Bu sineğe dikkat !
Abone olProf. Dr. Davut Alptekin, halk arasında "yakağan" olarak bilinen tatarcık sineğinin ölümcül hastalıklara neden olabildiğini söyledi.<br/>Ç...
Prof. Dr. Davut Alptekin, halk arasında "yakağan" olarak bilinen
tatarcık sineğinin ölümcül hastalıklara neden olabildiğini
söyledi.
Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı
Uzmanı Prof. Dr. Alptekin, tatarcık sineğinin özellikle kırsal
kesimlerde hayvan dışkılarının bulunduğu bölgelerde daha çok
olduğunu belirterek, tatarcığın; sivrisineğin ancak 5’te 1’i
büyüklüğünde olduğunu, geceleri aktif gündüzleri genellikle duvar
çatlaklarında, banyoda nemli yerlerde, özellikle briketlerin oyuk
yerlerinde, halk arasında özellikle kırsal kesimlerde yüklük
dedikleri yatak yorgan koydukları yerlerin arka kısımlarında, kuytu
yerlerde yaşadıklarını kaydetti.
Önceden sivrisineğin yoğun olduğu Adana ve çevresinde şimdi
tatarcık sineğinin yoğun olduğunu belirten Prof. Dr. Alptekin,
tatarcık sineğinin neden olduğu hastalıkların müdahalede geç
kalındığında ölümle sonuçlanabildiğini söyledi.
Bu sineklerin en çok halk arasında ‘şark çıbanı’ diye bilinen
deride oluşan yara hastalığına, ‘kala-azar’ hastalığına, özellikle
yaz aylarında yüksek ateş yapan virüs hastalıklarına ve ayrıca
hayvanlarda özellikle besicileri zor durumda bırakan ‘3 gün’
hastalığına neden olduğunu söyleyen Alptekin, şöyle devam etti:
“Şark çıbanı bu yörede de yaygın bir vaka. Ancak özellikle eskiden
Şanlıurfa yöresine ait bir hastalıktı ama 90’lı yıllardan sonra
doğudan artan göçlerle birlikte Osmaniye’ye yerleşti, oradan
Adana’ya ve Türkiye’nin her yerine yayılmış durumda. Deride
ısırdığı bölgede lezyon (yara) oluşur. O yara gittikçe büyür ama 1
yıl içerisinde de o yara kendi kendine tedavi olur. Eskiden doğuda
Şanlıurfa’da, Gaziantep’te yaralı bir insanda özellikle kızların
yüzlerinde büyük lekeler oluşturduğu için bilinçli olanları, o
yaralı olan birimden biraz sıvısını alıp vücudunda gözükmeyecek bir
yerine bulaştırarak yaranın görünmeyen kısımda oluşmasını
sağlayarak, daha sonra görünür bir yerinde oluşmasın diye kendi
kendilerine aşı yaparlardı. Çünkü bu hastalığa karşı bir kere
bağışıklık kazanıldığı zaman bir daha hastalık oluşmuyor. Ancak
tedavi edilmediğinde yaranın üzerine gelen sinekler o yaradan
aldığı sıvıları taşıyıcı rolü oynayarak diğer insanlara tükürük
yoluyla taşır. Böylece hastalık halk arasında yayılmaya
başlar.”
MÜCADELE YÖNTEMİ
Kala-azar hastalığının ise özellikle çocuklarda yaygın olduğunu
ifade eden Alptekin, “Bizim bu yörede de zaman zaman çıkıyor.
Hekimler bilmiyor bunu. Çocukta ateş var, karın çok fazla şiş
değil, ileri derecede ateş var, artık değişik antibiyotikler
veriyorlar çocuğa ateşini düşürmek için ancak bu hastalık 3. grup
tetkikle ortaya çıkabiliyor. Yani kemik iliği alınacak o çocuktan,
sonra o ilik mikroskopta incelenip hastalık var mı yok mu tanı
konur. Ama şimdi genelde sağlık ocağında muayene olunduğu için ya
da ilçelerdeki hastanelerde bu inceleme mümkün olmadığı için,
çocuğa sadece antibiyotik verilip geri gönderiliyor. Ta ki
üniversite hastanesine geldiği zaman ya da tam teşekküllü bir
hastaneye geldiğinde, o zaman burada ileri derece tetkik dediğimiz
kemik iliğinde biyopsi alınıp bakıldığı zaman tanı konuluyor.
Tedavisi var ama bazen çok geç kalınmış olunuyor. Çünkü çocuklar
komaya giriyor ondan sonra geliyor hastaneye. Bu arada ölümler de
olabiliyor. Yani karaciğerde tutulumu olan öldürebiliyor ama
derideki öldürmüyor” diye konuştu.
Bu sineklerle mücadele konusunda da bilgi veren Alptekin, “Mücadele
yöntemi, normalde sivrisinekler için yapılan teller, tatarcık
sinekleri için yeterli olmuyor. Çünkü sivrisinekten çok daha küçük
olduğu için o tellerden geçebiliyor. Özellikle yaz aylarında
kullanılan daha sıkı cibinlikler var onlardan geçemiyorlar. Bunlar
kullanılabilir ayrıca bunların ilaçlıları da kullanılabilir.
Pencerelere sık olan tellerden yapılabilir ama oda havasızlığa
neden olduğu için tercih edilmiyor. Evlerin içi ilaçlanabilir.
Özellikle duvar köşelerinde, yüksek yerlerde tavanlar gibi,
yıkanmayacak yerler ve banyolar gibi nemli yerler ilaçlanabilir,
ayrıca duvar çatlakları kapatılabilir. Bu gibi yerlerdeki yaşam
alanları ilaçlanıp kapatılırsa, barınamadıkları için dışarı çıkmak
zorunda kalıyorlar” şeklinde konuştu.
(İHA)