Genel doğrulardan dem vurarak türetilmiş söylemlerle ideolojik
emellere yol bağlamak!
Hükümetin siyaseten başarısının bir sırrı da bu olsa gerek.
Belli ki bu yöntemle mevcut siyasal iklimin şekillendirmeye
çalıştığı toplum modelinin yaygınlaşmasına çalışılmakta.
Diğer yandan yapay iklimlendirme ile cumhuriyetin
şekillendirdiği toplum modeli sulandırılarak illegal, marjinal
topluluk olarak gösterilme çabaları süregelmekte.
İktidara muhalif olmak, illegal olmak mıdır ki Sayın Başbakan
ısrarla buna vurgu yapmaktadır!
Hükümet etmek devletin mutlak hakîmi olmakla eş anlamlı
mıdır?
Şayet hükümet mutlak hakîm ise muhalefet milletvekilleri ve
cumhurun buradaki konumu nedir?
Yoksa sıradan bir dil sürçmesi midir Sayın Başbakanın cumhuru
illegal grup addetmesi?
Ya da siyasi irade aslında kendi yarattığı de facto durumdan
şikâyetle dilediği istikamette değişimin yolunu açarak milletin
gık-ı bile çıkmadan hedefine ulaşma gayreti içinde midir?
Değişimde hedef nedir?
*****
Değişim kötü bir şey değildir elbet.
Bilakis çağa ve ihtiyaca göre değişim mutlaka olmalıdır.
Olmaması gereken; değişimin bir tek siyasal ve ideolojik grubun
istediği ve gösterdiği istikamette planlı bir şekilde, zorlamayla
gerçekleştiriliyor olmasıdır.
Takvim 29 Ekim 2012’yi gösterdiğinde yukarıda anlatmak istediğim
siyasal değişimin sonuçlarına ilişkin çarpıcı sahnelerden birine
daha şahit olduk.
Bu sahne aslında sürpriz değildi.
Şaşkınlıkla karşılanacak bir tarafı da yoktu.
Sayın Başbakanın yaptığı gibi sebep-sonuç ilişkisini göz ardı
ederek sadece sonucu değerlendirmek; kendi tabanında algı yaratmak
için belki uygun zemin olabilir ama asla gerçeği yansıtmaz.
Bayrağını ve Atatürk posterini alarak meydanlara koşan on binler
hiçbir taşkınlık yapmadan büyük bir coşkuyla kutlamalara
katıldı.
Bunda yanlış olan ne var?
Ne molotof kokteyl atıldı, ne dükkânların camları kırıldı ve ne
de illegal örgütlere ait pankartlar açıldı.
Ak Parti’yi saymazsak devlet aleyhinde bir tek slogan dahi
atılmadı.
Sayın Başbakan Ana Muhalefet Partisini eleştirirken muhalefetten
tam olarak ne beklemektedir pek anlayamadım.
Muhalefetten Ak partinin müsaade ettiği toplantılara, izin
verdiği yerde ve zamanda katılması mı beklenmektedir?
Muhalefetin faaliyetini hükümetin iznine bağlayan uygulama da
kurallar manzumesi olan ileri demokrasinin bir gereği midir?
*****
Hele bir sorusu vardı ki Sayın Başbakan’ın; anlayabilene aşk
olsun!
Sayın Başbakan Kılıçdaroğlu'na soruyor;
"Ulus'ta Türk bayrağı ile dolaşmak kolay. Hakkari'de
niye dolaşamadın Türk bayrağı ile."
Bu soruyu muhalefet lideri soracak olsa ülke bütünlüğünü koruma
konusunda hükümetin yetersizliğine yönelik eleştiri olarak
anlaşılabilir.
Garip ama bu soruyu ülkeyi yöneten başbakan soruyor.
Görünen o ki; Ulus’ta Türk Bayrağı açmak neredeyse
Hakkari’de açmaktan daha zor!
Cumhur dün işte bu zoru başardı!
Hiç kuşku yok ki; Türk milleti ülkenin her karışında Türk
Bayrağı açabilecek güçte ve azimdedir.
Yeter ki ülke yönetimini emaneten elinde tutanlar Türk
Bayrağı’nın açılmasının önünde engel olmasınlar.