Bu fatura BDP ve yöneticilerine kesilmeli

Eğer bu ülkede her vatandaşının hakkını savunan bir devlet, bir hükümet, bir polis veya bir savcı var ise..

Süleyman ÖZIŞIK suleyman@internethaber.com

Eğer bu ülkede her vatandaşının hakkını savunan bir devlet, bir hükümet, bir polis veya bir savcı var ise..

Bugünden tezi yok hemen harekete geçmeli..

21 Mart günü kutlanması gereken Nevruz'u 18 Mart'a çekerek kutlama girişiminde bulunmakla kalmayıp, onlarca PKK sempatizanını adeta talimatla yönlendiren BDP'li tüm yöneticileri karşısına dizmeli..

Yok, yok; Öyle hemen zıplamayın..

O yöneticilerin dokunulmazlığı kaldırılsın, mahkemelerde sürünsünler, hapislerde çürüsünler önerisinde bulunmayacağım.

Diyeceğim şu..

Bu devlet bu yöneticileri karşısına ip gibi dizmeli ve,

"Madem barış içinde kutlanması gereken bir bayramı provake ediyorsunuz. Madem en ön safta lider gibi yürüyerek arkanızdaki yaratıklara adeta cesaret veriyorsunuz. Madem ellerindeki molotoflara, taşlara, sopalara ses etmiyor ve uyarmıyorsunuz..

Madem bu insanlar sizin arkanıza saklanarak sokaklara çıkıyor, masum insanların canına malına kastediyor.. Madem kadınlara çocuklara alçakça saldırılıyor, arabaları taşlanıyor, dükkanları yağmalanıyor ve insanlar yaralanıyorsa..

O zaman bunun azmettiricisi sizsiniz. Bu nedenle ortaya çıkan tüm zararı siz ve partiniz ödeyecek"
diyebilmeli..

"Hayır biz azmettirmedik mi?" diyecekler..

Belge var..

Ne diyor Selahattin Demirtaş dünkü konuşmasında: "... Bak bugün ayın 18'i Nevruz kutlanır mı? Kutlanmaz mı? Demek ki halkın meşru gücünün önünde duramayacaksınız. Artık Kürdistan'da statüsüz yaşamak istemiyoruz. 21 Mart'a kadar alanlarda olacağız. Bu direniş Kürt halkı özgür olana kadar sürecektir"

Aysel Tuğluk ne diyor bir de onu okuyalım: “Başbakan’a çağrım var. Bilmiyorsanız bilin. Burası Kürdistan. Burası Amed, Kürdistan’ın başkenti. Varlığımız için yapılması gereken neyse onu yapacağız. Kürt halkının muhatap sorunu yoktur, tek muhatap Öcalan’dır. Özgürlüğümüzü elimizle yaratacağız”

Bundan büyük, bundan ateşli tahrik olabilir mi?

Dedim ya hapse falan gerek yok..

Yapılacak tek şey, maddi ve manevi olarak zarar ziyan hesabı çıkarılıp, misliyle bu azmettiricilere bizzat fatura edilmeli.

Hem niye edilmesin ki..

Trafik kazasında can veren vatandaşın aracı bariyere veya elektrik direğine çarptı diye ölünün arkasından yakınlarına fatura göndereceksin...

Bir bakana yumurta attı diye 20 yaşındaki bir öğrenciyi 5 yıl hapisle yargılayacaksın..

"Parasız eğitim istiyoruz" pankartı açtı diye öğrencileri aylarca hapse tıkacaksın..

Futbolda şike yaptı diye takım yöneticilerini 80-100 yılla yargılayacaksın..

Darbe planı yaptığı iddiasıyla asker sivil demeden hapse dolduracaksın..

Ama yoldan geçen vatandaşın arabasını parçalayan azmışa, molotoflarla dükkanlara saldırıp yakan sapkına, civardan geçen kadınlara bile sopalarla saldıran kudurmuşa hiç bir ceza vermeyeceksin..

Daha da önemlisi, devlete meydan okuyan, ben bu devleti yıkacağım, böleceğim diyen terörist oğlu teröriste hiç bir ceza vermeyeceksin?

Onun tarumar ettiği yerlerin tanzimi için gelip yine masum halktan para alacaksın..

Birilerinin ceza ödemesi için illa saldırıya uğrayanının Başbakan veya Bakan olması mı gerekiyor bu ülkede?

Yok öyle yağma..

Yeter artık bu ülke için canını vermeye hazır olanların canına okuduğunuz..

Bize adalet saraylarının yanında, adaleti göstermek de sizin namus borcunuz değil mi?