Bu hastalıklar sizi perişan edebilir
Abone olZatürre, grip, farenjit ve bronşit. Kışın gelmesiyle birlikte özellikle kapalı ortamlarda çalışanlarda sık rastlanan hastalıklar önlem alınmadığında yaşamı çekilmez yapıyor.
Uzun kış aylarını sağlıklı geçirmenin yolu doktorların
önerilerini dinlemekten geçiyor. Üst ve alt solunum yolu
hastalıkları en çok da kışın canımızı yakıyor. Günün büyük bir
bölümünü kapalı ve kalabalık ortamlarda geçiriyor olmamız, zatürre,
grip, farenjit ve bronşit gibi hastalıklara daha sık yakalanmamıza
yol açıyor. Ancak bunlardan korunmanın yolu olduğu gibi, tedavisi
de mümkün. Acıbadem Hastanesi’nden Kulak Burun Boğaz Hastalıkları
Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Ali Şehitoğlu, üst solunum yolu
enfeksiyonlarını, “mevsime bağlı” hastalıklar olarak
nitelendiriyor. Özellikle de mevsim geçişlerinde, gün içindeki ısı
farklarının çok olduğu ilkbahar ve sonbaharda bu hastalıkların daha
çok görüldüğüne işaret ediyor. İşte en fazla karşılaşabileceğiniz
mevsim hastalıkları ve tedavileri. GRİP Sıklıkla karşılaşılan
solunum enfeksiyonları arasında birinci sırayı “grip” alıyor. Prof.
Dr. Şehitoğlu, basit virüslerle meydana gelen grip hastalığının
yaklaşık 1 hafta veya 10 gün kadar sürdüğünü ifade ediyor.
Özellikle sinema, tiyatro, huzurevi, kışlalarda, sigaranın kapalı
ortamda çok içildiği yerlerde hastalığa yakalanma olasılığı daha
fazla ortaya çıkıyor. Belirtileri: Grip hastalığı, sıklıkla burunda
kuruma, yanma, genizde yanma, kaşıntı hissi, burunda tıkanıklığın
yanı sıra, önce beyaz, şeffaf daha sonra da giderek koyulaşan burun
akıntısı ile kendini gösteriyor. Hafif olmak üzere ateş de
görülüyor. Hastada genel vücut kırgınlığı oluyor. Ayrıca gribe
yakalanan kişi ağır kilolar kaldırmış gibi eklem ve adalelerinde
yorgunluk hissi, burundan ve genizden gelen akıntıya bağlı öksürük,
balgam çıkarma hissi ve problem devam ederse baş ağrısı ile karşı
karşıya kalıyor. Tedavisi: Gribin tedavisinde hekimler ısrarla
“antibiyotik kullanmayın” önerisinde bulunuyor. Hastalık genellikle
“virüsler” ile meydana geldiğinden “antibiyotik” kullanılmamasını
istediklerini belirten Prof. Dr.Şehitoğlu, alınacak önlemleri şöyle
sıralıyor: “Hastada çok yüksek ateşe eşlik eden, çok koyu ve kanlı
burun akıntısı olursa, öksürük, balgam devam ederse antibiyotik
gerekebilir. Onun dışında bol sıvı alarak akıntının yumuşatılması
kolayca çıkarılmasının sağlanması, sigara içiliyorsa kesilmesi, gün
içerisinde sıcak buharla genzi yumuşatmak, sebze ve meyve yiyerek,
vitaminle vücuda takviye yapılması, çok aktif olan dönemlerde de
vücudun dinlendirilmesi tedavinin esas parçasıdır.” Özellikle
alerjisi olanlarda, vücut direnci zayıf kişilerde hastalığın uzun
sürüp tekrarlayabileceğini belirten Prof. Dr.Şehitoğlu, “Yaşlılarda
ve akciğer hastalıklarında gribin ortaya çıkması, bu problemleri
ağırlaştırabilir. Yakından takip edilmesi gerekiyor. Gribal
enfeksiyonlarda esas vücudun direncinin yüksek tutulup koruma
mekanizmasının geliştirilmesi gerekiyor” diyor. GRİPTEN KORUNMAK
İÇİN Gripten korunmak için öncelikle aşlıların, kronik hastalığı
bulunanların ve çocukların aşılanması gerekiyor. Bunun yanında
alınması gereken önlemler ise şöyle: Toplu çalışma ortamlarında
havalandırma düzenli yapılmalı, sigara içilmesine izin verilmemeli,
hasta kişiler erkenden uyarılarak ortamdan uzaklaştırılmalı ve
tedavileri sağlanmalı. FARENJİT Kış aylarında en sık
karşılaştığımız hastalıklar arasında yer alan “farenjit”, boğazın
arka duvarının bazen mikrobik, bazen metabolik, bazen de çalışılan
ortamın ısısına, tozuna bağlı olarak reaksiyon göstermesiyle ortaya
çıkıyor. Belirtileri: Hastalık, kişilerde beslenme alışkanlığı ve
sigaranın yanı sıra, midedeki asit problemlerine kadar değişik
nedenlerden oluşabiliyor. Farenjit ortaya çıktığında, ses
kısıklığı, boğazda kuruluk, yanma, ağrı, yutkunma zorluğu, toz ve
yiyeceklere karşı hassasiyet gelişiyor. Hastalığın seyrinde belirli
bir başka hastalık ortaya çıkmasa da, kişinin çalışma performansını
ve iş gücünü azaltıp rahatsızlık vermesiyle biliniyor. Tedavisi:
Hastalığın tedavisi yapılırken önce “boğaz kültürü” alınıyor. Bu
kültür sayesinde hastalığın “mikrobik” olup olmadığı tespit
ediliyor. Bu mikropların bulunup bulunmadığına göre hastalığın
tedavisi ilaçla yapılıyor. Prof. Dr. Şehitoğlu, “Hastalık eğer
mikrobik değilse sıvıyla, mide problemleri varsa düzeltilmesiyle,
sinüzite bağlı akıntı varsa bu akıntının tedavisiyle mümkün oluyor”
diyor. Tedavide sigaranın kesilmesi çok önemli; alkol, çok acılı ve
ekşili gıdaların tüketilmesi ise hastalığın iyileşmesini önlüyor.
