Bu göçün maliyeti 2,5 milyar dolar!

Abone ol

Beyin göçü Türkiye’de artık beyin erozyonuna dönüşme aşamasında... Beyin göçünün Türkiye ekonomisine yıllık maliyeti 2-2.5 milyar doları buldu.

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Teknoloji Araştırma Merkezi (TEKAM) Müdürü Prof. Dr. Muammer Kaya, beyin göçünün Türkiye’de artık beyin erozyonuna dönüşme aşamasında olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Kaya, yaptığı açıklamada, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde az miktarda insanın iyi eğitim gördüğünü, nitelikli işgücüne de talebin fazla olmadığını savundu.
Nitelikli ve iyi eğitimli işgücünde arz-talep dengesizliğinin had safhada bulunduğunu anlatan Prof. Dr. Kaya, şöyle konuştu:
"Nitelikli, gereğinden çok fazla üretilen beyinler her tarafa saçılmakta ve bunların en iyileri, en verimli oldukları çağlarda çalışmak ve araştırma yapmak için kendi istekleriyle yabancı ülkeler tarafından çekilmektedirler. Buna ’beyin taşması’ veya ’göçü’ adı verilmektedir."

BEYİN GÖÇÜNÜN MALİYETİ...

Prof. Dr. Kaya, "nitelikli beyin üretiminin fazlasının bulunduğu" Türkiye’de, bunların mevcut ekonomide istihdamının mümkün olamadığını belirterek, "Bu beyinlerin en iyileri yabancı ülkelere gitmekte ve oralarda çalışmaktadır. Yani beyin ihracatı yapılmaktadır.
Ancak yapılan ihracat karşısında ülke hiçbir şey kazanmamaktadır. Daha az niteliklileri ise diplomalı işsizler olarak ülkede atıl kalmaktadır" dedi.
Gelişmiş ülkelerde işgücü kıtlığının yanı sıra nüfus gerilemesi yaşandığına işaret eden Prof. Dr. Kaya, şöyle devam etti:
"Planlı ve programlı eğitim çok pahalıdır. Bu ülkelerde yüksek teknolojik gelişme ve sürekli kitlesel üretim vardır. Bu iş ve hizmetleri karşılamak için yüksek ücret-yaşam standardıyla gelişmekte olan ülkelerden nitelikli işgücü ithal etmesi, bunu kendi yerel kaynaklardan karşılamasından daha ucuz ve karlıdır. Beyin göçünün Türkiye ekonomisine yıllık maliyetinin 2-2.5 milyar doları bulduğu tahmin edilmektedir. Beyin göçünün ülkemize maliyeti çok yüksek olmaktadır. Cefayı Türkiye, sefayı gelişmiş ülkeler çekmektedir."

"MÜHENDİSLİK-MİMARLIK EĞİTİMİNDE KAPASİTE FAZLA"

Prof. Dr. Kaya, Türkiye’de 2005-2006 öğretim yılında ÖSYM ve YÖK verilerine göre, yaklaşık 36 bine yakın öğrencinin devlet ve özel vakıf üniversitelerinde mühendislik-mimarlık ve şehir planlayıcılığı alanlarında eğitim gördüğünü ifade ederek, üniversitelerin kontenjanlarının toplamına göre bunların 30 bin 857’sinin devlet, 4 bin 956’sının da vakıf üniversitelerinde okuduğunu kaydetti.
Devlet üniversitelerinde 51, vakıf üniversitelerinde de 23 dalda mühendislik-mimarlık eğitiminin verildiğine işaret eden Prof. Dr.
Kaya, şöyle konuştu:
"Devlet üniversitelerinde en fazla kontenjan makine, inşaat ve ziraat mühendisliğindeyken, vakıf üniversitelerinde bilgisayar, endüstri ve elektrik-elektronik mühendisliğindedir. Ülkemizde 2005-2006 öğretim yılında devlet ve vakıf üniversite kontenjanları
birlikte dikkate alındığında, yılda en fazla makine (4 bin 431), inşaat (3 bin 440), ziraat (3 bin 95), bilgisayar (2 bin 570), endüstri (2 bin 443), elektrik-elektronik (2 bin 403), mimarlık (1594), jeoloji (1415), kimya (1415), gıda (1360), çevre (1360) ve maden (1030) mühendisi yetiştirmektedir. Yıllık kontenjanı 1000 ve üzerinde 12 mühendislik dalı bulunmaktadır. Ülkemizde ihtiyacımızın çok üzerinde mühendis ve mimar yetiştirilmektedir. Yetişen mühendis ve mimarlara istihdam sağlama olanağı çok kısıtlıdır."

"BEYİN GÖÇÜ ARTABİLİR"


Prof. Dr. Kaya, mevcut üniversitelerin yanına yeni üniversitelerin açılmasının diplomalı işsizler ordusunu çok daha büyüteceği, bunun, Türkiye’den gelişmiş ülkelere hibe şeklindeki beyin göçünü daha da hızlandıracağını kaydetti.
İyi eğitim görmüş 100 kişiden 59’unu kaybeden Türkiye’nin ihtiyaçlarını çok iyi belirleyip ona göre eğitim sistemini şekillendirmek zorunda olduğunu belirten Prof. Dr. Kaya, "Niteliksiz diplomalı işsizler ve niteliklilerin beyin göçü ülkemizde artık beyin erozyonuna dönüşme aşamasındadır. Beyin göçü dünyada bugün geri kalmışlıkla özdeşleşmektedir" diye konuştu.

Haber: Tarkan Demir
Kaynak:

Günün Önemli Haberleri