Bu kadını ölüme terk etmeyin!
Abone olTürkiye İnsan Hakları Vakfı tarafından yapılan araştırma Türkiye'deki cezaevleri ile ilgili korkunç gerçeği gözler önüne serdi
Son on yılda Türkiye'deki cezaevlerinde, çoğu
hastalıktan 352 mahkûm öldü. Görme özürlü ve kanser hastası Hediye
Aksoy 353. olmasın...
Toplam 11 yıldır cezaevinde bulunan iki gözü görmeyen ve
kanser hastalığı ile boğuşan Aksoy'un tek umudu ise Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül...
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) tarafından yapılan araştırmaya göre son 10 yılda Türkiye'deki cezaevlerinde çoğunluğu hastalıktan olmak üzere tam 352 mahkum yaşamını yitirdi. İki gözü de görmeyen, cezaevinde yakalandığı kanser hastalığı nedeniyle tek memesi alınan Hediye Aksoy isimli PKK'lı hükümlünün durumu da her geçen gün ağırlaşıyor.
Toplam 11 yıldır cezaevinde olan Aksoy, yüzde 85 engelli olduğu, tedavisinin kesinlikle cezaevi koşullarında yapılamayacağı ve yaşamsal risk bulunduğu doktor raporlarıyla belirtilmesine rağmen hala cezaevinde tutuluyor. İnsan hakları savunucuları, Aksoy'un tedavisinin dışarıda yapılması için Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün devreye girmesini istiyor.
Hediye Aslan 1977 Mardin Midyat doğumlu. PKK'ya katılan Aksoy, henüz 17 yaşındayken bir eylem sırasında mayının patlaması sonucu iki gözünü kaybetti ve yakalandı. Sırasıyla Erzurum, Sakarya, Çanakkale ve Ümraniye cezaevlerinde kaldıktan sonra 9 Şubat 2000 tarihinde tahliye edildi. Yakınlarıyla birlikte İstanbul'da kiraladığı evde yeniden hayata başlayan Aksoy, hem çalışmaya başladı hem de okul hayatına yeniden döndü. 2007'de yine bir PKK operasyonu kapsamında tutuklandı ve tam 18 yıl cezaya çarptırılarak cezaevine konuldu.
KANSERE YAKALANDI
İki gözü görmeyen Aksoy, cezaevinde de kanser hastalığıyla boğuşmaya başladı. Sağ göğsünü tamamen kaplayan kist nedeniyle artık ihtiyaçlarını karşılayamayacak duruma gelen Aksoy, 18 Şubat 2011 tarihinde Samatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde ameliyat edildi. Memesinin biri büyük ölçüde alındı. Aksoy'un yaşamını tek başına sürdüremeyeceği bu hastanenin raporlarıyla ikinci kez belgelendi. Hastanenin 'Risk var' raporu ve yüzde 85 oranında engelli olduğunu gösterir bir başka rapora rağmen Aksoy tahliye edilmedi.
BİR RANZAYA MAHKUMUM
Aksoy, yaşadıklarını bir mektupla şöyle anlattı: "Patolojiden sonra radyo terapi tedavisine başlandı. 31 gün sürmesi gereken ışın tedavisi cihazların bozulması nedeniyle yaklaşık 2 ay sürdü. Her gün ring yolculuğu bir işkenceye dönüştü benim için. Hasta halimle saatlerce adliye ve hastane kapılarında bekletildim... Ben mahpusluk içinde mahpusluk çekiyorum. Karanlık ayaklarıma zincir, kollarıma kelepçe vurmuş gibi beni hareketsiz bırakmış. Ben bir odaya değil bir ranzaya hapisim, her adımda bir yere çarpmamak için ellerimi siper yaparak yaşıyorum. İşte bu yüzden siz dışarıdakilerin desteğini, dayanışmasını bekliyorum. Ben bu duyarlılığınızı sadece kendim için de istemiyorum. Benim gibi aynı hastalıkla mücadele edip her şeye rağmen hayata tutunmaya çalışan tüm hasta tutsaklar için istiyorum. Herkese ama herkese adalet ve özgürlük olsun istiyorum."
TEK UMUDU CUMHURBAŞKANI
Aksoy'un tahliyesi ve dışarıda tedavi edilebilmesi için mücadele edenlerin en büyük umudu ise Cumhurbaşkanı Abdullah Gül. İnsan hakları savunucuları, Cumhurbaşkanının hasta tutukluların tahliyesine karar verebilecek en önemli makam olduğunu vurgulayarak bu yetkisini kullanmasını istiyor.
97 AĞIR HASTA TEDAVİ BEKLİYOR
Türkiye İnsan Hakları Vakfı'nın (TİHV) verilerine göre Türkiye'de son 10 yılda tam 352 mahkum cezaevlerinde başta hastalık olmak üzere çeşitle nedenlerle yaşamını yitirdi. TİHV Dokümantasyon Merkezi'nin 2010 yılının ilk 6 ayında yaşanan hak ihlallerine ilişkin hazırladığı rapora göre de 97 ağır hasta tutuklu ve hükümlü tedavi edilmeyi bekliyor.