Bu itiraflar davanın seyrini değiştirir!
Abone olErgenekon sanığı tutuklu Ümit Sayın emekli orgeneraller Eruygur, Kıvrıkoğlu ve Tolon'u suçladı, yapılanmayı anlattı...
Birinci ''Ergenekon'' davasının tutuklu sanıklarından Ümit
Sayın, ''Tolon, bana, 'ordu içinde, TSK içinde bir yapılanma
olduğunu', bu yapılanmanın gidişata 'dur' diyeceğinden bahsetti.
Eruygur ile 2006 yılında Fenerbahçe Orduevi'nde yaptığımız
görüşmede, bana TSK içinde böyle bir örgütün varlığından, sivil
toplum örgütleriyle koordinasyon kurulduğundan söz etti'' dedi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada söz alan tutuklu
sanık İP Genel Başkanı Doğu Perinçek'in avukatı Mehmet Cengiz, üye
hakim Sedat Sami Haşıloğlu ile ilgili kendilerine yeni bilgi ve
belgelerin ulaştığını ifade ederek, ''buna ilişkin dosyanın Adalet
Bakanının masasında olduğunu'' savundu.
Haşıloğlu'nun Çatalca Sulh Ceza Mahkemesi'nde görevli olduğu sırada
eşinin dayısı Eyüp Aytemur adına Çatalca İcra Müdürlüğü'nden ucuz
taşınmaz satın alma girişiminde bulunduğunu ifade eden Cengiz, bu
amaçla Çatalca İcra Müdürüne ''baskı uyguladığını'' öne sürdü.
Cengiz, 14 Mayıs 2007 tarihindeki taşınmaz için yapılan ihaleye
katılınarak 120 bin TL bedeli Haşıloğlu'nun ödediğini, bunun için
40 bin doları kuyumcudan bozdurduğunu savunarak, ardından bu
taşınmazın üzerine yapılacak olan inşaat ruhsatının iptal
edildiğini kaydetti.
Cengiz, ''Taşınmazın yasa gereği yeniden satışa çıkarıldığını duyan
Haşıloğlu'nun, bir yargıç olarak bu gibi durumlarda ödenen
teminatın iadesinin yasaya göre mümkün olmadığını çok iyi bildiği
halde tayin edildiği Beşiktaş Adliyesi'nden Çatalca Adliyesi'ne
gelmiş, İcra Müdürünü çağırmış, onu, memurları dışarı çıkartıp
boşalttığı savcılık katındaki bir odaya kapatarak, 'Satış kararı
vermişsin, aynı gün seni görseydim öldürebilirdim. Bu gün teminatı
geri vereceksin, yoksa tayin telin yarın elinde olur. Ben şimdiye
kadar istediğim yerde çalıştım. İstediğim kişiyi istediğim yerde
çalıştıracak ve istediğim yerde çalışacak kadar kuvvetliyim'
diyerek tehditte bulunmuştur'' dedi.
İcra Müdürünün bu olayın ardından Gaziantep'e sürüldüğünü ifade
eden Cengiz, saptadıkları bu olguları değerlendirmesi amacıyla
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na başvurduklarını, konunun da
CHP'li bazı milletvekilleri tarafından soru önergesi şeklinde TBMM
gündemine getirildiğini anlattı.
Cengiz, Haşıloğlu'nun fiilinin kamuoyu tarafından da öğrenildiğini
belirterek, bu durumun, yalnız kendi güvenlerinin kaybolmasına
değil, kamuoyunda da Haşıoğlu'na karşı ciddi kuşkular duyulmasına
yol açtığını savundu.
Cengiz, Haşıloğlu'nun davadan çekilmesini istedi.
Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün de, tutuklu sanıklardan Ümit
Sayın'ın dilekçe vererek ''gizli oturumda dinlenmek istediğini,
ancak mahkemenin bu yönde bir karar vermediğini gerekçesiyle
heyetin reddini talep ettiğini'' kaydetti.
Başkan Şengün, verdikleri kısa aranın ardından taleplere ilişkin
kararlarını açıkladı.
DİĞER SANIKLAR SALON DIŞINA ALINDI
Reddi hakim talebinin kabul edilmediğini ifade eden Başkan Şengün,
Haşıloğlu'nun da davadan çekilmediğini açıkladığını dile
getirdi.
