“Adem’in Trenleri”, “Halam Geldi” gibi önemli filmlerin yapımcısı, organizatör Sami Dündar, Gölcük Donanma Komutanlığı Devir Teslim Töreni organizasyonu sonrası konakladığı orduevinde 17 Ağustos depremine yakalandı... 27 saat enkaz altında can çekiştikten sonra çıkarıldı ancak öldü sanılıp ceset torbasına konuldu. Dündar’ın göçük altında ve sonrasında verdiği mücadeleyi anlattığı ve 2005 yılında kaleme aldığı “Her Şeyin Bittiği Yerden” isimli kitap düzenlenerek okurla yeniden buluştu... “Sessiz sedasız geçti ilk 20 saat. Sonra bir helikopter sesi duydum. Ben duyarsam onlar da duyar düşüncesiyle bağırdım. Duydular.” “Yanıma ulaşmayı göze alan üç asker önce yerimi tespit etti. Geldiklerinde kurtarılacak gibi bir durumum olmadığını gördüler. Üzerimde kiriş, bir elim açık, diğer elimle toprağı kazarak sağ elimi ağzıma getirdim ve ağzımdaki toprakları çıkarıp nefes alabilecek kadar bir hayat üçgeni oluşturdum. " "İkinci depremde altımda boşluk oldu ve askerler oluşan boşluktan beni çekip çıkardı. Askerler bana ulaştıklarında ‘Abi bir şey istiyor musun?’ diye sordular. Su istedim. Koca bir pet su verdiler hepsini içtim. İşte ölümümü imzaladım o sırada. Çünkü böbrek yetmezliği oluşuyor ve ağız yoluyla aldığınız su vücudun içine dağılıyor... Crush Sendromu. Beni dışarıya çıkardıklarında şişmeye başlıyorum ve şoka giriyorum. Şoka girdiğim için öldü zannettiler ve herkes ağlamaya başladı. Bir sağlık görevlisi geldi nabzıma baktı ve ‘Maalesef kaybettik’ dedi. ‘Ben ölmedim’ demek istiyorum ama diyemiyorum. Allah’a dua ediyorum, küfür ediyorum.” “Sadece hareket edemiyorum ama gözler açık sonuna kadar. İnsanlar çok ağladılar. Aslında önce helikopterle Ankara GATA’ya gidecektim ama ölünce ‘Bandırma’ya morga yollayın’ dediler. Önce bir sedyeye, sonra ceset torbasına koydular. Bir askeri gemiye bindirdiler. Diğer cesetlerle açıkta seyahat ettim. Bandırma Devlet Hastanesi morguna götürdüler. Çekmeceler doluydu, dışına dizdiler. " Erol isminde bir çocuk morga gidiyor, gelen bütün cesetleri kontrol ediyor. Kendine görev edinmiş. O buldu beni, Bandırmalı Erol... Askerlik sırasında öğrendiği bir şey bu. Fermuarı açtı bir baktım karşımda biri. Eliyle dürttü, gözümü kırptım. ‘Yaşıyor’ diye bağırıp kucakladığı gibi beni bir hasta yatağına yatırdı.” Sami Dündar’ın sol kolunda deprem enkazından hayata uzanan bir el figürünün dövmesi var.