Bu sorulara cevap aranıyor
Abone olABD Genelkurmay Başkanı Myers, "Türkiye, K. Irak'a askeri harekât yaparsa o ülke tepki gösterir" demişti. Bu sözleri kabul etmek için ABD şu sorulara cevap vermeli.
ABD'nin Türkiye'nin PKK'ya karşı sınır ötesi operasyonlarına karşı çıkması tartışılıyor. Milliyet yazarı Güneri Civaoğlu Kandil'i söndürmek yazısında kamuoyuna ve ABD'ye bazı sorular yönelterek operasyonun yapılabileceğini söyledi.
Yazı: Güneri Civaoğlu
Kaynak: www.milliyet.com.tr
-Önce bir cevap:
ABD Genelkurmay Başkanı Org. Myers, "Irak'ta artık bir bağımsız devlet var.
Türkiye, Kuzey Irak'a askeri harekât yaparsa tepki gösterir" dedi.
Peki...
Kenya bağımsız bir devlet değil miydi?
Kenya'daki Yunanistan Büyükelçiliği'nde gizlenen Abdullah Öcalan'ı, koparıp alarak Türkiye'nin özel güçlerine ABD teslim etmedi mi?
Türkiye de Kuzey Irak'taki PKK komutanlarını neden koparıp alamasın?
Bir başka soru: "ABD, Afganistan ve Irak'ta terörist yuvalanmalar nedeniyle okyanus ötesinden gelip vuruyor.
Türkiye de sınırının hemen yanındaki PKK üslerini vurmak için sıcak takip hakkını neden kullanmasın?"
Türk ve Amerikalı kanlarını akıtan teröristler için çifte standart mı var?
...................
Bir soru da, Washington ve Ankara'ya...
15 Şubat 1999'da Abdullah Öcalan'ı Kenya'da yakalatan ve Türkiye'ye teslim eden ABD, nasıl oldu da bugün PKK'yı neredeyse kollar hale geldi?
...................
Bir başka yaklaşım...
"Yapılsın" demiyorum ama PKK'yı Kandil Dağı'nda vurmak için sınır ötesi harekât yapılabilir...
Anlatayım...
...................
Abdullah Öcalan'ın burnundan kıl aldırmadığı dönemde Bekaa kampındaydım. Sayıları 400'ü aşan PKK'lı, sabah 6'da içtima için yeraltından çıkarak, koşar adımlarla meydanda toplanıyorlardı. Koskoca kampta sadece birer göz iki yapı vardı, biri gündüzleri Öcalan'ın çalışma odası ve geceleri de konukevi olarak kullanılıyordu... Diğeri ise, bildirilerin asıldığı, radyoların dinlendiği "yöneticiler(!)" odasıydı. 400 PKK'lı ise, yeraltında sığınak gibi yapılan yatakhanelerde, dersliklerde saklanıyorlardı.
Öcalan şöyle anlatmıştı:
"TC jetleriyle, helikopterleriyle havadan gelebilir. Burayı vurur, tek canlı bırakmaz, 1 saatte işini bitirir gider. Uluslararası kuruluşların, büyük devletlerin hatta Lübnan'ın, Suriye'nin tepki göstermesi, saatlerce sonraya ve belki de birkaç gün sonraya sarkar. O sırada da olan olmuştur."
Ardından gene de böbürlenmişti.
"Tabii bunu yapmaya kalkarsa, biz bedelini ödetiriz fakat tedbirli olmak lazım."
.....................
Yani Kandil Dağı'nda üslenen PKK'lılar, eminim hiç rahat değiller. Türkiye'nin onların Kandil'deki ferini söndürecek operasyonu 1 saatte yapabileceğini biliyorlar.
.....................
Benzer bir söylem örneğini, İsrail-Arap Savaşı'ndan yansıtayım...
İsrail, kazandığı baskın savaşlarda hesabını, "Birleşmiş Milletler ve büyük devletler araya girinceye kadar, biz Arapların işini bitiririz" görüşüne dayanarak yapmıştı.
Uluslararası baskıyla ateşkes yapıldığında, İsrail zaten hedeflerine varmıştı bile...
.....................
Elbette kan kültürüne, savaş yöntemlerine -ilke olarak ve genelde- karşıyız.
Demokrasinin, ekonominin, kültürel zenginliğin ve insan haklarının bütün genişliğiyle uygulanması yoluyla Güneydoğu'da yeniden başlayan kanamanın durdurulması önceliklidir.
Fakat...
Sınırların ötesindeki "melanet üssünde," cerahat gibi toplanıp Türkiye'ye akmalarına da seyirci kalınamaz.
Gerekiyorsa, ki öyle görülüyor... Anladıkları dille yanıt verilir. Amerikalılar, Kandil Dağı'na 1 tümen asker gönderemeyiz derken, Türkiye'nin jetlerine, helikopterlerine, özel güçlerine mi saldıracak?
Daha dün kurulan ve kendi içinde boğazlaşan Bağdat hükümeti mi Türkiye'ye savaş ilan edecek? Üstelik Türkiye, uluslararası hukukun kendisine tanıdığı "sıcak takip" hakkını -tanımı ve coğrafi limitleri biraz abartarak da olsa- kullanmak ve hemen çekilmek üzere vurur.
Yeter ki... Daha önceki sıcak takiplerin çoğu gibi PKK'ya istihbarat sızmasın.
PKK, olası harekâtı hissederek ya da haber alarak, daha önceki bazı harekâtlarda olduğu gibi kampları bozarak araziye dağılmasın ve güçlerimiz hedefsiz bırakılmasın.
......................
İlk yumruğu vuran kazanır.
Bunu da duyurarak, göstererek yaparsanız beklediğiniz sonucu alamazsınız.
Ayrıca... Öyle bir vurmalısınız ki, hem sonuç alsın hem de ders olsun.
Uzun süre caydırıcı etki yapsın.
......................
Ve bir kez daha vurguluyorum...
"Bu tür tahriklerle ayranların kabarıp duyguların mantığı aştığı bir tavır önermiyorum."