Bu haberlerin müjdesi çok aslı yok!
Abone olGazetelerin ve televizyonların belirli aralıklarla tekrarladığı haberler vardır. Bunlar okuyanlara ümit verir ancak...
Ama ne yazık ki iddialı başlıkların altında yalnızca tahminler
sıralanır ve haberdeki müjde bir türlü gerçekleşmez. Mesela
"Kansere çare bulundu" şeklindeki haberler, bunun en yaygın
örneğidir. Bir de dikkat çekmek için yapılan haberler vardır ki
bunlar da genellikle uzay, uzaylılar ve ufolarla ilgilidir.
İzleyenler hayrete düşer! Hatta 'Eyvah yurdumuzu uzaylılar istila
edecek' korkusuna kapılanlar olur. Ama haber biter, dünya yine
bizimle baş başa kalır. İşte Zaman'dan Esra Keskin'in hazırladığı
müjde veren haberlerden birkaç örnek...
Kansere çare bulundu! - Hemen her gün gazete
sayfalarında görüyoruz kanserle ilgili yazıları. 'Şu kansere çare
bulundu', 'Gen haritası çıkarıldı' gibi haberler hastalar
tarafından da ilgiyle okunuyor. Ufak bir gelişme olsa bile bu,
gazete sayfalarına ve televizyonlara sanki kanserin çaresi bulunmuş
gibi yansıyor. Fakat başta genetik bilimi olmak üzere kanser
çalışmalarında da kesinleşmiş sonuçlar yok. Sema Hastanesi Onkoloji
Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Yaylacı, hastaların bu haberlere fazla
itimat etmemesi gerektiğini belirtiyor. Yaylacı, her şeyde olduğu
gibi tıpta da gelişmelerin olduğunu fakat kanser ve genetik bilimi
ile ilgili ilerlemelerin şu an emekleme aşamasında olduğunu
söylüyor. Bunun yanında bazı kanser türlerinin tamamen
iyileştirilebildiğini de sözlerine ekliyor.
Sedef'e ve 'vitiligo'ya son - Yapılan haberler ya da piyasaya sürülen çeşitli ilaçlar ile tamamen önlenebileceğine dair yanlış algılar oluşturulan hastalıklardan birkaçı da sedef ve vitiligo. Deride, pigment kaybı nedeniyle beyaz alanların oluştuğu vitiligo ve kaşıntılı kızarıklıkların ya da kepeklenmenin oluştuğu sedef hastalığı da yıllardır üzerinde konuşulan ama kesin tedavisi henüz mümkün olmayan hastalıklar arasında yer alıyor. Her gün yeni tedavi yöntemleri çıkıyor. Bu yöntemler bazı hastalarda olumlu sonuçlar veriyor. Fakat hastalık uzun yıllar sonra bile tekrarlayabiliyor. Yaylacı bu konu ile ilgili, "Çeşitli ilaçlar piyasaya sürülüyor. Sansasyonel bilgiler verilebiliyor. Rant sağlamak isteyenlerle ilgili kuşkularımız her zaman var." diyor.
Ömür uzatan haberler - Bu haberlere göre hastalıkları bir çırpıda atlatıyoruz ya geriye uzun yaşamak kalıyor haliyle. İngilizlere göre, günde 8 bardak çay, ABD'lilere göre kırmızı şarap, Türklere göre badem, patates, zeytinyağı, sebze çorbası, tarçın vs. ömrü uzatıyormuş. Düzenli uyursak, bol bol gülersek de ömrümüze ömür katarmışız. Yapılan haberlere bakacak olursak, ömrü uzatmayan şey yok maşallah. 'Hiç ölmeyiz bu gidişle' diye geçiriyor insan içinden. Haberlerin ve çeşitli internet sitelerinin hangisine baksak farklı yorumlar çıkıyor karşımıza. İyisi mi siz hiçbirine itimat etmeyin. Malum, ömrünüzü uzatmaya ne kadar çabalasanızda hiç ummadığınız anda başınıza gelen bir kaza ya da geçirdiğiniz bir kalp krizi ölümünüze sebep olabilir.
Mars'ta hayat var - 'Mars'ta su bulundu', 'Mars'ta yeşil yaratık görüldü' başlıklı haberleri de sıklıkla görüyoruz. Yıllardır yapılan bu haberlere karşı Mars'ta yaşayan tek bir canlı göremedik ne yazık ki. Biz o gezegende yaşayanları (eğer varsa) görür müyüz bilinmez ama bu tarz haberleri daha çok göreceğimiz kesin...
Ufo görüldü - Bir de UFO mevzusu var; ana haber
bültenlerine bile konu olan. Türkiye'nin çeşitli illerinde değişik
zamanlarında görülür bu ufolar. UFO'nun nasıl bir şey olduğu kamera
kayıtlarından da bir türlü anlaşılamaz nedense. Zaman zaman bu
kayıtların sahte olduğu, animasyon olduğu da ortaya çıkarılmıştır.
