Bu kanser türü Türkiye'de 2 kat arttı
Abone olCilt kanserinin son yıllarda hızla artması, düzenli dermatolog muayenelerini önemli hale getirdi.
Türk Onkoloji Grubu (TOG) Melanom Çalışma Grubu,
görülme sıklığı giderek artan cilt kanseri (melanom) alanındaki
bilim insanları ve karar vericilere rehber olacak ‘Türkiye Melanom
Yol Haritası’ hazırladı.
Raporla ilgili bilgiler veren Prof. Dr. İsmail Çelik, melanomun
görülme sıklığının son 30 yılda 2 kat artış gösterdiğini söyledi.
Dünyada 100 bin kişide 2,8, Türkiye'de ise her 100 bin erkekte 1,9,
her 100 bin kadında ise 1,3 melanom görülme sıklığına sahip
olduğunu belirten Çelik, “50 yaşını geçmiş olunması, ailede
melanom öyküsü bulunması riski artırıyor. Düzenli dermatolog
muayenesinin yokluğu da teşhiste geç kalınmasına neden oluyor.
Melanom ile mücadelede toplumda farkındalık oluşturulmalı ve riskli
gruplara koruyucu önlemleri anlatılmalı.” diye
konuştu.
ABD VE AB’DE OLDUĞU GİBİ 16-17 YAŞ ALTI KİŞİLERE
YASAKLANMALI
Raporda, coğrafi konumu nedeni ile Türkiye'de güneşe
maruziyetin yüksek olduğu ve özellikle kırsal kesimde açık alanda
çalışmanın tarım, çiftçilik gibi mesleklerin yoğun olduğu alanlarda
popülasyonun melanom riski açısından önemli bir yük taşıdığının
söylenebileceği vurgulandı. Raporda, melanom ile mücadelede
hastalık hakkında toplumda farkındalık oluşturmak ve riskli
grupları, koruyucu önlemleri tanımlamak ve halka tanıtmak gerekli
olduğu kaydedildi.
Seçilmiş bazı bölgelerde dermatoskop ile saha taramaları
yapılarak konuya dikkat çekilebileceği belirtilen raporda, aile
hekimlerinin de konu hakkında farkındalıkları sağlanmaları
gerektiği hatırlatıldı. Melanomdan primer korunma için risk
gruplarının eğitim programları ile özellikle korunma ve erken tanı
hakkında bilgilendirilmesinin esas olduğu ifade edilen raporda şu
ifadeler yer aldı: “Açık tenli ve güneşe maruziyeti yüksek
gruplar daha fazla risk altında olduğundan özellikle bu duruma
maruz kalan meslek grupları bilgilendirilmeli. Halkın ultraviyole
ışınlarının etkileri hakkında bilgi sahibi olması sağlanmalı,
gereksiz solaryum uygulamasından kaçınmaları önerilmeli.
Solaryumların yasal düzenlemelerle kullanımlarının
sınırlandırılması hatta yasaklanması amacıyla Avustralya’da ciddi
girişimlerde bulunulmakta. Solaryum ABD ve Avrupa Birliği’nde
uygulandığı gibi 16-17 yaş altı kişilere yasaklanmalı. Pediatrik
yaş grubu özellikle korunmalı ve onlara yönelik çizgi filmlerde,
dizilerde konunun işlenmesi, bilinçlendirici ve öğretici mesajlar
verilmesi sağlanmalı.”
"ISLAK KIYAFETLER DAHA GEÇİRGEN"
Raporda yer alan diğer öneriler şunlar:
"-Güneşe maruziyetin en yüksek olduğu sabah saat 10.00 ile
öğleden sonra saat 16.00 arasında ultraviyole miktarının en fazla
olduğunun vurgulanması sağlanmalı.
-Vücudumuzu korumak için uzun kollu tişörtler ve
pantolonların, geniş şapkaların tercih edilmesi gerektiği toplumda
yaygınlaştırılmalı, kıyafet alırken ultraviyole koruyuculuğunun da
önemli bir faktör olabileceği vurgulanmalı.
-Koyu renkli ve sıkı dokunmuş giysilerin koruyuculuğu daha
yüksektir. Islak kıyafetlerin daha geçirgen olduğu, güneşe doğru
tuttuğumuzda arkasından ışık geçiyorsa kıyafetin ultraviyole
ışıktan koruyamayabileceği konusunda aydınlatılmalı.
-Güneşten koruma önlemlerinin sadece yaz aylarında ya da
havuz, deniz kenarlarında olmaması gerektiği, genel bir yaşam
tarzına dönüşmesi gerektiği anlatılmalı.
-Güneşe çıkmadan önce yeterince miktarda hem ultraviyole A,
hem de ultraviyole B’ye karşı en az 30 koruma faktörü olan güneş
kremlerinin koruyucu olabileceği ve uygun kullanım ilkeleri topluma
anlatılmalı.
-Hava durumu ile birlikte ultraviyole indeksinin de kamuoyuna
iletilmesi ve bu konuda uyarılması sağlanmalı.
-Havuzlu siteler için yöneticilere bilgilendirme ve uyarı
broşürlerinin iletilmesi, halka açık havuzlarda da uyarıların
görünür yerlere asılması ve yönetimin bilgilendirilmesi
sağlanmalı.
-Benzer şekilde yaz okullarının, tenis kortlarının uyarılması
ve uyarı broşürlerinin hazırlanarak iletilmesi
sağlanmalı.
-Berberlere konu hakkında bilgi verilmesi ve uyarı
afişlerinin gönderilmesi sağlanmalı.
-Korunma ve erken tanıya yönelik kamu spotlarının ve kamu
afişlerinin hazırlanması ve yayınlanması hedeflenmelidir. Sosyal
medya ve internet ortamları bu amaçla kullanılabilir.
-Sanat ve spor dünyasının sevilen bazı isimlerinin
katılımıyla melanoma karşı bilgilendirici bir sosyal sorumluluk
kampanyası düzenlenmesi de hem medyada konunun daha fazla yer
almasını sağlayabilir, hem de toplumsal bilinç yaratılmasında
etkili olabilir.
-Melanom alanında sivil toplum kuruluşlarının katkısının
sağlanması, hasta ve hasta yakınlarının melanom ile ilgili bir
dernek ya da benzeri bir sivil toplum kuruluşu çatısı altında
konuya sahip çıkması ve destek vermesi desteklenmeli.
-Yerel yönetimlerin ve resmi makamların (TBMM, belediyeler
gibi) konuya dikkati çekilerek iş birliğine gidilmesi
sağlanmalı."