Bu karar yeni ölümlere davetiye mi?
Abone olTalihsiz bir kurşunla hayatını kaybeden küçük Canan'ı vuran askerlerin beraat kararına sert tepki geldi...
Canan Saldık, 21 Temmuz 2010’da Van merkeze bağlı Kurubaş
Köyü’nde, ailesiyle piknik yaparken öldürülmüştü. 16
yaşındaydı. Hacıbekir Kışlası yakınında askerlerin açtığı
ateş sonucu kafasından aldığı kurşunla yaşamını yitirdiği bilirkişi
raporuyla kesinleşmesine rağmen kurşunu sıkan askerler suçsuz
bulundu.
25 Şubat 2011'de, Van Askerî Mahkemesi'nde yapılan nihai duruşma sonucu karar açıklandı; 'ölüme sebebiyet vermek' ve 'görevi kötüye kullanmak' gerekçesiyle yargılanan 5 asker beraat etti. Aralarında bir albay, bir binbaşı, bir başçavuş ve iki erin bulunduğu sanıklar, 2 ile 6 yıl arasında hapis cezasıyla yargılanıyordu.
Balistik inceleme uzmanı Jandarma Kıdemli Başçavuş Adem Şimşek ve Piyade Yarbay Levent Ayık'ın imzasını taşıyan 27 sayfalık bilirkişi raporunda, olayın Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı Hacıbekir Kışlası atış alanında zırhlı araç üzerine monte edilen Bixi markalı makineli tüfeğin 5 numaralı atış görevi sırasında yaşandığı belirtilmişti.
Karar üzerine Canan Saldık'ın ailesi, avukatları İsmail Say ve
Sinan Özaraz aracılığıyla kararı Askerî Yargıtay'a
götürdü
'BİR GÖZ DE SEN OL İNİSİYATİFİ'NDEN SERT TEPKİ
Beraat kararına sert tepki gösteren 'Bir Göz De Sen Ol
İnisiyatifi'nden yazılı bir açıklama geldi.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi...
2010 yılında Canan Saldık benzeri 15 çocuk ölümü gerçekleşti ve
1989- 2010 arası güvenlik güçleri tarafından öldürülen çocuk
sayısı ise tespitlerimize göre 467. Geçmişe doğru yaptığımız
‘kazı’lar maalesef bu sayıyı günbegün artırıyor.
467 ölü çocuk…
Bu çocukları öldüren serseri kurşunlar değil, trafik kazası değil, hiçbiri kazara da ölmedi.
Bu çocuklar bizzat devlet tarafından hedef alınarak öldürüldüler; terörist ilan edilen Uğur Kaymaz gibi, kaçakçı olduğuna hükmedilerek vurulan Mehmet Nuri Çoban gibi. Bir uzman çavuşun kafasına sıktığı kurşunla toprağa düşen Enver Turan gibi. Köyleri jetlerle bombalandığında topluca öldürüldüler, evleri basılıp ana-babalarıyla birlikte götürüldükleri karakollarda öldürüldüler; Mirza, Bişeng, Çiçek, Liluz, Hazal… gibi.
Dur ihtarına uymadıkları gerekçesiyle öldürüldüler; İ. Halil Çoban gibi, Fırat Kıvanç gibi.
Uluorta ve cömertçe atılan gaz bombalarıyla öldürüldüler; bebek Mehmet Uytun gibi.
Evlerinin dibinde yine uluorta talim eden askerlerin kurşunlarıyla öldürüldüler; Edanur Avcı gibi, Canan Saldık gibi.
‘Bu gün de çocuklarımız öldürülmeye devam ediyor;
yakalanan yok, yargılanan yok, hesap veren yok… Çocuklarımız sadece
toprağa değil, utancın sessizliğine de gömülüyor…’
demiştik.
Ne yazık ki haklı çıktık! Daha önceki davalarda olduğu gibi
sorumlular yargıda kurtarılmaya devam ediyor.
Korkarız ki bu karar, yeni çocuk ölümlerine çıkarılan bir davetiye
olacaktır.
Korkarız ki bu kararla; askerler uluorta talime devam edecek, polis copları daha cilalı, dipçikler daha sert olacak, panzerler daha hızlı sürülecek çocuklar üzerine.
Ama biz vazgeçmeyeceğiz, suçlular yargılanana, yargıda kurtarılmayana kadar susmayacağız, durmayacağız.
Êdî bes e! Artık yeter!
Bir Göz de Sen Ol İnsiyatifi