Bu işkenceleri okurken kanınız donacak
Abone ol12 Eylül soruşturması kapsamında ifade veren mağdurların anlattıkları tüylerinizi diken diken edecek...
12 Eylül soruşturması kapsamında Devrimci 78’liler
Derneği üyeleri gördükleri işkenceleri savcıya anlattı. Mağdurların
anlattıklarını ise şiddetin acı boyutunu gözler önüne
seriyor...
12 Eylül Askeri Darbesi’nde işkenceye maruz kalan
mağdurlardan Mustafa Kahya, İpek Keskin Gür ve Metin
Terzi ifadelerinde elektrikli işkencelerden jop ve kafes
işkencesine kadar tüm acıları anlattılar.
CİNSEL ORGANLARINA İP BAĞLANIP...
Diyarbakır Cezaevi’ndeki yoğun işkenceler nedeniyle hayatını
kaybeden Orhan Keskin’in ablası İpek Keskin, kardeşini yargılayan
hakim ve savcılarla o dönem cezaevinde görevli askerlerinden
şikayetçi oldu. Keskin dilekçesinde işkenceleri tek tek şöyle
sıraladı:
"Bir lokma ekmek bir yudum su Diyarbakır’ın 50
derecesinde verilmemiştir. Cinsel organlarına ip bağlanarak
saatlerce işkence uygulanmıştır. Foseptik çukurlarına konularak
tedavisi olanaksız olan hastalıklara yakalanmaları ve ölmeleri
sağlanmıştır.
BİRBİRLERİNE TECAVÜZE ZORLANDI
İnsanlar birbirine tecavüz etmeye zorlanmıştır. Askerler
jopla tecavüz etmiştir. Nutuk, İstiklal Marşı, Türk Bayrağı gibi
değerler işkence aracı olarak kullanılmış, günlerce yüksek sesle
okutturulmuştur.
YEMEKLERE TÜKÜRÜLDÜ
Yemeklerin içine deterjan dökülmüş, tükürülmüş, pislik
atılmış ve zorla yedirilmiştir. Günlerce keyfi uygulamalarla yemek
verilmemiştir."
"AYAKLARIMIZ JİLETLE KESİLDİ"
Star'ın haberine göre, edebiyat öğretmeni Mustafa Kahya da uğradığı
işkenceleri "Falaka ile dayak atma, çıplak vaziyette
Filistin askısı denilen ‘t’ şeklinde kollarımız kaldırılarak çıplak
vaziyette elektrik veriliyordu. Kangren olmayalım diye
ayaklarımızın şiş bölümlerini jiletle keserek beyaz bir merhem
sürüyorlar, ağzımızda sigara söndürüyorlardı. Cinsel organ, göbek,
kulak memesi ve alnımızdan elektrik verdiler." diyerek
anlattı.
LAĞIM DOLU HÜCRELERDE İŞKENCE
Metin Terzi yaşadığı işkence dolu yılları ise şöyle anlattı:
"2 ay göz altında kaldım ve gözlerim hiç açılmadı. Falaka
ve jopla dövüldüm. Filistin askısında uzuvlarıma elektrik verildi.
‘Televizyonlu hücre’ tabiriyle camı kırık hücreler ve ‘banyolu
hücreler’ olarak da lağım dolu hücrelerde işkenceye maruz
kaldık."