Ama dünyada UFO severler o kadar çok ki çölde serap görenler gibi
gökyüzünde UFO görüyorlar.
Kırışıklıklardan kurtulun - Her defasında farklı kremlerin reklâmını yapan 'kırışıklıklara son' haberleri vardır. Bu kremlerin içinde pırlanta mı vardır bilinmez; ama öyle fahiş rakamlara satılırlar ki asıl bu kremlerin fiyatı insanı erken yaşlandırır. Tabii kadınların korkulu rüyası erken yaşlanmak olduğu için bu haberler her daim rağbet görür ve en çok okunan haberler listesinde yer alır. Son zamanlarda moda olan doğal ürünlerle ilgili haberler de o kadar etkilidir ki bu yazılar, gözlerine salatalık yapıştıran ve buzdolabında eline ne geçse faydalıdır diye yüzüne süren kadınların sayısını da bir hayli artırıyor. Bitkisel ürünler kırışıklıkların oluşmasını biraz yavaşlatsa da tam anlamıyla yok edemiyor. Bunun tek yolu bıçak altına yatmak; yani estetik yaptırmak. O zaman da kırışıklıklardan daha çok mimiklerinizden oluyor, ifadesiz bir yüze sahip oluyorsunuz.
Kimse kel kalmayacak - Şu sıralar sağlık
haberlerinin birçoğu keller üzerinden dönüyor. Saç dökülmesini
engellediği iddia edilen çeşitli ilaçlara, şampuanlara her gün bir
yenisi eklenerek piyasaya sürülüyor. Bitki uzmanları tarafından
bitkisel çözüm önerileri sunuluyor. Yılan yağı ve sarımsak yağı
başta olmak üzere saç dökülmesini engellediği söylenen bilumum yağ
çeşitleri aktarlarda yok satıyor. Dermatoloji Profesörü Dr. Meral
Şaşoğlu ise saç dökülmesine son verdiği iddia edilen ve deriden
sürülen bütün ilaçların, yalnızca yüzde 7'sinin emildiğini
söylüyor. Ayrıca Şaşoğlu, "Yüzde 100 emilimin gerçekleşmesi ancak
nanoteknoloji ile mümkün." diyor.
İstenmeyen tüylere son - 'İstenmeyen tüylere son'
reklâmları ve haberleri de 'kelliğe son' haberlerini aratmıyor.
Konuyla ilgili o kadar reklâm yapılıyor ki insanlar hangi ilacı
alacağını şaşırıyor. Fakat bu çabaların birçoğu diğer ilaçlarda ve
kremlerde olduğu gibi hüsranla sonuçlanıyor. Çok uzun süre
kullanılması gereken bu kremlerin fiyatları da pahalı olunca birçok
insan, ucuz ve bitkisel çözüm olarak sunulan karınca yumurtası
yağına saldırıyor. Ama İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne ulaşan bir
ihbar mektubu ile 'tüy dökücü karınca kremi' diye pazarlanan
kremlerin içinde, böcek lavraları olduğu ortaya çıkarılmıştı. Şu an
istenmeyen tüylerden kurtulmanın tek yolu lazer epilasyon gibi
görünüyor. Lazer epilasyon uygulamasına da yeni başlandığından uzun
vadeli zararı olup olmadığı henüz bilinmiyor.
Sebep olan gen bulundu - Uzmanlar her gün yeni araştırma sonuçları ortaya koyuyor. Medya kanalları da bu sonuçları yayınlıyor; fakat nedense bu haberlerin arkası bir türlü gelmiyor. Her gün bir gen keşfeden araştırmacıların lafı hep sözde kalıyor. Tıp, obeziteye çare bulabilmek için şimdiye dek o kadar fazla çözüm yöntemi sundu ki artık insanların bunlara inanacak hali kalmadı. Son olarak da 'sözde şişmanlığa sebep olan gen' bulunmuştu. Tabii bu araştırmanın da arkası gelmedi ve kilo problemi olanlar bir kez daha hayal kırıklığına uğradı.
Selülite kesin çözüm - Birçok kadının selülit problemi olduğundan, kadınlar selülit ile ilgili her tür ilacı içiyor, kremleri ve yağları sürüyor. Bu tarz haberler kadınların dikkatini çektiği için gazete eklerinin ilk sayfalarına konu oluyor. Fakat selüliti tamamen gidermek de henüz mümkün değil. Üzülerek söylemeliyiz ki tıp bu noktada da ilerleyemedi. Selülitlerinizi yok edemezsiniz ama artmasını yavaşlatabilirsiniz. Bu da klasik yöntemleri uygulayarak; yani bol su içerek, az yağlı ve az tuzlu yiyerek, bol spor yaparak, alkol kullanmayarak, masaj ve egzersiz yaparak mümkün...