Büyük Prizmatik Kaplıca, ABD: ABD’deki Yellowstone Milli Parkı’ndaki en büyük kaplıcadır. 90 metre çapa ve 50 metre derinliğe sahiptir. Göldeki minerallerin fazlalığı ve farklı bölgelerinde yaşayan farklı bakterileri onu rengarenk kılar. Ortadaki parlak mavi alanın sıcaklığı 87 santigrat dereceye kadar çıkar. Şampanya Gölü, Yeni Zelanda: Tıpkı bir bardak şampanya gibi bu gölden de sürekli karbondioksit kabarcıkları yükselir. 900 yıl önce oluşan bu kaplıcanın yüzeyindeki sıcaklık 74 dereceye ulaşır. Silika bakımından zengin olan gölün kenarları turuncu bir renk almıştır ve arsenik ve antimon sülfür içermektedir. Etrafındaki kayalarda cıva, talyum, altın ve gümüş birikintilerine rastlanır. Benekli Göl, Kanada: Başta sülfat olmak üzere mineral bakımından zengin olan bu gölde gümüş ve titanyuma rastlanır. Çember şeklindeki alanlar yazın göl buharlaştığında ortaya çıkar. Yerli halk gölü kutsal görür. Birinci Dünya Savaşı sırasında bu göldeki tuzlar patlayıcı yapımında kullanılmıştır. Retba Gölü,Senegal: Bu pembemsi göl fazla miktarda tuz içerdiği için su üstünde kalması çok kolaydır. Senegal’in Atlantik kıyılarına yakın olan bu gölden tuz da çıkarılır. Göle rengini veren, tuzlu ortamda yetişen mikro yosunlardır. Caño Cristales, Kolombiya: Eylül ve Kasım ayları arasında bu nehrin suları rengarenk bir hal alır. Farklı su yosunları ve dönemsel bitkiler göle bu renkleri verir. Dağlık bölgedeki bu nehir ülkedeki gerilla savaşı nedeniyle 2000’lerin ortalarına kadar turistlere kapalı tutulmuştur. Kaynayan Göl, Dominik Cumhuriyeti: Morne Trois Milli Parkı’nın dağlık bölgesinde bulunan bu göl gerçekten de kaynar. Gölü kaynatan ise tabanındaki çatlaktan sızan ve sıvı lavlardan çıkan sıcak gazlardır Salar de Uyuni, Bolivya: 10 bin km kareden fazla bir alanı kaplayan bu alan dünyanın en büyük tuz ovasıdır. Yağmur mevsiminde çevredeki göllerden taşan sular ovayı bastığında muhteşem bir görüntü oluşur. Bölge ayrıca lityum bakımından da zengindir. Pamukkale, Türkiye: Turkuaz renkli sularla dolu bu kireçtaşı terasları bol mineral içeren kaplıcaların akması sonucu oluşmuştur. Antik Roma kenti Hiyeropolis yakınlarında bulunan bu alan kentle birlikte UNESCO’nun Dünya Mirası listesinde yer alıyor. Loktak Gölü, Hindistan: Bu göl büyük çemberler şeklindeki toprak ve bitkilerle kaplıdır. Hint pitonu ve jibon (şebek) gibi nesli tükenme tehlikesi ile karşı karşıya olan birçok hayvan için bir barınma alanı olan bu göl ayrıca hidroelektrik santraline su sağlıyor. Kelimutu Krater Gölü, Endonezya: Kelimutu yanardağının tepesinde her biri farklı renkte olan üç krater gölü vardır. Göller mevsimine göre mavi, yeşil, kırmızı, siyah, kahverengi ve beyaz renklere bürünür. Her biri farklı sıcaklıktaki bu göllerin kimyasal yapıları da farklıdır.