Saat 07:00.
Genelde bu kadar erken uyanmam.
Aslında hiç.
Bi şey dürttü beni bu sabah.
“Kalk” dedi; “yasemin, hayatı kaçırma
uyuyarak.”
Yasemin’i de cümle içinde kullanırsam küçük
harfle başlıyorum farkındaysanız.
Hiç ismim öyle büyük yazılsın gibi
takıntılarım yoktur.
İyi de bu saatte kalkan insanlar ne
yapar?
“Kahve içer herhalde,” dedim kahve yaptım
kendime.
E, sigara da içilmez mi kahvenin yanında,
içilir.
Bahçeye de çıkılmaz mı şimdi?
Çıktım.
Bakıyorum öyle etrafıma.
İlk defa görmüş gibi.
Evet bu saatte ilk defa gördüm.
Ne var..?
Başımın üzerinde kuşlar cik cik...
Amanın...
Pek de şeker şeylermiş bu kuşlar.
Bak mesela kuşların ismi yok.
Dolayısıyla küçük yazıldı, büyük yazıldı
kavgaları da.
Çiçek kokuları burun deliklerime doldukça
yaşadığımı hissediyorum daha çok.
Her sabah 7’de mi kalksam ne yapsam.
Mandalina ağacı dirilmiş resmen. (Yani ağaç
olacak büyüyünceJ)
Ölmüştü diye hatırlıyorum en son.
Onarmış kendini, tutunmuş bir dalından, bir
yaprağından hayata,
Dedim ki “ben ne yapıyorum?”
Sahi ne yapıyorum ben?
Geçen haftayı düşüşle kapattım, bu haftayı
çıkışla kapatsam ne olacak?
“Yazılarım” diyorum,
“Geçen hafta az okundum” diyorum.
“Ne fark eder” diyorum .
“Bu başlıkları da çok okunmak için
atmıyorum” diyorum.
O eskidendi.
Teker teker bütün hırslarımdan
arınıyorum.
Evet çok ciddiyim.
Kendimi bu konuda eğitiyorum.
Neyse burayı da geçiyorum.
Bütün gün nasıl geçecek?
İnsanlar bu kadar erken kalkınca ne yapar
bütün gün, akşamı nasıl ederler diye düşünüyorum.
Çok uykum geldi ben yine yatıyorum.
Şimdi “birileri bu da köşe yazısı mı
beeaaa...” diyecek.
Desin.
Hiç umursamıyorum.
Ne de olsa ben “Hadi bey izin..”
demiştim.
Dememiş miydim?
İzinli miyim..?
Gördüğünüz gibi değilim.
O yüzden bu ara ne istersem yazıyorum.
Neyse bitti.
Not: Bana izin verilene kadar saçmalamaya
devam edeceğim. Bu köşe de boykot var. Protestolarım sürecektir.
Gerekirse grev de yaparımJ