KADININ ADI YOK (1987) Yönetmen: Atıf Yılmaz Duygu Asena'nın aynı adlı kitabının uyarlaması olan filmin başrollerinde Hale Soygazi, Tarık Tarcan ve Aytaç Arman vardı. AMERİKALI (1993) Yönetmen: Şerif Gören Şerif Gören'in yönettiği film, Lale Mansur'un da en çok ses getiren filmi oldu. Başında kovboy şapkası, ayağında ünlü Dallas tipi çizmeleriyle, yıllardır ayrı kaldığı ülkesi Türkiyeye dönen bir dolar milyarderinin öyküsünü anlatan filmin başrollerini Lale Mansur ve Şener Şen paylaştı. Film, Julia Roberts'ın rol aldığı 1990 yapımı "Özel Bir Kadın"a gönderme yapan sahneleriyle de konuşulmuştu. MUM KOKULU KADINLAR (1996) Yönetmen: İrfan Tözüm Hande Ataizi'nin mesleki kariyerinde sivrilmesini sağlayan Mum Kokulu Kadınlar'da görsel erotizm ön plana çıkartılmıştı. GECE MELEK VE BİZİM ÇOCUKLAR (1993) Yönetmen: Atıf Yılmaz Beyoğlu'nun arka sokaklarındaki karanlık yaşamları ilk kez sinemaya taşıyan filmde artık hayatta olmayan Derya Arbaş ve Uzay Heparı rol aldılar. CAZİBE HANIMIN GÜNDÜZ DÜŞLERİ (1992) Yönetmen: İrfan Tözüm Hale Soygazi'nin cüretkâr sevişme sahneleriyle çok konuşulan filmde baskılar yüzünden gençliğini ve cinselliğini yaşayamamış bir kadının kurduğu düşler konu ediliyor. BERLIN IN BERLIN (1993) Yönetmen: Sinan Çetin Çekildiği yıllarda büyük gişe başarısı sağlayan Berlin in Berlin, Hülya Avşar'ın mastürbasyon sahnelerinin yanı sıra senaryosunun kendisinden çalındığı gerekçesiyle Gökhan Akçura tarafından açılan davayla da gündemi işgal etmişti. AĞIR ROMAN (1996) Yönetmen: Mustafa Altıoklar Film Metin Kaçan'ın aynı adlı romanından uyarlanmıştır ve dönemin en çok ses getiren filmlerinden biri olmuştur. . Müjde Ar, uzun bir aradan sonra beyazperdeye dönüş yaptığı bu filmde, kendisinden yaşça küçük olan Okan Bayülgen'le yaşadığı aşk sahneleriyle gündeme oturmuştu DUL BİR KADIN (1985) Yönetmen: Atıf Yılmaz Necati Cumali'nin aynı adlı romanından uyarlanan film, döneminin en iyi yapıtlarından biri olarak nitelendiriliyor. ASILACAK KADIN (1986) Yönetmen: Başar Sabuncu Danıştay kararıyla gösterim izni alan film, çocuk yaştaki genç karısını gençlere peşkeş çekip onları izleyen sapık eğilimli bir kocayı anlatıyor. MİNE (1982) Yönetmen: Atıf Yılmaz Necati Cumali'nin tiyatro oyunundan uyarlanan filmin Türk sinema tarihi açısından önemi, Türkân Şoray'ın oynayacağı rollerle ilgili koyduğu "Türkân Şoray kanunları" adı verilen kurallarını yıkmış olmasıdır. Türkan Şoray bu filmde büyük bir cesaret göstererek, belki de izleyicisinin gözündeki yerinden olmayı göze alarak sevişme sahnelerinde oynar. Şoray'ın başrolü Cihan Ünal'la paylaştığı film, çekildiği dönem itibariyle farklı bir kadın profilini ortaya koyuyordu. BİR YUDUM SEVGİ (1984) Yönetmen: Atıf Yılmaz "Bir Yudum Sevgi"de Atıf Yılmaz; "Mine", "Ah Belinda", "Adı Vasfiye" filmlerinde olduğu gibi kadınlık hallerine vurgu yapmayı tercih etmiştir KAÇAK (1982) Yönetmen: Memduh Ün Orhan Kemal'in aynı adlı eserinden uyarlanan film, Tarık Akan ve Fatma Girik'in oyunculuk performanslarıyla çok ses getirmişti. KADIN SEVERSE (1968) Yönetmen: Ülkü Erakalın Türkân Şoray'ın, kurallarını yıktığı filmlerden biri daha. AAAH BELİNDA (1986) Yönetmen: Atıf Yılmaz Oyuncular: Müjde Ar, Macit Koper, Yılmaz Zafer Atıf Yılmaz’ın Adı Vasfiye ile başladığı “sosyal içerikli fantastik filmler üçlemesi”nin bu ikinci filmi, yalnızca eleştirmenlerden değil izleyiciden de olumlu tepkiler alarak dönemin gişe getirisi en yüksek filmlerinden oldu. Erkek egemen sistemde kadınların kimlik arayışlarını sorgulayan filmin kahramanı, bir şampuan reklamının çekimleri sırasında kendini bir anda orta halli bir evde oturan, Hulusi Bey’in karısı, iki çocuklu banka memuresi Naciye olarak bulan özgür kişilikli tiyatro oyuncusu Serap’tır. Dostları onu tanımaz. Gerçek kimliğini kanıtlamak için mücadele verir, ama bu yaşamın içinde önce Naciye’ye teslim olması gerekir. GÜNEŞİN TUTULDUĞU GÜN (1923) Yönetmen: Şerif Gören Oyuncular: Müjde Ar, Bülent Bilgiç Filmde gözü yükseklerde olup daha sonra kötü yola düşen bir tezgâhtar kızla bir gencin öyküsü anlatılıyor. İFFET (1982) Yönetmen: Kartal Tibet Oyuncular: Müjde Ar, Faruk Peker İstanbulun kenar mahallelerinden birinde kızkardeşi ve babasıyla yaşayan İffet, babasının katı kuralları altında yaşamaktadır. Teyzesiyle bile görüşmesine izni olmayan İffet, kendi halinde bir yaşam sürerken, mahalle çapkını Cemile aşık olur.