Bu işi yapacak deli aranıyordu
Abone olDefne Samyeli, eşi Eren Talu’nun Galatasaray'ın Seyrantepe'deki stad projesinde yaşadıklarını yazdı.
Eşinin stad projesine hayallerinin peşinden koşmak için
girdiğini söyleyen Samyeli, "Eren delilik yaptı. Burada başımıza
gelenler Alacakaranlık Kuşağı gibi. Allah kınayana bile böyle ihale
vermesin" dedi.
Galatasaray'ın Seyrantepe’deki Ali Sami Yen Spor Kompleksi
projesini gerçekleştiren Eren Talu’nun eşi Defne Samyeli Güneş
Gazetesi’ndeki köşe yazısında stadın hikayesini ve bu projeyi
hayata geçirmek konusunda önlerine çıkan zorlukları anlattı.
Projeyi üstlendiği için kahraman yürekli olarak nitelendirdiği
eşinin hayallerinin peşinden koştuğunu dile getiren Samyeli,
"Kendime müthiş bir eş seçmişim" dedi. Eren Talu’nun Stad
tutukusunu aileden Galatasaraylı olmasına bağlayan Samyeli, ’Kocam
ve Galatasaray Stadı’nı bir de benden dinleyin’ başlıklı yazısında
yaşadıklarını şöyle anlattı:
Müthiş bir adam seçmişim
Hayallerinin peşinde koşmak adına risk alan insanlara saygı
duyarım. Emin ve sakin sularda olmak pahasına, içgüdülerine,
isteklerine gem vurmak bana göre değil. Risk almaktan çekinmesem,
kimin ne diyeceğine çok takılsam, ben, bugünkü ben olmazdım. Tek
bildiğim benim bugünkü Defne’den çok memnun olduğum. Bir başka şey
de, kendime eş olarak müthiş bir adam seçmiş olmam.
GS Lisesi’nde Eren’in dedesinin büstü var
Kocam Eren zaten hayran olunacak birisi. Bu geçtiğimiz yılda, bu
özelliklerine ek olarak, ne kadar ’kahraman’ bir yüreği olduğunu da
anladım. Eren, hayallerinin peşinde koştu. Ve Galatasaray’ın yeni
stadının yapımı ihalesine girdi. Daha önce pek çok ihaleye
girmişti; ama bunun Eren için önemi vardı: Çünkü Galatasaray’a stad
yapacaktı. Bilen bilir. Eren’in ailesi beş kuşaktır Galatasaray’lı.
Galatasaray Lisesi’nin bahçesinde babasının dedesi Recaizade Mahmut
Ekrem’in büstü var.
Bayraktar ’delilik’ dedi evet gerçekten
delilikti
Sarı kırmızılı takımın Seyrantepe konusundaki makus talihini
değiştirmek onun için öyle bir tutku halini aldı ki, bir çok aklı
başında kişinin girmeyi bile düşünmediği ihaleye resmen balıklama
atladı. Projeyi ihaleye çıkaran TOKİ’nin Başkanı Erdoğan Bayraktar,
bundan birkaç ay önce aynen şöyle dedi: ’Bu işi yapacak bir deli
aranıyordu. Bulundu. Eren Bey resmen delilik yaptı.’ Evet,
delilikti. Zira, şartları çok ağırdı.
Potansiyel ortaklar kapımızda kuyruktu
Önce yaklaşık 200 milyon dolar kadar bir para harcayıp sıfırdan bir
stad inşa etmeniz gerekiyordu. Stad da devletin, arsa da devletin
olacaktı. Hiç bir şeyini satamayacağınız, garanti olarak
gösteremeyeceğiniz bir stadın inşaatını nasıl finanse edersiniz?
Delilik melilikti; ama gün, başka bir gündü. Başarı adına risk
alabilmek için doğru bir gündü. Potansiyel ortaklar ve bu işe
finansman sağlamak isteyen bankalar kapıda resmen kuyruktaydı.