SİNÜZİT Başımızın içindeki kemiklerin arasında bulunan “sinüs”
boşluklarında enfeksiyon oluşması sonucunda “sinüzit” hastalığı
ortaya çıkıyor. Genellikle üst solunum yolu enfeksiyonları
sonrasında oluşan “sinüzit” hastalığı, alerjisi olan, tozlu ve
asitli ortamlarda çalışan kişilerde daha fazla görülüyor. Bu arada
nadiren de olsa doğumsal veya sonradan oluşmuş “travmalar”ın
etkisiyle deformite gelişen kişilerde de ortaya çıkabiliyor.
Belirtileri: Sinüzitte, sürekli baş ağrısı, mevsimsel
değişikliklere bağlı olarak görülen iki kaşın arasında, yanaklarda
ve alın bölgesinde şiddetli ağrı, burundan gelen şeffaf akıntı,
soğuk havanın etkisiyle oluşan sızlama gibi belirtiler ortaya
çıkıyor. Bu arada yanaklardaki sinüzitlerin temelinde
enfeksiyonların yattığını belirten Prof. Dr.Şehitoğlu, daha çok kış
aylarında rastlanan sinüzitin yazın denize dalan kişilerde de
görüldüğünü belirtiyor. Tedavisi: Öncelikle sinüslerin burna açılan
bölgesindeki tıkanıklığı açmak gerekiyor. Tıkanıklığı giderici
ilaçlar veriliyor. Bol sıvı alınıp sekresyon azaltılmalı. Hastalık
ileri safhadaysa antibiyotik kullanılıyor. Daha ileri safhadaysa
değişik cerrahi müdahaleler yapılıyor. Eğer akut safhadaysa
antibiyotik, kronikse cerrahi müdahale uygulanıyor. Sinüzit
tedavisi olan kişi yeniden sinüzit olabilir. Bu nedenle ameliyattan
sonra da dikkat edilmesi gerekiyor. ZATÜRRE Alt solunum yolu
hastalıkları arasında en sık rastlanan hastalıkların arasında yer
alan “zatürre” hakkında bilgi veren Acıbadem Hastanesi Bakırköy
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Süha Alzafer, hastalığı “akciğer
iltihabı” olarak tanımlıyor. Tıp dilinde “pnömoni” olarak
adlandırılan “zatürre” hastalığında, akciğerlerde bulunan hava
keseciklerinin iltihabi bir sıvıyla dolduğunu ve akciğerlerin
oksijen alışverişi bozuluyor. Hastalık bakteriler, virüsler,
mycoplazma, pnömosistis gibi mikroorganizmalar ile görülüyor.