Ümit Sayın da ishal ve grip olduğunu belirterek, hastaneye gitmek
istediğini söyledi. Sayın, daha sonra kapalı oturumda her şeyi
açıklayacağını ifade etti.
Başkan Şengün de diğer tutuklu ve tutuksuz sanıkları salondan
dışarı çıkartarak, Ümit Sayın'ı salondaki kürsüye çağırdı.
Şengün'ün, ''Evet seni dinliyoruz. Nedir söylemek istediklerin?''
demesinin ardından Ümit Sayın, daha önce kendi yazılı talebi
üzerine savcı Zekeriya Öz'e ifade verdiğini, bu oturumda da ona
ilaveler yapacağını söyledi.
Sayın, askeri okuldaki öğrencileri vasıtasıyla ve gittiği
konferanslar nedeniyle tanıştığı komutanlar tarafından kendisine
TSK içerisinde gizli bir yapılanma olduğunun söylendiğini
anlattı.
Adının ''Ergenekon'' olduğunu bilmediği bu örgütlenmenin, sivil
toplum örgütleriyle koordineli olarak çalıştığını ve düzenli olarak
gizli toplantılar yapıldığını ileri süren Sayın, ''Konuştuğum
komutanlar Türkiye'deki durumun iyiye gitmediğini, bu örgütlenmenin
bu gidişe bir dur diyeceğini söylediler. Komutanlar muhtıra
verilmesini savunuyorlardı. Tolon da dahil...'' dedi.
Sayın, önceden Genelkurmay Psikolojik Harp Dairesi Başkanı olan
Tümgeneral Can Teler ile yaptığı konuşmayı anlatarak, ''Bana
'komutanların bir takım görüşmeler yaptığını, askeriye içinde
birtakım toplantılar yapıldığını, özel telefonlar kullanıldığını'
söyledi. 'Askeriye içinde bir hareket olduğunu, bu gidişe 'dur'
denileceğini' belirtti'' dedi.
TOLON VE ERUYGUR İLE GÖRÜŞMELER
Sayın, yine 2006 yılında Merkez Orduevi'nde emekli orgeneral Hurşit
Tolon ile de görüştüğünü ifade ederek, şunları anlattı:
''Bana ordu içinde, TSK içinde bir yapılanma olduğunu, bu
yapılanmanın gidişata dur diyeceğinden bahsetti. Beni Şener Eruygur
ile tanıştırdı. Eruygur ile 2006 yılında Fenerbahçe Orduevi'nde
yaptığımız görüşmede, bana TSK içinde böyle bir örgütün
varlığından, sivil toplum örgütleriyle koordinasyon kurulduğundan
söz etti. Konuştuğum diğer komutanlar bana görev üstlenmem
konusunda bir şey söylemedi. Sadece Eruygur, 'sivil kanadında yer
alır mısın?' dedi. Ben de alamayacağımı söyledim.''
Genelkurmay istihbaratından emekli Tümgeneral Alaattin Parmaksız'ın
da Genelkurmay istihbaratının bu konudan haberi olduğunu
söylediğini öne süren Sayın, 2006 yılında Kadıköy'de aynı internet
sitesinde yazı yazdığı tutuklu sanıklardan Mehmet Zekeriya Öztürk
ve emekli Tümgeneral Reha Taşkesen'in de bu örgütlenmeden söz
ettiğini savundu.
''EN AYRINTILISINI KIVRIKOĞLU ANLATTI''
Tutuksuz sanıklardan Kemal Alemdaroğlu ile 2004 yılında rektörlük
binasında yaptıkları konuşmayı açıklayan Sayın, ''Bana bu
yapılanmadan söz etti. Sivil toplum örgütleriyle bağlantısı
olduğunu söyledi. 'Görev alır mısın' dedi. Katılamayacağımı
söyledim. Emekli Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu ile de 2005 yılında
Fenerbahçe Orduevi'nde görüştük. Bana en ayrıntılısını da Hüseyin
Kıvrıkoğlu anlattı. Örgütlenmenin 'Encümen-i Danış' olduğunu,
toplandıklarını söyledi. Encümen-i Danış içerisinde büyükelçiler,
komutanlar ve devletin üst kademesindeki insanların bulunduğunu,
görevi sırasında da böyle toplantılar yapıldığını söyledi'' diye
konuştu.
