Kısa bir aradan sonra tekrardan merhabalar…
En en en sevdiğim şehir İstanbul’da birkaç hafta geçirdikten sonra,
yine yine yeniden hava sıcaklığı eksi üçlerde asılı kalan
Alp’lerdeyim, yani donuyoruz…
Şanslısınız. mı desem, bilemiyorum, kafam çok karışık… gözlemlerim
ve notlarım o kadar çok ki, zamanla bunları sizinle paylaşacağıma
emin olabilirsiniz.
Bu arada, başıma öyle bir şey geldi ki, inanın ‘pişmiş
tavuğun’ başına gelmemiştir, anlatsam reyting tavana vurur
ama şimdi değil, şimdi konumuz, Türk dizileri…
İnternethaber ailesinin keskin kalemi Sayın Süleyman Özışık’ın
‘’Ahlak katili diziler, bize ensest ikram eden
senaristler’’ başlıklı yazısını hala okumadıysanız bir an
önce okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum.
Tavsiye ediyorum çünkü, Türk dizileri ile ilgili çarpıcı gerçekleri
ve yaklaşan tehlikeyi görmeniz ve anlamanız için.
Türkiye’de reyting alan diziler ve bu dizilerin aile yapısını nasıl
yozlaştırdığı ile ilgili birçok kez buradan sizlere seslendiğimi
hatırlıyorum.
‘’Evlilik ve Fuhuş’’ başlıklı yazım kullandığım
talihsiz bir cümleden dolayı yayından kaldırılmasaydı,
ülkemizde dizilerin nereye doğru gittiğini, Amerika ve Avrupa’da
artık yok olmaya yüz tutmuş aileyi tekrar kazanmak ve canlandırmak
adına aileye özendirici diziler izlettirildiğini detay detay
anlatmıştım, tekrardan okumanızı arzu ederdim…
Dizi yapımcıları, senaryo ellerine geldiğinde , dizinin tutup
tutmayacağını üç aşşağı beş yukarı hesap edebiliyorlar. Aşk ve para
üzerine aile içi entrikaların/ahlaksızlıkların/tecavüz
sahnelerinin, ekran başında nefes tutularak izlendiğini çok iyi
biliyorlar.
Neticede para kazanmak için bu yolu izlemek zorundalar. Sosyal
paylaşım sitelerinde, dizilerde ki ahlaksızlık için demediğini
bırakmayan ve ‘’ben dizi izlemem’’ diyen
milyonlarca kişiye soruyorum ‘bu dizileri kim
izliyor’’
Birbirimize samimi davranalım. Türkiye’de akşam sekiz oldu mu hayat
durmuyor mu?
Herkes sevdiği dizinin başında pineklemiyor mu?… Elbette evet.
Türk halkının neden bu tür dizileri izlediği bir başka yazı konusu
ama şu bir gerçek ki, diziler toplumumuzun ahlaki değerlerini
paramparça etmeden bir şeyler yapmalıyız, sesimizi duyurmalı,
Avrupa ve Amerika gibi geç kalmadan, yaşanabileceklerin önüne
geçmeliyiz.
Bu bağlamda Süleyman Özışık’ın, Televizyon, internet, sinema ve
tiyatroda sahnelenen dizi ve film, yarışma ve benzeri programlarda
yer alan toplum ahlakına aykırı yayınlarla ilgili toplumun
hassasiyetlerini dikkate alan ve toplumun her kesiminin bu
yapıtlarla ilgili görüşlerini aktarmasına aracılık eden,
‘’Ekran jürisi’’ adli sivil kuruluş örgütünü tam
destekliyor ve bizler gibi düşünen herkesi desteklemeye davet
ediyorum.
Evet sayın okuyucu size soruyorum, sizce Türk halkı içinde
ahlaksızlık barındıran dizi/film/tiyatro/yarışma programı gibi
yayınları neden tercih ediyor?
Cinselliğin halen tabu olması desek, bu yayınlarda çarpık ilişkiler
mevcut, sorun nerde?
Bu yayınların değişmesi kimlerin ve nelerin insiyatifinde?
Gerçekten bu dizileri halk mı istiyor, yoksa empoze mi
ediliyor?
Buyrun, söz sizde…