Bu kafayla AB çok zor!

Abone ol

İzmir'de bir karakol hakkında 1.5 ay içinde 9 kişinin işkence gördüklerini ileri sürmesi bu uyumsuzluğa bir örnek.

İZMİR - Yetkililerin işkence ve insan hakları ihlallerini engellemeye yönelik iddialı açıklamalarını, karakollar tekzip ediyor. İzmir'de geçen nisanın başından mayısın ortasına kadar sadece bir tek karakolla ilgili dokuz ayrı işkence başvurusu yapıldı. Farklı tarihlerde gözaltına alınıp İzmir Barosu İşkence Önleme Grubu'na başvuran mağdurların tümü Karşıyaka Asayiş Şube Müdürlüğü'ne bağlı Gümüşpala Karakolu'nda işkence gördüğünü öne sürdü. Doktor raporları alınan mağdurların karakoldaki polislerle ilgili suç duyurusunda bulunulması üzerine, adli soruşturma açıldı.

'Suçluların yıpratması'
İzmir Barosu bünyesinde kurulan İşkence Önleme Grubu'na
(İÖG) bağlı avukatlar, bir ay içinde yapılan dokuz işkence başvurusu
üzerine, 29 Mayıs'ta Gümüşpala Karakolu önünde eylem yapmıştı. Karakolun bağlı bulunduğu Karşıyaka İlçe Emniyet Müdürü Koray Bakır ile görüşen ve iddiaları aktaran avukatlara, suçluların asılsız iddialarda bulunduğu, görevini yapmaya çalışan resmi bir kurumu yıpratmayı amaçladıkları yanıtı verilmişti.

Doktor raporları var
Emniyet müdürünün 'asılsız suçlu iddiası' demesine karşın dokuz mağdurun işkence gördüğü, doktor raporlarıyla belgelendi.
Dokuz mağdur, dayaktan, elektrik verme ve filistin askısına kadar birçok işkence türüne maruz kaldıklarını öne sürerek, İÖG'ye bağlı avukatlar aracılığıyla suç duyurusunda bulundu. Mağdurların suç duyurusuyla ilgili hazırlık soruşturması ise sürüyor.
Yaklaşık iki yıl önce kurulan İÖG'ye söz konusu karakolla ilgili yapılan en ilginç başvuru, 18 yaşındaki C.Ş.'den geldi. Karakolda gözaltında tutulan bir arkadaşına 8 Mayıs'ta yemek götürdüğü sırada, tanıdığı bir polisten arkadaşına 'kötü davranılmaması' isteğinde bulunmak isteyen C.Ş., dayak yedi, askıya alındı. İşkence görmesine karşın 'polise mukavemet ettiği' iddiasıyla bir ay tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakılan C.Ş., suç duyurusunda karakolda başından geçenleri şöyle anlattı:

'Tanıdık polisi sordum'
"Karakolda daha önceden tanıdığım Ümit isimli polis abiyi görmek istedim. Kapıdaki memur, misafiri olduğunu ve 5 dakika sonra gelmemi söyledi. Kısa süre sonra gittiğimde, 'arandığımı' söyleyip beni kolumdan çekerek içeri sokmaya kalktı. Küfür ediyordu. Etmemesini söyledim. Sonra bir başkomiser ile dört memur, ellerimi arkadan kelepçeleyip, arasına sopa geçirdi. Beni karakolun bahçesindeki bir odaya soktular. Filistin askısına aldılar ve bir başkomiserileuzun boylu kel bir memur beni tekme ve yumruklarla dövmeye başladı. Birisi de tazyikli su sıkmaya başladı. Gözlerimi bağlayıp yaklaşık dört saat dayağa devam ettiler. Daha sonra doktor raporu almak için hastaneye götürdüler. Doktora anlattım, bana rapor yazdı. Bunun üzerine beni geri getirip sağ elimi sağ ayağıma kelepçeleyerek küfür edip dövmeye devam ettiler. Kelepçeli olarak sabaha kadar bekledikten sonra savcılığa çıkarıldım."
Mağdur C.Ş.'nin Karşıyaka Devlet Hastanesi'nden alınan ve yumuşak doku travması nedeniyle üç günlük olarak düzenlenen doktor raporundaki dayak bulguları, 'sol alında şişlik, sırtta omuzlara doğru yaygın kızarıklık ve ekimozlar, sol el bileğinde şişlik ve hassasiyet, sağ skapula hizasında palpasyonla hassasiyet...' şeklinde belirtildi.
Polislerin, kendilerine bıçak çekip küfür ederek saldırdığı iddiasıyla şikâyetçi olduğu C.Ş., suçlamanın asılsız olduğunu, işkence gördüğünü söylemesine ve doktor raporuna karşın, tutuklama kararı verilerek bir ay hapiste kaldığı Buca Cezaevi'ne konuldu.

Yöntem aynı: Soy, ıslat, vur
Hepsinin 3-15 gün doktor raporları olan Gümüşpala Karakolu mağdurları, suç
duyurusu dilekçelerinde işkence iddialarını şöyle sıraladı:

  • 1 Nisan 2003 günü hırsızlık yaparken suçüstü yakalanan, yaşları 17 ile 29 arasında değişen V.D., U.A. ve Y.C. 'karakolda çırılçıplak soyulduklarını, gözlerinin bağlandığını, cop ve sopalarla dövüldüklerini, kaba dayak atıldığını, tazyikli soğuk suyla ıslatıldıklarını, aç susuz bırakıldıklarını, küfür ve hakarete maruz kaldıklarını, el ve ayaklarının bağlandığını, birbirlerine işkence çığlıklarının dinlettirildiğini, çıplak halde soğuk zemine yatırıldıklarını' öne sürdü.
    • 20 Nisan 2003 günü hırsızlık iddiasıyla gözalına alınan
      19 yaşındaki A.Ç, 'gözlerinin bağlanarak çırılçıplak soyulduğunu, kaba dayak atıldığını, tazyikli soğuk suyla ıslatıldığını, copla dövüldüğünü, küfür ve hakarete maruz kaldığını, çıplak halde soğuk
      zemine yatırıldığını' iddia etti.
    • 22 Nisan 2003 günü gözaltına alınan Z.U., 'gözlerinin bağlanarak cop ve sopalarla dövüldüğünü, yoğun kaba dayağa maruz kaldığını, çırılçıplak soyulup, tazyikli suyla ıslatıldığını, küfür ve hakarete maruz kaldığını' anlattı.
    • 15 Mayıs 2003 tarihinde, hırsızlık yaptığı iddiasıyla gözaltına alınan Ö.G., A.K. ve İ.E., 'elleri kelepçeli, gözleri bağlı halde bekletildiklerini, çırılçıplak soyulup, tazyikli suyla ıslatıldıklarını, cop ve sopayla dövülüp yoğun kaba dayağa maruz kaldıklarını, yüzlerinin tekmelendiğini, saçlarından tutulup kafalarının duvara çarpıldığını, falakaya yatırıldıklarını, hayalarını burulduğunu, küfür ve hakarete maruz kalıp, birbirlerinin işkence çığlıklarının dinlettirildiğini, aç susuz bırakıldıklarını' ileri sürdü.

      Haber: AHMET ŞIK
      Kaynak:
  • Günün Önemli Haberleri