Bu hastalık evlilikleri kötü etkiliyor
Abone olUyku düzeninin bozulmasına neden olan uyku apnesi, Türk toplumunda 100 kişiden 4'ünde görülüyor.
Kişinin uyku sırasında nefes alış verişinin aralıklı
şekilde duraklamalar yaşaması sonucu, uyku düzeninin bozulmasına
neden olan uyku apnesi, Türk toplumunda 100 kişiden 4'ünde
görülüyor.
Kalp hastalıklarından depresyona, reflüden hipertansiyona, cinsel
isteksizlik ve işlevsizliğe kadar çok sayıda rahatsızlığın nedeni
olan uyku apnesi gelişen teknolojiyle kolayca teşhis ve tedavi
edilebiliyor.
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları
Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Murat Turhan, AA
muhabirine yaptığı açıklamada, uyku apnesi olan hastaların uyku
bölünmesi sorunu yaşadığını, ertesi güne de dinlenmemiş ve uykusuz
olarak başladığını belirtti.
Uyku bozukluğuyla ilgili yaklaşık 85 hastalık olduğunu bu
hastalıklardan yüzde 95 görülme oranıyla en yükseğinin uyku apnesi
olduğunu belirten Turhan, ''Hastalık uykuda yaşandığı için hasta
bize geldiğinde normal görünüyor. Teşhis için bir takım testlerden
geçmesi gerekiyor'' dedi.
-UYKU APNELİ DERİN UYUYAMIYOR-
Günde 6-8 saat arasında uyuyan insanın uykunun rem ve rem olmayan
evresini yaşadığını anlatan Murat Turhan, ''Bizi gece dinlendiren,
sabah rahat kalmamızı sağlayan evre rem olmayan uykunun üçüncü
evresidir. Uyku apnesi olanlar derin uykuya giremiyorlar'' diye
konuştu.
Uyku apnesi olanların derin uykuya girdiklerinde horlamasının
arttığını, horlamadan sonra ise ciddi bir sessizlik olduğunu
kaydeden Turhan, normalde en az 10 saniye nefessiz kalması gereken
kişinin, 60-80 saniye kadar solunumunun durduğunu, bu durumun bazı
hastaları ölüme bile götürdüğüne dikkat çekti.
Nefes alamayan hastanın oksijensiz kaldığını, daha önce alıp
kullanılan ve karbondioksite çevrilen gazların vücutta biriktiğini
anlatan Turhan, kişiyi tansiyon ve reflüye götüren süreci şöyle
anlattı:
''Karbondioksite çevrilen gazlar vücutta birikince solunum yolu
uyarılıyor. 'Ben ölüyorum ne yapacaksan yap' deyip beyne mesaj
gönderiliyor. Beyin ise ciddi bir adrenalin salgılıyor. Bu durum,
kişide yüksek tansiyona neden oluyor. Hasta hemen uyku evresini
yüzeyselleştiriyor, uykusuzluk meydana geliyor. Bu arada
akciğerlerde ciddi şekilde kasılmalar olur. Akciğer genişliyor,
mideye basınç yapıyor, midedeki asit salgısı geri kaçıyor ve reflü
dediğimiz hastalık oluşuyor. Reflü uykuda solunum bozukluğu olan
hastalarda daha sık görülüyor. Reflüsü olan hastanın üst sollunum
yoluna asit gidince orada ayrıca ödem oluşuyor, ödem bölgedeki
tıkanıklığı artırıyor, akciğeri genişletiyor akciğer mideye daha
fazla basınç yapıyor, reflü artıyor. Bu, kısır döngü şeklinde devam
ediyor.''
-UYKU HASTALIĞI OLANLARIN YÜZDE 30'U
HİPERTANSİYONLU-
Gece adrenalin salgılanınca yüksek tansiyon meydana geldiğini,
bunun da hipertansiyonu tetiklediğini anlatan Murat Turhan, şu
bilgileri verdi:
''Uyku hastalığı olan hastaların yüzde 30'u hipertansiyonludur. Bu
hastalar uyku apnesi tedavisi olduğunda tansiyon ve
hipertansiyondan da kurtuluyor. Sürekli adrenalin salgılanması
kalbi de etkiliyor, kalp yetmezliği, ritim bozukluğu ortaya
çıkabiliyor. Hormonların dengesiz salgılanması beyin kanaması,
kardiyovasküler hastalıklar gibi rahatsızlıklara neden
olabiliyor.''
Uyku apnesi olan hastaların uykusuz olduğu ve dinç kalkamadığı için
özellikle dikkat gerektiren işlerde başarısız olduğunu vurgulayan
Yrd. Doç. Dr. Murat Turhan, ''Uyku apnesi ciddi unutkanlık ve
dikkat bozukluğu yapıyor. Hastaların çoğu trafikte kırmızı ışıkta
uyuyakalıyor. Araba kullanırken bile uyuyan hastalar var. Uyku
apnesi uzun yol şoförlerini çok etkiliyor. Uzun yol şoförlerinin
uyku apnesi testi yaptırdıktan sonra ehliyet alması gerektiğini
düşünüyorum. Avrupa'da bazı ülkelerde bu test zorunlu'' diye
konuştu.
-DEPRESYON DAHA SIK GÖRÜLÜYOR-
Uyku apneli hastaların evinde ve sosyal yaşantısında sorun
yaşayarak depresyona girdiğini vurgulayan Murat Turhan, ''İşte
başarısız olan kişi, evine geliyor evinde de sürekli uyukluyor,
girdiği toplulukta sürekli uyukluyor. Toplumdan yavaş yavaş
dışlanıyor ve depresyona giriyor. Uyku apnesi olan hastalarda
depresyon çok fazla görülüyor'' dedi.
Uyku apnesinin en önemli problemlerinden birinin cinsel isteksizlik
ve iktidarsızlık yapması olduğunu vurgulayan Murat Turhan, şöyle
devam etti:
''Uyku apnesi cinsel isteği azaltıyor. Cinsel isteksizlik ve
işlevsizliğin yüzde 4'ünün kaynağı uyku apnesi. Bu hastalar cinsel
işlev bozukluğunda, isteği artırıcı ilaçlar almak yerine doktora
başvurup kaynağının ne olduğunu teşhis ettirsinler. Hasta problemin
kaynağını bulmadan bu tür ilaçlara yönelmemeli.''
-''EVLİLİĞİNİ KURTARDIĞIMIZ HASTALAR VAR''-
Toplumun yüzde 4'ünde görülen uyku apnesinin, erkeklerde kadınlara
göre 2 kat fazla görüldüğünü belirten Murat Turhan,
''Evliliklerin büyük kısmında uyku apnesi büyük bir
problem. Bu evlilikleri olumsuz etkiliyor. Hastaların çoğu 'doktor
beni tedavi et, yoksa karım boşayacak' diyor. '10 senedir abla
kardeş gibi olduk' diyen hastalar var. Bizim tedavi edip evliliğini
kurtardığımız hastalar var'' diye konuştu.
Son 10 yılda uyku apnesinin tedavisiyle ilgili teknolojilerin
geliştiğini belirten Murat Turhan, sözlerini şöyle tamamladı:
''Bir cerrah olarak uyku apnesinin tedavisinde ilk olarak
ameliyatın tercih edilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Cpap
dediğimiz üst solunum yollarına gece boyunca hava basıncı veren
makine var. Bunun başarısı kullanıldığı zaman yüzde 100. Biz ilk
olarak bu tür makinelerin kullanılması gerektiğini düşünüyoruz.
Erişkin hastalarda ameliyat başarı oranı yüzde 60- 70
arasında.''