İki yabancı ortak dayanamayıp gitti
Sonra ne olduysa oldu; Türkiye’nin siyasi iklimi değişti. İlk
yabancı ortak, dayanamadı gitti. Bu arada çok değerli bir 6 ay
kaybedilmişti. Bürokratik engeller, stad zemininin ’elverişsiz’
çıkması nedeniyle inşaat Haziran’da başlayabildı. Bu arada yeni
ortak arayışları devam etti. Galatasaraylılar’a söz vermişti;
stadın vaktinde yetişmesi lazımdı.
Başımıza gelenler Alacakaranlık Kuşağı
Kocam yılmadı; . Hatta bir süre Dubai’de resmen yaşadı diyebilirim.
Sonunda Abu Dhabi Emiri’nin akrabası Şeyh Nahayan’in şirketini
ortak olarak buraya getirdi. Dertler bitmedi. Zaten birinci günden
itibaren aile olarak bu ihaleyle ilgili başımıza gelenler,
Alacakaranlık Kuşağı gibi dizi olur. Sadece bürokratik, ekonomik
engellerden söz etmiyorum. Bir kaç kere çok ciddi anlamda kasıtlı
olarak batma noktasına getirildik.
Eren istemezse herşeyi mezara götüreceğim
Son bir buçuk yılda insanoğlunun istediği zaman ne kadar karanlık
olabileceğine şahit olduk. Bazı dost bildiklerimizin bizim zor
durumda olmamızdan çıkardıkları keyfi gözlemledik. Bazı yeni ve
harika arkadaşlar edindik. Ailemizin ve en yakın dostlarımızın
desteğinin ne kadar önemli, ne kadar şükredilesi olduğunu
keşfettik. Bu proje kapsamında öyle şeyler yaşadık ki, Eren
kamuoyuyla paylaşılmasına rıza göstermediği takdirde bunlar benimle
mezara gidecek.
İşçi maaşı için Dubai’ye taşındı
Kocam, isyan çıkaran işçilere para ödeyebilmek için yine Dubai’de
yaşamaya başladığı günlerde, yetişebildiği kadar her ortamda
yayınlara katılıp demeç vererek kibarca işin aslını anlatmaya
çalıştı. Anlayan anladı; anlamayan/dinlemeyen anlamadı. Bunu
yaparken, vakitsizlikten uzayan sakalıyla, AKP’ye yaranmaya
çalışmakla suçlandı. Defalarca her şeyimizi kaybetme noktasına
geldik. Eren, ortaklar finansmanı kesmiş olmasna rağmen çözüm
üretti; inşaatı sürdürdü.
Fener bayrağını çekenin terketmesi gerekirdi
Ne zaman ki işçiler, - yönlendirildiklerini sonra gelip bize itiraf
ettiler- onu zor durumda bırakmak için inşaatta iyice taşkınlık
yapar hale geldiler ve de GS bayrağını indirdiler; o zaman o
inşaatı artık terketmeleri gerekti. Şimdi, her şey yolunda gibi.
Yola devam yani. Bu hafta yeniden betonlar dökülmeye başlandı.
Galatasarylılar, stadlarına kavuşacak. Yeni bir problem çıkabilir
mi? Elbette, hiç bir şeyin garantisi yok hayatta. Ama bilin ki,
bazen hiç bir şey dışarıdan göründüğü gibi olmuyor.
Allah kınayana bile böyle ihale vermesin
Çok değerli bulduğum, sevdiğim bir insanın, inandığı iş için
kahramanca çarpışırken haketmediği ithamlarla karşı karşıya kalması
sonucu, bu yazıyı yazayım dedim de, tarihe bir not düşelim. Geçen
haftaki yazımda demiştim: Allah, kınayanın başına böyle ihale
versin. Geri alıyorum, vermesin. En azından herkese. Bir aile
olarak herkes bizim kadar güçlü duramayabilir.
Kıssadan hisse: İnandıklarımız için yola devam. Kim ne
derse desin.