Bu ülke böyle kurtuldu!
Abone olBugün aynı zamanda Ata'nın doğum günü... Peki bu ülke öyle kolay mı kurtuldu? Atatürk kendi anlatsın...
İNTERNETHABER
Bugün 19 Mayıs... Yani çağdaş Türkiye'nin temellerinin atıldığı gün... Hem Türkiye'nin, hem Atamızın doğum günü... Çünkü o doğum gününü 19 Mayıs olarak ilan etmişti.
Hem Türkiye'nin, hem de Atamızın doğum günü kutlu olsun!..
Peki bu ülke nasıl kurtuldu? Atatürk'ün anekdotlarıyla
hatırlamaya ne dersiniz?
BABASININ ÇANAKKALEDE İŞİ NE?
Cumhuriyet kurulmuş, her şey düzene oturmuş. Atatürk şerefine bir
davet veriliyor Ankara'da. Yabancı konuklar da davetli. Herkes
gayet güzel eğlenirken Atatürk'ün gözüne o'na dik dik ve sinirle
bakan bir ingiliz çarpıyor. Yaverine "Şu İngilizin neden öyle
baktığını öğren" diyor. Bir süre sonra yaver dönüyor ve şunları
söylüyor: "Efendim Çanakkale'de babasını öldürmüşsünüz. O yüzden
sinirliymiş" Atatürk bunun üstüne yaverine dönüyor ve diyor ki "Sor
bakalım babasının ne işi varmış Çanakkale'de!.."
ÖLMEYİ TERCİH EDERİZ
General Pershing'in kurmay başkanı olan General harbord Sivas'ta
Mustafa Kemal'le görüşürken der ki;
- Bugünkü duruma bakalım. Başta Almanya müttefikinizle dört
yıl harbettiniz, yenildiniz. Dördünüz bir arada yapamadığınız şeyi
tek başına mı yapacağınızı düşünüyorsunuz. Bir milletin intihar
ettiğini mi göreceğiz?
Mustafa Kemal generale şöyle cevap verir:
- Teşekkür ederim dedi. Tarihimizi okumuş, bizi öğrenmişsiniz.
fakat, şunu bilmenizi isterdim ki biz emperyalist pençesine düşen
bir kuş gibi yavaş yavaş aşağilik bir ölüme mahkum olmaktansa
babalarımızın oğulları olarak vuruşa vuruşa ölmeyi tercih
ediyoruz."
General ve arkadaşları sessizce ayağa kalktılar.
- Biz de olsa böyle yapardık!
BÜYÜK GEÇMİŞ OLSUN!
Atatürk, yurdumuzu ziyaret etmekte olan Yugoslav Kralı Aleksandr
ile İstanbul'da Dolmabahçe Sarayı'nda konuşurken, konuk kral:
- Ekselans, Biz Türkleri çok severiz. O kadar çok ki, vaktiyle
birinci Cihan Harbi'nin sonunda Lloyd George Batı
Anadolu'yu Yunanistan'a teklif etmeden evvel bize teklif
etmişti. Fakat biz Yugoslavlar, Türkleri çok sevdiğimiz
için George'un bu önerisini kabul edip Anadolu seferine
çıkmadık.
Atatürk, kralın bu sözlerine şu cevabı verdi:
- Haşmetmeap, evvela bize karşı olan sevginize teşekkür
ederiz. sonra, büyük geçmiş olsun...
KOLTUK UĞRUNA SAKALINDAN VAZGEÇEN, HER ŞEYDEN
VAZGEÇER
Atatürk amasya ziyaretinde, vali konağında yörenin ileri gelenleri
ile sohbettedir. Bir ara tam karşısında oturan birine gözleri
takılır. Yaşı ellinin üzerinde bu adam beline kadar inen sakalıyla
Atatürk'ün dikkatini çeker. Ata, yanındaki valinin kulağına eğilip
sorar; "kimdir bu?" Vali yanıt verir; "Efendim kendisi şıh'tır.
Yörede çok hatırlısı vardır." Atatürk şıh'ı yanına çağırır ve
"imanın ölçüsü sakalın boyunda değildir. şunu rica etsem de
en azından peygamber efendimizinki gibi kısaltsan" der ve
eliyle de boyun altı hizasını gösterir. Şıh; "emrin olur
paşam" diyerek yerine çekilir.
Aradan zaman geçer, bir akşam Atatürk Amasya'daki şıhı hatırlar ve
valiyi telefonla arayıp durumu sorar. Vali şıh'ın sakal boyunda en
küçük bir kısalma bile olmadığını aksine kimselere el
sürdürmediğini anlatır. Atatürk telefonu kapatır, kâğıdı kalemi
eline alır ve az sonra nazırını çağırıp, yazdığı yazıyı Amasya
Valiliği'ne tebliğ etmesini ister.
Ertesi gün Amasya'dan bir haber gelir ki şıh efendi Ata'yı görmek
üzere Ankara'ya yola çıkmış. Şıh gelir, Ata'nın karşısına çıkar.
Sakal tamamen kesilmiş, sinekkaydı bir tıraş olunmuş, saçlar
kısaltılmış, kılık kıyafet baştan sona değiştirilmiş, bambaşka bir
görünüme bürünülmüştür.
Atatürk’ün mesai arkadaşları bu değişimi anlayamaz ve ata'ya
sorarlar; "aman paşam, o şıh ki sakalına el dahi
sürdürmezdi, siz ne ettiniz de kökünden kesmesini
sağladınız?"
Ata gülümser, sonra da yanındakilere dönüp; "Dün akşam
Amasya Valiliği'ne bir yazı gönderdim ve şıhı Afyon'a vali
atadığımı bildirdim" der. Ardından da yeni bir yazı
hazırlayıp nazırına bu yazıyı da şıh'a vermesini söyler. Yazıda
söyle yazmaktadır; "inancın ölçüsünün sakalda olmadığını anladığına
sevindim. Valilik meselene gelince, bugün koltuk uğruna
kırk yıllık sakalından vazgeçebilen yarın başka şeyler için
milletinden bile vazgeçebilir. Seni böyle bir ikileme
mahkûm bırakmayalım. Kal sağlıcakla."