Doğduğum topraklardan mı, genetik mi, yetiştirilme tarzım mı, bir tahtamın eksik olmasından mı bilemiyorum... Ama kendimi bildim bileli, dışlanana, dışarıda kalana, farklı olana ilgi duydum, onları merak ettim. Ne yapıyorlar, nasıl yaşıyorlar, neler hissediyorlar. O yüzden üç gün üç gece geçirdim travestilerle. Yeni isimleriyle, trans kadınlarla. Başka şeylere yormanıza gerek yok, yapmaya çalıştığım şey, anlamaya çalışmak ve sizlere... Hürriyet yazarı Ayşe Arman yine olay yaratacak bir röportaj ile okurlarıyla buluştu. Bu satırlar ardından Bomonti'ye giden ve travestilerle buluşan Arman'ın röportajdan detaylar ve fotoğraflar... BEDENİNDE İKİ CİNSİYETİ BARINDIRMAK Benden genç. Benden daha güzel, daha seksi ve daha komik. O, yüzde yüz bir Almodovar kadını. Palavra sıkmanın manası yok, bu diziyi yapmaya karar verdiğimde, toplum tarafında dışlanmış bir kesimin çektiği acıları yansıtmak, yaşadıkları zorluklara ayna tutmak gibi ulvi bir amacım yoktu. Her şeyin tek bir sebebi var: Merak. Yeni şeyler öğrenirken heyecanlanmak. Allah'tan gazetecilik bana farklı dünyaları tanıma fırsatı veriyor. Oldum olası, bedeninde hem bir erkeği, hem kadını barındıran bu kadınları merak ettim. Tedirginliğim hâlâ devam ediyor. Mehtap'ın evi, İzzet Çapa'nın kulüplerine benziyor, alengirli ve şık duvar kağıtları, enteresan bir lamba, siyah bir geniş bir koltuk. Mehtap, İstanbullu ve eğitimli. Ona bir travesti dosyası yapmak istediğimi anlatıyorum, o ve arkadaşlarıyla mümkünse üç gün üç gece geçirmek istediğimi söylüyorum. Ajda Pekkan da böyle olmuştu, Mehtap'tan gözlerimi alamıyorum, görüntüsünde bir erkeklik izi arıyorum, küçücük de olsa, bulamıyorum; yok. Baştan aşağı kadın. Güzel, cazibeli, seksi, havalı, incecik bir kadın. Suratına bakınca, "Bu aslında erkek!" diyebileceğiniz biri değil yani. "Ama ameliyatlı değilsin di mi?" diye soruyorum. "Hayır şekerim, yerinde" diyor, "Gerektiğinde kullanıyorum!" Sesi erkek gibi değil, ama kadın gibi de değil. Fakat müthiş esprili ve zeki. Cart diye lafı yapıştırıyor. FIRÇAYI AL TUVALETİ TEMİZLE O sırada eve Gülay geliyor, o da travesti. Tiyatrocu. Sonra alt komşusu Pınar. Çay içiyoruz birlikte. Oysa insan zannediyor ki bu arkadaşlar hiç durmadan içerler, alakası yok... Evleri de mis gibi. Şık, tertipli, düzenli. Kadın eli değmiş yani. Bana uzuuun uzuuun dünyalarını anlatıyorlar. Mehtap seks işçisi ama müşterilerini seçme lüksüne sahip. Havalı bir internet sitesi var. A ve P yazıyor. Ben de salak olduğum için anlamıyorum, hem aktif hem pasif anlamına geliyormuş. Birazdan sohbet başlıyor, Mehtap müşterilerini anlatıyor. Çiftler de geliyormuş, erkekler de, lezbiyenler de, mazoşistler de... "Nasıl yani?" oluyorum. İçeriden bir kemer getiriyor, "Bununla vurmamı isteyenler oluyor" diyor, "Bir böyle bir grup var. Sonra eve girdiği anda mazoşist olduğunu anladığım ve direkt, "Yer kovasını ve fırçayı al, tuvaleti temizlemeye başla" dediğim grup. Onların seks filan istediği yok. Bir kadın emir versin, onu bunu yap desin, azarlarsın, bayılıyorlar, sonra ayaklarımı ovduruyorum. Grup seks için gelenler de var, lezbiyenler de var. Anlayacağın, her tür müşterim var... " Kendi korkularımı rahatlamaya yönelik bir soru soruyorum. Yazının tamamını buradan okuyabilirsiniz.