Başka komutanlarla yaptığı görüşmelerde de 'gidişata dur' demek
için toplantılar yağıldığını söylediklerini ifade eden Sayın,
''Konuşmalar sırasında Ergenekon adı hiç geçmedi. Bu örgütlenmenin
Ergenekon olup olmadığını bilmiyordum. Bir örgütlenme olduğunu,
sivil toplum kuruluşlarıyla, Encümen-i Danış ile koordineli olarak
toplantılar yapıldığını biliyorum. Ama ben bu örgütün üyesi
değilim. Ergenekon adını basından duydum'' dedi.
Ana dava iddianamesini ile ikinci dava iddianamesini okuduktan
sonra ordu içerisinde bir yapılanma olduğu kanaatine vardığını
belirten Sayın, ''Gerek Özden Örnek'in günlükleri, gerekse diğer
deliller, TSK içerisinde bir örgütlenme olduğunu gösteriyor. Zaten
ikinci dava darbe üzerine açılmış'' diye konuştu.
Koğuş arkadaşı olan, tutuklu sanık Emin Gürses'in kilisede Sevgi
Erenorel ile yaptıkları bir toplantıya ilişkin bilgiler de veren
Sayın, ''Erenerol, Emin Gürses'e, Şener Eruygur'un da başında
olduğu bir yapılanma ve örgütlenmeden bahsetmiş. Şener paşanın
TSK'nın, sivil toplum örgütleriyle koordinasyonunu sağlamak için
ADD'nin başına geçeceğini söylemiş'' diye konuştu.
Sayın, Savcı Mehmet Ali Pekgüzel'in sorusu üzerine, ek ifadesini
''etkin pişmanlık yasasından faydalanmak için verdiğini'' söyledi.
İfadesini kendi iradesi ile verdiğini belirten Sayın, en büyük
baskıyı 'İtirafçı olma' diye ablasından gördüğünü anlattı.
Tutuklu sanıklar Mehmet Demirtaş ile Oktay Yıldırım arasında
yapılan bir konuşmaya da kapı arkasından şahit olduğunu belirten
Sayın, ''Hangisi söylüyordu tam olarak hatırlamıyorum ama
bombalardan bahsediyorlardı. Kendilerinin olduğu ortaya çıkarsa
fena olacağını söylüyorlardı. Oktay Yıldırım ise seri numaralarının
farklı olduğu belirterek, 'korkma, bir şey olmaz' diyordu. Ben
içeri girince sustular'' iddiasında bulundu.
GİZLİ TANIK İTİRAFI
Sayın, bu davanın gizli tanıkları arasında yer aldığını, basın
organlarında çıkınca da kendi isteği üzerine duruşmalardan muaf
tutulduğunu belirtti.
Savcı Pekgüzel'in kendisinden ele geçirilen dijital verilerin
şifrelerini istemesi üzerine Sayın, dijital verilerin 2000 yılında
ABD'deyken oluşturulduğunu, şifrelerini hatırlamadığını
kaydetti.
Savcı Zekeriya Öz'e verdiği ifadesinde kendisi ve ailesinin can
güvenliği ile ilgili endişesi olduğunu söylediği hatırlatılan
Sayın, ''Eğer böyle bir örgüt varsa TSK hakkında böyle konuşarak
can güvenliğimi tehlikeye soktuğumu düşünüyorum'' diye konuştu.
Savcının ''Bu konuları neden size anlatıyorlardı?'' sorusu üzerine,
Ümit Sayın, ''Görüşmelerimizde konu hep Türkiye'nin geldiği duruma
varıyordu. İnsanlara güven sağlayan bir yapım var. Bu nedenle bana
anlatıyorlardı'' dedi.
Duruşma sırasında Sayın'a heyet tarafından dosyadaki gizli tanık
''Anadolu'' olarak alınan ifadesi, okuması için verildi. Sayın'a
öğleden sonraki oturumda bu ifadesine ilişkin sorular
yöneltilecek.