Bu sözler kavga nedeni!
Abone olDemirel'in "Yüzde 25'le iktidar olunmaz" sözüne Erdoğan'ın cevabı geç geldi ama sert oldu!
İnsanı esas alan bir kalkınma anlayışını hayata geçirmeye gayret
ettiklerini belirten Başbakan Erdoğan, 14 Ağustos 2001 tarihinde
kurulan AK Parti'nin bunu başarmaya çalıştığını söyledi.
Milletin de bu hassasiyeti tespit ettiği için AK Parti'yi yüzde
65
meclis çoğunluğuyla iktidara getirdiğini ifade eden Erdoğan,
şöyle
dedi:
“Şimdi çıkıyor bazıları, 'bunlar yüzde 25 oyla bu ülkenin başında
bulunuyorlar' diyor. Bunu diyenler kim? Bu ülkede yıllar yılı
siyaset yapmış olanlar konuşuyor. Hiç sıkılmadan diyorlar. En üst
noktaya gelmiş insanlar bunu diyorlar. İnsaf...
Tecrübenizle siyasette duayen olmuşsunuz, onunla bulunduğunuz
yerden bu ülkenin geleceğine siz yardımcı olun. Gidip de
birileriyle kapı arkalarında kulis yapmaya gerek yok. Bunları artık
kimse yutmuyor ve kimse de bunlara iltifat etmiyor. Onun için yeni
ufuklar açabilecek varsa bir şeyleriniz onu söyleyin. Ama güzel bir
işi durdurmanın hiçbir zaman anlamı yok.
Siyasette kin asla doğru değildir, nefret asla doğru değildir.
Siyasette, ülkemiz için çalışmak şereftir ve ülkeniz için
çalışanlara kıskanarak engel koymak yanlıştır. Yapabiliyorsan
destek vereceksin ve alkışlayacaksın, 'ben yapamadım bunlar yaptı'
diyeceksin, bu da bir onurdur. Ama hala bunu anlayamayanlar var,
varsın anlamasın. Biz bu terbiyeyle büyüdük. 'At denize balık
bilmezse halik bilir'.”
HERKESİN GÖNÜLDEN SEVDİĞİ BİR ÜLKE
İnsana rağmen kalkınmanın, dengesiz bir büyümenin, adaletsiz bir
paylaşımın er ya da geç rahatsızlıklara yol açacağını, Türkiye'nin
yaşadığı acı tecrübelerden gayet iyi bildiklerini belirten Erdoğan,
yönetenin sözünün yönetilenden üstte olduğu, kanun kabul edildiği,
özgürlükleri ortadan kaldırmaya yönelik bahanelerin ciddiye
alındığı bir Türkiye istemediklerini vurguladı. Erdoğan, şöyle
konuştu:
“Herkesin gönülden sevdiği, sadakatle bağlandığı bir ülke
istiyoruz. Bazılarının kendinde, diğerinden daha çok sevme hakkını
gördüğü bir ülke değil. Zenginliğin adaletli bir biçimde
paylaşıldığı bir Türkiye istiyoruz.
Sadece bir kesimin, bir sosyal sınıfın çıkarları için toplumun
mutluluğunun göz ardı edilmesine bizim vicdanımız el vermez. Bu
böyle bilinmelidir. Ama bu ülke için çalışan, üreten, bunun
karşılığında hakkıyla kazanç elde eden insanların çokluğuyla da
övünürüz. Çünkü kazandıkları sermaye, yatırımı, üretimi, istihdamı
artıracak ve toplumun genel refahını yükseltecektir. Onların
başımız, gözümüz üstünde yeri vardır.
Türkiye, büyüyecekse, insanların refah seviyesi yükseldiği için
büyüyecektir. Amaç, hedef budur. Gayretlerimiz bu noktaya
gelebilmek içindir.”