Bu dava ABD ürünü
Abone olErgenekon davası devam ederken sanıklardan biri davayı "Değişim mühendisliği" ürünü olarak niteledi.
''Ergenekon Davası''nın tutuklu sanıklarından Muammer
Karabulut savunmasında, hakkındaki suçlamaları kabul
etmedi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, savunma yapmaya başlayan kapatılan Noel Baba Vakfı'nın eski başkanı Muammer Karabulut, toplumu harekete geçirmek için ''olmayanı var göstermenin, olanı yok saymaktan daha kolay olduğunu'' söyledi. Bunun değişim mühendisliğinin altın kuralı olduğunu öne süren Karabulut, ABD'de değişim mühendisliğinin çok gelişmiş bir dal olduğunu anlattı.
Bu davanın da değişim mühendisliğinin bir ürünü olduğunu öne süren Karabulut, dava öncesinde yaşanan süreci özetleyerek, buna eleştiriler getirdi.
AK Parti hakkındaki kapatma davasından önce ''Danıştay Saldırısı''ndan kurtulmak istendiğini iddia eden Muammer Karabulut, bu nedenle bu davanın Ergenekon davasına eklendiğini ileri sürdü.
Karabulut, haklarındaki soruşturmayı ''büyük bir soygun öncesi çıkartılan büyük bir yangına'' benzeterek, davanın da ''Irak'ta varlığı iddia edilen ancak bir türlü bulunamayan kitle imha silahları gibi'' olduğunu savundu. Yargıtay'ın birleştirme kararının ardından tertipçilerin de ortaya çıkacağını savunan Karabulut, Danıştay saldırısı davası sanığı Osman Yıldırım'ın da aynı davada yargılanacağını ifade ederek, ''Osmancık, olmayan evde olmayan bombaları nasıl aldığını anlatacaktır'' dedi..
Dünyadaki ekonomik sistemlerde yaşanan gelişmeler ile ABD'nin bu konudaki politikaları konusunda da açıklamalarda bulunan Karabulut, ABD'nin Türkiye'nin ekonomisini denetim altında tutmaya çalıştığını ve bunun için de çeşitli faaliyetlerde bulunduğunu öne sürdü.
Örgütün temel belgesi olarak adlandırılan belgede, örgütün suikastı tercih ettiğinin, dezenformasyona sıcak bakmadığının anlatıldığını belirten Karabulut ancak kendisinin bir yazısı ile dezenformasyon yapmaya çalıştığı iddialarının bulunduğunu söyledi.
Bu konuda çelişki bulunduğunu savunan Karabulut, mahkemenin, sanıkların tutukluluk halinin sürmesi yönündeki kararını, kuvvetli suç şüphesi bulunduğu gerekçesiyle verdiğini belirterek, Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün'e hitaben, ''Sayın Başkanım, sizce bu iddialarda çok kuvvetli uydurma yok mu?'' diye sordu.
Karabulut, ''örgütün temel belgesi'' denilen belgede Türk milletinin aşağılandığını savunarak, bu metni hazırlayanın Türk, vatansever, ulusalcı, hatta insan bile olamayacağını ileri sürdü.
Davanın iddianamesini ''paçavra'' olarak nitelendiren Karabulut, dezenformasyon olarak nitelendirilen yazısının da Fener Rum Patrikhanesi'nin ekümenik siyasetine karşı yazdığı yazılardan biri olduğunu belirtti.
Hakkındaki suçlamaları kabul etmeyen Karabulut, savunmasına duruşmanın öğleden sonraki bölümünde devam edecek.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, savunma yapmaya başlayan kapatılan Noel Baba Vakfı'nın eski başkanı Muammer Karabulut, toplumu harekete geçirmek için ''olmayanı var göstermenin, olanı yok saymaktan daha kolay olduğunu'' söyledi. Bunun değişim mühendisliğinin altın kuralı olduğunu öne süren Karabulut, ABD'de değişim mühendisliğinin çok gelişmiş bir dal olduğunu anlattı.
Bu davanın da değişim mühendisliğinin bir ürünü olduğunu öne süren Karabulut, dava öncesinde yaşanan süreci özetleyerek, buna eleştiriler getirdi.
AK Parti hakkındaki kapatma davasından önce ''Danıştay Saldırısı''ndan kurtulmak istendiğini iddia eden Muammer Karabulut, bu nedenle bu davanın Ergenekon davasına eklendiğini ileri sürdü.
Karabulut, haklarındaki soruşturmayı ''büyük bir soygun öncesi çıkartılan büyük bir yangına'' benzeterek, davanın da ''Irak'ta varlığı iddia edilen ancak bir türlü bulunamayan kitle imha silahları gibi'' olduğunu savundu. Yargıtay'ın birleştirme kararının ardından tertipçilerin de ortaya çıkacağını savunan Karabulut, Danıştay saldırısı davası sanığı Osman Yıldırım'ın da aynı davada yargılanacağını ifade ederek, ''Osmancık, olmayan evde olmayan bombaları nasıl aldığını anlatacaktır'' dedi..
Dünyadaki ekonomik sistemlerde yaşanan gelişmeler ile ABD'nin bu konudaki politikaları konusunda da açıklamalarda bulunan Karabulut, ABD'nin Türkiye'nin ekonomisini denetim altında tutmaya çalıştığını ve bunun için de çeşitli faaliyetlerde bulunduğunu öne sürdü.
Örgütün temel belgesi olarak adlandırılan belgede, örgütün suikastı tercih ettiğinin, dezenformasyona sıcak bakmadığının anlatıldığını belirten Karabulut ancak kendisinin bir yazısı ile dezenformasyon yapmaya çalıştığı iddialarının bulunduğunu söyledi.
Bu konuda çelişki bulunduğunu savunan Karabulut, mahkemenin, sanıkların tutukluluk halinin sürmesi yönündeki kararını, kuvvetli suç şüphesi bulunduğu gerekçesiyle verdiğini belirterek, Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün'e hitaben, ''Sayın Başkanım, sizce bu iddialarda çok kuvvetli uydurma yok mu?'' diye sordu.
Karabulut, ''örgütün temel belgesi'' denilen belgede Türk milletinin aşağılandığını savunarak, bu metni hazırlayanın Türk, vatansever, ulusalcı, hatta insan bile olamayacağını ileri sürdü.
Davanın iddianamesini ''paçavra'' olarak nitelendiren Karabulut, dezenformasyon olarak nitelendirilen yazısının da Fener Rum Patrikhanesi'nin ekümenik siyasetine karşı yazdığı yazılardan biri olduğunu belirtti.
Hakkındaki suçlamaları kabul etmeyen Karabulut, savunmasına duruşmanın öğleden sonraki bölümünde devam edecek.