KÖY yakmanın tutanağı mı olur?.. Ya da
işkencenin?.. Ya da faili meçhul cinayetlerin?..
Köyü yakılanlar, köyü boşaltılanlar, arabası
traktörü yakılanlar, kayıp yakınları, faili meçhul cinayete
gidenlerin yakınları, mayın patlaması sonucu sakat kalanlar,
gösteri yürüyüşünde yaralananlar...
Sayıları 50 bine varan bu insanlar şimdi tek tek yargıya
başvuruyor, devletten tazminat talebiyle.
Güneydoğu’da geçen 10-15 yılda yaşananların külleri yavaş yavaş
örtülürken, şimdi o yörenin insanları yargıya başvurmaya başlıyor.
Buna yol açan olay, yine Güneydoğu’da köyde yaşayan yurttaşımızın
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) açtığı dava. AİHM
Güneydoğu’da köy boşaltma ile ilgili bu davada Türk vatandaşını
haklı buluyor ve 2001 Haziran’ında Türkiye’yi tazminata mahkum
ediyor.
YENİ YASA
AİHM’nin bu kararından sonra, Türkiye, Türk vatandaşlarını AİHM’ye
gitmelerini önlemek ve sorunu içerde çözmek amacıyla 2004’te bir
yasa çıkartıyor.
Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında
Kanun, bu gibi başvurularda tazminatın miktarını ve koşullarının
belirlenmesini öngörüyor.
Yasaya göre, Zarar Tespit Komisyonları kuruluyor. Anılan
komisyonlar kanıt ve belge istiyor. Olayın tutanağını istiyor.
Yani, köy yakılmışsa, bunun tutanağı gibi!.. Bunun tutanağı
olabilir mi?..
Bu gibi durumlarda, bu yasa pratikte pek işlemiyor. Bunun üzerine,
Dışişleri Bakanlığı’nda bir toplantı yapılıyor.
GÜNEYDOĞU’YA GENELGE
Bakanlıktaki toplantıda alınan kararlar Genelkurmay Başkanlığı,
İçişleri, Adalet ve Maliye Bakanlıkları’na gönderiliyor. Kararları
İçişleri Bakanlığı bir genelgeye dönüştürerek Güneydoğu’da ilgili
yerlere gönderiyor.
Genelgeye göre, ‘Zarar Tespit Komisyonları’nın belirleyecekleri
tazminat miktarını AİHM’ye anlatabilecek miktarda olması’
isteniyor. Yani, komisyonların belirleyeceği miktarların AİHM’nin
belirlediği tazminat miktarına yakın olması isteniyor.
Genelgede buna gerekçe olarak şu gösteriliyor:
‘Komisyonların belirleyeceği tazminat miktarı ile tatmin
olmayanların, AİHM’ye başvurarak daha yüksek meblağlar elde
etmeleri olasılığı ve bu olasılıkla AİHM’nin söz konusu
komisyonları etkin olmadıklarını varsayacağı göz önünde
bulundurularak, belirlenecek miktarlar için asgari ölçülere sadık
kalmak yerine, AİHM’nin önünde bekleyen başvuruların Zarar Tespit
Komisyonları’na yönlendirilmesindeki kamu yararı gözetilerek,
taleplere olabildiğince esnek yaklaşılmasında yarar
görülmektedir’
YÜZ MİLYAR-BİR TRİLYON
Yasanın işleyişinde Zarar Tespit Komisyonları’nın yanı sıra,
bilirkişilerin de raporlarına dayanılıyor.
Bu yasanın çıkmasından sonra, Türkiye’nin de kendi sorununu kendi
içinde çözmek istediğini hedeflemesi üzerine, konu Güneydoğu’da
yaşayan yurttaşlara yansıyor.
Böylece yaklaşık 3 bin 500 köy ve diğer olaylarla birlikte,
yaklaşık 50 bin kişi mahkemelere dava açmaya başlıyor. Şu anda
sadece Diyarbakır il merkezinde 10 bin başvuru bulunuyor.
Açılan davalar, türüne göre, yüz milyar TL ile bir trilyon TL
arasında tazminat talepleri içeriyor.
Burada iki nokta var. İlki Türkiye’nin, AİHM’ye gitmeden, tazminat
ödemek için bile olsa, kendi yurttaşlarına kucak açması, bu olumlu
bir gelişme.
Yaşanan acılar malum. Ancak, açılan davalarda istenen tazminat
miktarlarının ölçüyü aşmaması gerek!..
Güneydoğu’daki son ve en ilginç gelişmelerden birisi bu.
Yezidiler dönüyor
SÜRYANİLER’den sonra, bir zamanlar Güneydoğu’nun çeşitli ilçe ve
köylerinde yaşayan, Yezidiler de köylerine dönmeye başlıyor.
İdil’e dönen Süryaniler evlerini yeniden düzenliyor, kendilerine
ait topraklarda tarımla uğraşmaya başlıyor. Şimdi Yezidiler de
İdil’in mağara köyüne dönüyor. 1987-1992 yılları arasında mağara
köyünde yaşayan Yezidiler, terör nedeniyle köyü terk ediyor ve
Almanya’ya yerleşiyor. Güneydoğu’da şimdi hayat normale dönünce,
Süryaniler gibi onlar da köylerine dönüyor.
Yezidiler şeytana tapıyor. Mağara köyünde tapınakları var. Aynı
zamanda geniş arazileri bulunuyor. Bugünlerde yeniden eski
köylerine yerleşmeye başlıyor.
|