Bu yazıyı Fenerliler okumasın
Abone olGalatasaraylı Hasan Cemal duygularına yenik düştü ve Fenerlilerin okumasını istemediği bir yazı yazdı.
Fanatik Galatasaraylı Milliyet yazarı Hasan Cemal derbinin
heyecanına kendini fazlasıyla kaptırdı. diyen Cemal Cimbom'a
övgüler dizerken, ezeli rekiplerine de meydan okudu.
Yazı: Hasan Cemal
Kaynak:
Hiç belli olmaz, futbol bu. Top yuvarlıktır! Boşuna dememişler,
futbolun adaleti olmaz diye...
Hatırlayın, daha bir hafta önce Fenerbahçe kendinden ne kadar da
emin çıkmıştı Vestel Manisa deplasmanına.
Ne oldu? Beş yedi!
Tıpkı bir yıl önceki Türkiye Kupası finalinde Galatasaray'dan
yediği gibi, beş gol birden...
Rüştü'nün kalesinde gördüğü beşinci golün haberi gelince neler
hissettiğimi buraya yazamam, Fenerli dostlar kızar!
Benim işim siyaset.
Yıllardır siyaset izler, siyaset yazarım. Siyaset yazmak, futbol
yorumlamaktan daha kolay.
Kıvırabilirsin!
Ama futbolda bu yok. Çünkü 90 dakikanın sonunda skor levhası yazar
sonucu. Yani tâkke düşer kel görünüverir.
Bugünlerde başka yerlerdeyim. Kafayı toparlamak zorlaştı.
Kıpır kıpırım.
İçimde bir heyecan dalgası, karnımdan, kasıklarıma doğru gitgide
yükseliyor. Stres halleri gelmiş durumda...
Derbi heyecanı!
Ama bu seferki bir başka...
2000 yılı baharında, Galatasaray'ı Avrupa şampiyonluğuna taşıyan
Leeds ve Arsenal maçlarında da öyleydi. Avucumuza kadar geleni
kaçıracak mıyız duygusunun yarattığı büyük gerilimi o zaman
iliklerime kadar hissetmiştim.
Hele o Leeds maçındaki Hakan'ın golü! Tam bir Hakan klasiği
idi.
Topu kalenin önünden sağa doğru kaçırırken, ince bilek
hareketleriyle bir çalım, iki çalım, eyvah pozisyon gitti derken,
sağ ayağıyla çıkardığı müthiş şutun kalecinin uzanamayacağı köşede
füze gibi patlamasıyla nasıl bir duygu fırtınasına tutulmuştum
Leeds stadında...
İyi ki Hakan var!
Üstelik yükselişte...
Anlaşılan, Hakan Şükür bizi bırakmadıkça, biz onu
bırakamayacağız.
Nasıl bitecek bu maraton?..
Soluk soluğa geldik buraya. Parasız pulsuz, bin bir olumsuzluk ve
güçlükle boğuşarak zirveye tırmandı Erik Gerets'le aslanları...
Hasan Şaş, kart sınırındaydı Çaykur Rize maçı öncesi. Bir yerde
tesadüfen rastladım.
Taraftar heyecanıyla:
"Aman Hasan kardeşim sarı kart görme, sonra Fener maçında cezalı
duruma düşersin."
"Merak etme abi!" dedi sempatik haliyle, "Kafamızda bir tek o maç
var. Allah'ın izniyle Fenerbahçe'yi devirip şampiyonluğumuzu
Saraçoğlu'nda ilan edeceğiz."
İnşallah.
Dikkat ettim, sahadaki o korkutucu, deli bakışlarından eser yoktu,
güleryüzlüydü. Hasan Şaş'ın bu sezondaki çalımları, ortaları,
asistleri, olağanüstü çalışkanlığı ve mücadele gücü bana büyük bir
futbol keyfi verdi. Ya da 'Ribery acısı'nı unutturdu.
İyi ki varsın Hasan Şaş!
Yarınki derbiyle ilgili ne kadar haber, yorum varsa okuyorum.
Mustafa Denizli, "Yüzde 51 Fenerbahçe!" demiş... Hadi bakalım
göreceğiz.
Taraftar hiç değişmez. Bencildir. Gözü hep tabeladadır. Hiç
kaybetmek istemez. Ayrıca bir gol, bir galibiyet, bütün günahları
bir anda unutturur.
Kıpır kıpırım, evet öyle.
Televizyonda Adnan Polat'ın basın toplantısı. Güvenlik önlemlerini
anlatıyor.
Ürkütücü!
Florya'dan Saraçoğlu stadına gidiş... Koridordan soyunma odasına
kadarki bölüm... Dijital kameralarla kayıt! Soyunma odasından
sahaya çıkış... Teknik direktör ve yedek kulübesine dönük
önlemler... Tribünlerin kontrolü vesaire... Bilmem kaç bin
polis...
Olacak şey mi?
Savaşa mı gidiliyor?
Derbiler, Attila Gökçe'nin dediği gibi futbol şenliği olmalı, savaş
arenası değil...
Hakan'la Song'un sakatlık haberleri önce yüreğimi hoplatıyor. Ama
ikisi de oynayacak.
Mondragon-Song-Tomas...
Cimbom zirveye tutunduysa, bu üçlünün emeği herhalde
unutulamaz.
Keşke Ümit Karan da olsaydı. Bir o, bir Necati, attıkları gollerle
Galatasaray'ı bu güç sezonda zirveye taşıdılar.
Gerilim, stres!
Her Fener derbisinde olur.
Ama nedense bu seferki, bu derbininki farklı. Bakıyorum, herkes bu
maçı konuşuyor. Sanki bütün Türkiye yarınki maça endekslenmiş
durumda.
Alex, Anelka, Tuncay...
Kilitleyebilecek miyiz bu üçlüyü?
Saraçoğlu'na giderken bizim üç puan önde olmamız avantaj mı,
yoksa...
Kıpır kıpırım.
Hasan Şaş'ın sağdan ortasına, Hakan Şükür kule gibi yükseliyor, bir
an havada, yükseldiği yerde öyle kalır gibi oluyor, ve bir kafa
darbesiyle ampul takar gibi zafer golünü buluyor, 90 artı 1'de
Galatasaray...
Normal mi bu?
Fanatik miyim yoksa?...
Bu heyecan hiç bitmesin! Galatasaray-Fenerbahçe rekabeti de sonsuza
kadar devam etsin.
Ama futbolun güzellikleriyle yaşansın.
Futbol şenlik olsun, savaş değil.
Haydi Cimbom, tüm Galatasaraylıların yüreği senin için atıyor,
yarın tek yürek arkandayız.