme
İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuksuz
yargılanan Sedat Edip Bucak katılmadı. Duruşmada esas hakkındaki
savunmasını yapan Bucak'ın avukatı Süleyman Çınar Bacanlı, “Bucak
ailesinin, Şeyh Sait isyanından bu yana devletin yanında yer
aldığını, hep terörün karşısında olduğunu” söyledi.
Susurluk kazasında ölen polis müdürü Hüseyin Kocadağ'ın, Sedat Edip Bucak'ı kollamak için görevlendirildiğini savunan avukat Bacanlı, hatta Bucak'ın, dönemin Başbakanı Süleyman Demirel ve Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş ile terör konusundaki endişelerini görüştüğünü anlattı.
Avukat Bacanlı, dönemin DEP milletvekili Leyla Zana ile beraberindekilerin Bucak ile görüşerek, Siverek'teki askeri binaların PKK'nın hedefi olduğuna işaret edip, tarafsız kalmasını istediklerini öne sürdü. Bacanlı, bu isteği kabul etmeyen Bucak'ın, PKK'nın hedeflerinden olduğunu söyledi.
Devletin bazı kurumlarınca kullanıldığı öne sürülen Abdullah Çatlı'dan müvekkilinin şüphelenmesinin mümkün olmadığını savunan Bacanlı, “Çatlı, silah ruhsatı için başvuruyor. Referansı Hüseyin Kocadağ. Adres gösterdiği yer Mecidiyeköy Karakolu'nun üst katındaki polis lojmanları. Bütün kimlikleri hatta başka ülkeler tarafından verilen pasaportlarındaki adı dahi Mehmet Özbay” dedi.
Avukat Bacanlı, müvekkilinin Haluk Kırcı ile de hiç
tanışmadığını savundu.
Güneydoğu'da terörle mücadelede sağlanan başarının müvekkili ve Bucak aşireti sayesinde olduğunu ileri süren Bacanlı, Bucak'ın beraatına karar verilmesini istedi.
ARİSTO BENZETMESİ
Avukat Mahmut Şevket Küçük de Yargıtay'ın bozma gerekçesini eleştirerek, ”Aristo'yu asmaya götürüyorlarmış. Ailesi ağlıyormuş. 'Seni haksız yere asacaklar' diye. O da 'haklı yere mi assalardı' demiş. Bizimkisi de öyle” dedi.
“Davada tanık olarak dinlenilen komutanların dahi Abdullah Çatlı'yı tanımadıklarını söylerken, müvekkilinin bu kişiyi tanımasının mümkün olmadığını” savunan Küçük, şöyle konuştu:
“Müvekkilimin ceza alması hasımlarını sevindirir. Müvekkilim tarafsız kalması istendiğinde, 'değil bana, havaya bir el ateş açsanız beni karşınızda bulursunuz' demiştir. Böyle vatan sevgisiyle dolu biri. Verilecek en küçük ceza bile bizi, vatan sevenleri yaralar.”
Mahkeme heyeti, esas hakkındaki savunmaların ardından yaklaşık 1.5 saat ara verdi.
KARAR
Aradan sonra kararı açıklayan mahkeme heyeti, sanığın suç işlemek amacıyla kurulan örgütün içerisindeki hiyerarşik yapıya dahil olduğuna dair yeterli delil bulunmadığını kaydetti.
Bununla birlikte, Bucak'ın “örgüte bilerek ve isteyerek yardım ve yataklık ettiği” kanaatine varıldığını belirten mahkeme heyeti, Bucak'ı, lehine olan yeni TCK'nın 220. maddesinin 2. fıkrası uyarınca 1 yıl hapis cezasına çarptırdı.
Mahkeme heyeti, “örgütün silahlı olması” nedeniyle artırım uygulayarak 1 yıl 3 aya çıkardığı Bucak'ın cezasını, lehe indirim sebeplerini de dikkate alarak 1 yıl 15 güne indirdi.
Heyet, Bucak'ın hapis cezasını, sanığın geçmişteki halini gözönünde bulundurarak, bir daha suç işlemeyeceği yönünde kanaat oluştuğundan erteledi.
Ancak, Bucak'ın yeni TCK'nın 51. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 2 yıl süre ile denetime tabi tutulmasına karar veren mahkeme heyeti, Bucak'ın denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlemesi durumunda ertelenen cezasının tamamının infaz kurumunda çektirilmesini kararlaştırdı.
Sanığın denetim süresini iyi halli olarak geçirmesi durumunda, hapis cezasının infaz edilmiş sayılmasına karar veren mahkeme heyeti, Sedat Edip Bucak adına kayıtlı olan Sig Sauer marka tabanca ile şarjörün de ruhsatlı olması ve herhangi bir suçta kullanılmaması nedeniyle hüküm kesinleştiğinde sanığa iadesine hükmetti.
Davanın sonucunu öğrenmek için Sedat Edip Bucak'ın kardeşi Ahmet Bucak ile yakınları ve Susurluk Davası hükümlülerinden Sami Hoştan'ın da aralarında bulunduğu kalabalık bir grup adliyede bulundu.
Kararın ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan avukat Bacanlı, ”Ertelenmiş ceza da verilse benim gönlüm o yönde değil. Dosyada bizim mahkumiyetimizi gerektirir hiçbir şey yok. Ben devlet güçlerine yardım etmişim. Apo'ya yardım etsek başka olurdu” dedi.
DAVANIN GEÇMİŞİ
Kaldırılan İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığı, Susurluk'ta 3 Kasım 1996'daki trafik kazasının ardından, dönemin DYP Şanlıurfa Milletvekili Sedat Edip Bucak hakkında, TBMM'ce dokunulmazlığının kaldırılması üzerine “gıyabi tutuklama kararıyla aranan Abdullah Çatlı'nın yerini bildiği halde yetkili mercilere haber vermeyerek saklamak”, “cürüm işlemek amacıyla teşekkül oluşturmak” ve “vahim nitelikte silah bulundurmak” suçlarından 11 ile 20 yıl arasında ağır hapis cezası istemiyle dava açmıştı.
Bucak'ın hakkındaki yargılama, 18 Nisan 1999'da yeniden Şanlıurfa Milletvekili seçilmesi üzerine 3 Mayıs 1999 tarihinde durdurularak, dokunulmazlığının kaldırılması istemiyle dosya yeniden TBMM'ye gönderilmişti.
3 Kasım seçimlerinde milletvekili seçilemeyen Bucak'ın dosyası, TCK'nın 313. ve 314. maddelerinin DGM kapsamından çıkarılması nedeniyle İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmişti.
Davayı 26 Haziran 2003 tarihinde karara bağlayan mahkeme heyeti, Bucak'ın, ”cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak” suçlamasından beraatına, diğer suçlamalara ilişkin ise “Şartla Salıverilmeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanun” kapsamında davanın kesin hükme bağlanmadan ertelenmesine karar vermişti.
Kararı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesinin bozma ilamında, “Bucak'ın TCK'nın 313. maddesinin 2, 3 ve 4. fıkraları uyarınca mahkumiyeti gerekirken dosya içeriğine uygun olmayan gerekçeyle beraatına karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği” kaydedilmişti.