Bu dava, Türkiye'ye yabancı gelmedi
Abone olABD'de CIA'yle ilgili yapılan bir haber, ortalığı karıştırdı. Haber, bize, Yargıtay, MİT ve Çakıcı üçlemesini hatırlattı. Yaşanan olaylara Türkiye, hiç de yabancı değil...
ABD'de mahkeme, Merkezi Haberalma Teşkilatı (CIA)
çalışanlarından birinin kimliğini açıklayarak suç işledikleri
gerekçesiyle kaynaklarını açıklamaya zorlanan iki gazeteciden,
kaynağını açıklamayı reddeden New York Times muhabiri Judith
Miller'ın hapsine karar verdi. Miller ve sorgulanan diğer gazeteci
Time dergisinin muhabiri Matt Cooper için, geçen hafta ABD'nin en
yüksek yargı makamı Federal Yüksek Mahkeme'nin, davayı ele almayı
reddetmesinin ardından hapis yolu açılmıştı. Cooper'ın, kaynağının
kendisine herhangi bir koruma sağlamayı reddetmesinin ardından
ifade vermeyi kabul ettiği ve bu çerçevede hapis cezasından
şimdilik kurtulduğu belirtildi. Time dergisi, mahkemenin talebi
üzerine, Cooper'ın söz konusu tarihteki e-mail kayıtları ve haber
notlarını mahkemeye vermişti. Dergi Cooper'a, kaynağını açıklayıp
açıklamama konusunda kendi kararını verme özgürlüğü tanıdığını ve
bu karara saygı göstereceğini açıklamıştı. New York Times muhabiri
Miller ise davanın başından beri, koşullar ne olursa olsun,
kaynağını açıklamak yerine hapse girmeyi tercih ettiğini
söylüyordu. Time muhabiri Cooper'ın notları zaten mahkemeye dergi
tarafından teslim edildiği için, gazetecinin haber kaynağının da
halihazırda deşifre edilmiş olduğu yönünde yorumlar da yapılıyor.
Federal Yüksek Mahkeme, konuyu tartışmayı kabul etseydi, Miller ve
Cooper, basının özgürlük hakkını garanti altına alan anayasa
maddesi çerçevesinde mahkeme baskısından kurtulacak ve kaynaklarını
açıklayıp vaçıklamama yönünde bir etik kararla karşı karşıya
kalmayacaklardı. Konu ABD'de büyük bir gazetecilik ve etik
tartışması yaratırken, CIA ajanının kimliğini hangi Amerikan
yönetimi yetkilisinin basına sızdırdığı da konuşuluyor. Beyaz Saray
danışmanı ve ABD başkanlık seçimindeki başarının mimarı olarak
görülen Karl Rove, şüphelenilen isimlerin başında geliyor. Adı
geçen ikinci yönetim yetkilisiyse olayların geçtiği Temmuz 2003'te
ABD Dışişleri Bakanı olan ve yönetimdeki şahinlerle arası açık
olduğu bilinen Colin Powell. ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney'nin
asistanı Lewis Libby'nin de adı bu olayda geçiyor. Olaylar, ABD'nin
eski büyükelçilerinden Joseph Wilson, Amerikan yönetiminin Irak
Savaşı'nı başlatabilmek için, gelen istihbarat bilgilerini
çarpıttığı yönünde bir gazetede çıkan makalesinin ardından patlak
vermişti. Bu yazının yayınlanmasından kısa bir süre sonra, Wilson'ı
yaralamak isteyen Beyaz Saray'dan bir yetkilinin, muhafazakar
kesimin sesi olarak bilinen gazeteci Robert Novak'ı arayarak
Wilson'ın eşi Valerie Plame'in, CIA'e çalışan bir ajan olduğunu
açıkladığı, Novak'ın köşesinde yayınlanan yazıyla ortaya çıktı.
Böylece Valerie Plame, kimliği basında deşifre olduğu için CIA'deki
işini bırakmak zorunda kaldı. Daha sonra aynı konu, Time dergisi
muhabiri Matt Cooper ve New York Times muhabiri Judith Miller
tarafından da haber yapıldı ve Novak'ın yazdıkları, adı
açıklanmayan Beyaz Saray kaynağına dayandırılarak doğrulandı.
ABD'de bir CIA çalışanının kimliğinin deşifre edilmesi suç olduğu
için söz konusu gazeteciler hakkında soruşturma açıldı ve mahkeme,
gazetecileri kaynaklarını açıklamaya davet etti. Olayları başlatan
gazeteci Novak hakkında hiçbir soruşturma yürütülmemesi de
tartışılıyor. Bazı yorumlara göre Novak, muhafazakar kimliği
dolayısıyla sıkıştırılmıyor. Kimilerine göreyse Novak, kaynağını
daha ilk anda mahkemeye açıkladığı için baskıdan kurtuldu.
Gazetecilerin kaynaklarını açıklamalarının, gazeteciyle haber
kaynağı arasında güven sıkıntısı yaratması ve bu gazetecilerin
kariyerlerinde sıkıntı oluşturması söz konusu oluyor.