Bu taş neyin kanıtı ?
Abone olKültepe/Kaniş-Karum Kazı Başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, ’’Kültepe-Kaniş’i (Neşa) ele geçiren Kuşarra Kenti Kralı Anitta, M.Ö...
Kültepe/Kaniş-Karum Kazı Başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu,
’’Kültepe-Kaniş’i (Neşa) ele geçiren Kuşarra Kenti Kralı Anitta,
M.Ö. 18’inci yüzyılda çeşitli yerlerden topladığı, aslan, leopar,
yaban domuzu gibi yırtıcı, geyik, keçi gibi çevik hayvanları
Kültepe’ye getirip korunaklı bir yerde muhafaza etmiş. Kültepe’deki
bu hayvanların bir arada tutulduğu yer için kayıt olarak bildiğimiz
dünyadaki en eski (ilk) hayvanat bahçesi diyebiliriz’’ dedi.
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Kazı Başkanı Prof. Dr. Fikri
Kulakoğlu, ’’Anitta Metni olarak bilinen tablet(ler), Kültepe’de
bulunmayan, ama Kültepe ve Anadolu tarihi hakkında bilgiler sunan
en önemli belgelerden birisidir. Bu tabletlerde, yaklaşık olarak
M.Ö. 18. yüzyılda yaşamış ve yerini bilmediğimiz Kuşşara Kenti
Kralı olan Anitta’nın faaliyetleri anlatılmaktadır. Ancak, bu
faaliyetler M.Ö. 18. yüzyılda değil, daha sonraları, yaklaşık 16.
yüzyılda yazılan ve Hititlerin başkenti Hattuşa’da bulunan bir
tablette anlatılmaktadır. Bu tablet Kültepe değil, Boğazköy’de
bulunmuş. Birkaç parça halinde birkaç versiyonu değişik şekilde
bilinen bir metin. Bizim alanımızda Anitta olarak bilinen bir
tablet’’ diye konuştu.
Bu tablette ilk Hitit Kralı olarak bilinen Anitta’nın yaptığı
işlerin bildirildiğini kaydeden Prof. Dr. Kulakoğlu, şöyle devam
etti:
’’Tablette anlatıldığına göre Anitta, bir gece baskınında
Kültepe’yi ele geçiriyor. Fakat insanlara zarar vermiyor, sadece
şehri ele geçiriyor. Yakmıyor, yıkmıyor. İnsanlara anne ve babaları
gibi davranıyor. Dolayısıyla buraya geldikten sonra şehri imara
başlıyor. Şehri imar ederken beş tane tapınak yaptırıyor, saray
yaptırıyor, şehir surlarını yeniliyor ve şehrin kalkınmasında
öncülük ediyor. Bunun yanında yaptığı çok ilginç bir iş daha var. O
dönemde büyük olasılıkla da Mezopotamya’da da moda olan bir kurum
inşa ediyor. Yazılı metinde bahsettiğine göre çeşitli yabani
hayvanları, aslanları, leoparları, yabani domuzları ve yırtıcı
hayvanları topluyor ve bunları Kültepe’ye getiriyor. Kültepe’de
bunları büyük olasılıkla bir bahçe içerisinde bir alanda saklıyor,
koruyor.’’
Prof. Dr. Kulakoğlu, Anitta’nın hayvanları Kültepe’ye
getirmesindeki amacın, günümüzde olduğu gibi vatandaşların bunları
görüp bilgilerini artırmak olmadığını, bu hayvanları getirmesindeki
en büyük nedenin, kendi gücünü göstermek olduğunu vurgulayarak, ’’O
dönemde ve sonraki dönemlerde bildiğimiz bir uygulama var. Krallar
güçlü insanlar, güçlü hayvanlarla, varlıklarla mücadele edebilecek
güçte büyük insanlar. Bunlara özel günlerde özel törenlerde ava
çıkıyor. O törenin niteliğine uygun olarak örneğin bir aslan avın
çıkıyor. Aslan’ı zapt edebilecek kadar kuvvetli kudretli kral
olduğunu kendi halkına göstermek için bu tür etkinlikler
hazırlattırıyor. Kültepe’de hayvanat bahçesi gibi bir tesisi
kurmasının nedeni de bu. Kendi gücünü kendi halkına ispat etmek
istemiş. Günümüzden 4 bin yıl önce bu amaçla, topladığı hayvanlarla
Kültepe Kaniş’te oluşturduğu hayvanat bahçesi, Anadolu’da ilktir.
Diğer taraftan yakın doğuda benzer uygulamaların olduğunu biz
örneklerden biliyoruz. Ama kayıt olarak bildiğimiz en eski hayvanat
bahçesi diyebiliriz’’ ifadelerini kullandı.
MEŞHUR ANİTTA TABLETİ ( StBoT 18)
’’Kuššara kralı Pithana’nın oğlu Anitta (şöyle der): Konuş:
Göğün Fırtına Tanrısına (karşı) iyi idi,
ve Fırtına Tanrısına (karşı) iyi olunca,
Neša kralı Kuššara kralına (karşı) savaş açtı [ ]
Kuššara [kr]alı şehirden aşağıya [ki]tle halinde ge[ldi,]
[ve Ne]ša’yı geceleyin güçlü bir saldırı ile al[dı.]
[Ne]ša kralını yakaladı ve Nešalılardan
hiçbirine kötülük yapmadı.
[Onları] (kendisinin) anaları, babaları yaptı.
Babam [Pi]thana’dan sonra aynı yılda
Bir savaş kazandım. Güneş Tanrısı tarafından (doğudan)
[ha]ngi ülke başkaldırdı ise, onların hepsini [y]en[dim.]
.......
Neša’da surlar inşa ettim. Şehir (surlarından) sonra
Göğün Fırtına Tanrısının tapınağını ve Tanrı Šiunašummi’nin
tapınağını inşa ettim.
Taht Tanrısının tapınağını, efendim Fırtına Tanrısının tapınağını
ve Tanrı Šiunašummi’nin tapınağını inşa ettim.
Seferden getirdiğim ganimetle [onları] donattım.
Ve bir adak yaptım ve lanet [ettim.]
Aynı gün iki aslan, yetmiş domuz, altmış yaban domuzu,
yüzyirmi yaban hayvanı (?), ya leopar ya aslanlar ya geyikler
ya dağ keçisi ya da […………….]
Neša’ya (baş) kentime getirdim.’’
(İHA)