Bu yazı o belgeden önce yazıldı!
Türkiye 4 gündür telekulak iddialarıyla
sarsılıyor. CHP yönetimi her bir yeri suçluyor... Ama
öteki tarafı, yani Vakit'i okuduğumuzda, işler iyice
karışıyor...
Biri "yes" diyor, biri
"no" diyor, öteki başka şey...
Ha bir de, Vakit'in Ankara Temsilcisi Serdar Arseven'in ilk
günkü açıklaması var:
-Benim kaynağım CHP'li bir dostum!
İşte tam bu
noktada tıkanıyoruz. İşin içinden çıkabilmek için telefona
sarılıyoruz:
-Bir çelişki yok mu Sayın Arseven? CHP'li dostum dediniz ilk
gün... Şimdi farklı şeyler yazıyorsunuz! Sav'ın telefonunu açık
bıraktığını iddia ediyorsunuz!
-Hayır çelişki yok; 'CHP'li dost'tan
kastım Önder
Sav'dı... Vakit bir haber yaptı üç
gün kimseden ses çıkmadı. Ben de yazı yazdım, 'herkes niye
susuyor' diye. Ben yazı yazdığım gün, Hürriyet manşet
yaptı.
Önder Sav artık tarihe karışır, CHP çok zor
durumda kalır, izah edilemez... İspatı mümkün bir olay... Verilen
cep telefonu ile herhangi bir temas sözkonusu..
-Peki nasıl oldu bu iş?
-Bugün yarın telekomdan kayıtlar çıkacak. Önder Sav'la
Vakit muhabirinin 42 dakikalık bir görüşmesi var.
İşte
bu çok önemli... Vakit'in bu iddiasının ıspatlanması
mümkün. Sözü edilen telefonlarla görüşme yapılıp yapılmadığını
ortaya çıkarmak çok kolay... Eğer, Vakit'in iddia ettiği gibi 42
dakikalık bir görüşme yapıldıysa, CHP bu işin altında kalır!
Önder Sav tarih olur!
CHP yönetimi hesap
veremez duruma düşer!
Aksi olursa. Vakit rezil olur, iktidar zor durumda kalır...
-Peki sayın Arseven, Sav'la konuşan kişinin vali olduğunu nasıl
anlamış muhabiriniz?
-Mekan adları geçiyor. Bolu, Abant ve cenaze
töreni...
-Ses anlaşılıyor mu, elinizde bir kayıt var
mı?
-Anlaşılmayan bölümler de var, anlaşılan bölümleri
yayımladık zaten. Sav'ın sesi çok net, öteki ses zor
anlaşılıyor.
Serdar Arseven önemli ber şey daha
söylüyor:
-Ben vali Ali Serindağ'ı aradım, görüşmeyi
doğrulattım. Vali görüştüğünü söylemeseydi, biz bu haberi
yapmayacaktık. Emin olduktan sonra haberi
yayımladık.
-Dinleme yok yani!
-Ha dinleme var, ben de dinleniyorum. Ama bizim haberimiz
dinleme değil!
Sav'ın telefonu nasıl açık kaldı?
İddia edildiği gibi,
Önder Sav "no"ya basmak yerine
"yes"e bastığı için telefonu açık kalmış olamaz...
Çünkü, görüşme devam ederken, "yes"e basmak,
görüşmeyi beklemeye almaktır.
Telefon bu şekilde açık kalmış olamaz
yani...
Peki Sav'ın telefonu nasıl açık kalmış
olabilir?
Şöyle:
Önder Sav, müsait olmadığını söyler ve
"no" tuşuna basmadan telefonunu masasının üstüne
koyar. Arayan kişi telefonu kapatırsa sorun yok, Sav'ın telefonu
kendiliğinden kapanmış olur... Ama arayan kişi telefonu
kapatmazsa, telefon açık kalır!
Benimki tahmin
değil!
Gerçeğin ta kendisi....
Velevki dinleme yok!
CHP'liler kızgın:
-Velevki dinleme yok, İçişleri Bakanı tepki koymalıydı.
Başbakan yumruğunu masaya vurup talimat yağdırmalıydı. Erdoğan'ın
ilk işi Baykal'ı arayıp üzüntüsünü dile getirmek
olmalıydı.
Keşke öyle olaydı!
Olmadı...
Peki, Baykal şöyle yapabilir miydi acaba?
Önder Sav'ı karşısına alıp, "Sen ne yapıyorsun kardeşim,
devletin valisini karşına alıp, iktidarın aleyhine konuşturmaya
utanmıyor musun?" diyebilir miydi?
Baykal, "skandal" diyebileceğimiz bu görüşmeyi
yapan Sav'ı koltuğundan edebilir miydi?
I
ıh...
Bu işler bize göre değil...
Türkiye'de yaşıyoruz çünkü...