Belirtileri: Türlerine göre belirtileri değişiyor. Bakteriyel
zatürrede ateş, titreme, öksürük, sarı yeşil renkte veya kanlı
balgam, göğüs ağrısı ve terleme olabiliyor. Virütik zatürrede
ateşin yanında başağrısı, kuru öksürük, kas ağrısı ve halsizlik
gibi gribal enfeksiyon belirtileri görülebiliyor. Mycoplasma
zatürresinde ise en yaygın şikayet öksürük. Tedavisi: Nedene,
hastanın yaşına, altta başka kronik bir hastalık bulunup
bulunmamasına göre “tedavi planı” yapılıyor. Genç ve sağlıklı
erişkinlerde bakteriyel, mycoplasma ve ricketsia enfeksiyonlarında
“antibiyotik” kullanımı tedavide başarı sağlıyor. Viral
zarürrelerde iyileşme kendiliğinden olabiliyor. Zatürre hastasının
ateşi düştükten sonra antibiyotik tedavisine doktorun önerdiği süre
devam edilmesini söyleyen Dr. Alzafer, şöyle konuşuyor:
“Antibiyotiklerin yanı sıra ağrı ve ateş için parasetemol veya
nonsteroid antiinflamatuvar ilaçlar, balgam söktürücü ilaçlar,
kanda oksijen düzeyi düşerse oksijen tedavisi veriliyor. Hastaların
diyetine dikkat etmesi ve günde en az 8 bardak su içmesini
öneriyoruz. Bu arada antibiyotik verdiğimiz halde hastanın ateşi 3
gün yüksek seyredebilir. Eğer 3’üncü günden sonra ateş hala
yüksekse, doktora danışmak gerekir.” Zatürre aşısı ise özellikle
kalp, akciğer, kan, böbrek ve diyabet hastaları, dalağı alınmış
kişiler, 65 yaşın üzerindekiler ve bakımevi gibi yerlerde
yaşayanlar gibi yüksek risk taşıyan kişilere yapılıyor. Dr.
Alzafer’e göre gebelere ve 2 yaşın altındakilere zatürre aşısının
yapılması doğru değil. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Süha ALZAFER
“Zatürrenin tedavisinde antibiyotiklerin yanı sıra ağrı ve ateş
için parasetemol veya nonsteroid antiinflamatuvar ilaçlar, balgam
söktürücü ilaçlar, kanda oksijen düzeyi düşerse oksijen tedavisi
veriliyor. Antibiyotik verdiğimiz halde hastanın ateşi 3 gün yüksek
seyredebilir. Eğer 3. günden sonra ateş hala yüksekse, doktora
danışmak gerekir.” KBB (Kulak-Burun-Boğaz) Uzmanı Prof. Dr. Mehmet
A. ŞEHİTOĞLU “Üst solunum yolu enfeksiyonlarını, mevsime bağlı
hastalıklar olarak tanımlıyoruz. Özellikle de mevsim geçişlerinde,
gün içindeki ısı farklarının çok olduğu ilkbahar ve sonbaharda bu
hastalıklar daha çok görülüyor. Kışın havalar soğuk olsa da stabil
olduğundan önlem alınabiliyor, ancak mevsim geçişlerinde daha
korunmasız oluyoruz.” ZATÜRRE TÜRLERİ Bakteriyel zatürre Bakteriyel
Zatürre her yaş grubunda görülüyor. Alkolikler, yeni ameliyat olmuş
hastalar, kronik akciğer ve kalp hastalığı olanlar, bağışıklık
sistemi zayıflamış kişilerde hastalığa yakalanma riski artıyor.
Belirtileri: Ateş, titreme, öksürük, sarı veya yeşil renkte, kanlı
balgam çıkarma, göğüs ağrısı ve terleme. Dakikadaki solunum sayısı
ve nabız hızı artarken, ağır vakalarda kanda oksijen azalmasına
bağlı olarak dudaklar, tırnaklar morarabilir, hastada bilinç
bulanıklığı gelişebilir. Virütik zatürre Zatürrelerin yarısının
“virüsler” yoluyla olduğu biliniyor. Özellikle de çocuklarda üst
solunum yolu enfeksiyonuna, bazen de zatürreye neden olan birçok
virüs saptanmış. Dr.Süha Alzafer, virütik zatürrelerin çoğunun
ciddi olmadığını ve “antibiyotik” kullanmadan kısa sürede
iyileştiğini ifade ediyor ve ekliyor: “İnfluenza virüsü ağır
zatürreye yol açabilir. Kalp, akciğer hastalığı olanlarda,
gebelerde ölüme dahi yol açabiliyor.” Belirtileri: Ateş, başağrısı,
kuru öksürük, kas ağrısı ve halsizlik gibi gribal enfeksiyonlarda
görülen belirtilerle ortaya çıkıyor. Bazen viral zatürreye
bakteriyel zatürre de ekleniyor ve o zaman bakteriyel zatürreye ait
belirtiler görülüyor. Mycoplasma zatürresi “Mycoplasma”lar, insanda
hastalık nedeni olan ve serbest yaşayan canlılar olarak biliniyor.
Hem bakteri, hem virüs özelliği taşıyorlar. Genellikle hafif
şiddette ancak insandan insana kolaylıkla bulaşan ve bu nedenle
salgınlar halinde seyreden bir zatürre etkeni olarak
nitelendiriliyor. Tüm yaş gruplarında görülmekle birlikte, en sık
çocuk ve genç erişkinlerde görülüyor. Tedavi edilmese de
hastalıktaki ölüm oranı düşük seyrediyor. Belirtileri: Hastanın en
yaygın şikayeti öksürük oluyor. Ayrıca ateş, titreme, bulantı,
kusma, baş ve kas ağrısı, halsizlik görülebiliyor.
www.acibademhastanesi.com.tr