Bu da G.Doğunun Ergenekonu
Abone olGizli tanık mahkemede olan bitine anlattı, herkes şaşırdı. Öyle ifadeler var ki bildiklerinizi unutturacak cinsten!
Şırnak ve çevresinde 1993-1995 yılları arasında 23
kişinin öldürülmesinden sorumlu tutularak yargılanan, aralarında
Kayseri İl Jandarma Komutanı Albay Cemal Temizöz’ün de bulunduğu
6’sı tutuklu 7 sanığın davasında, sanıklar hakkındaki iddianamenin
düzeltilmesi talebi reddedildi.
Şırnak ve çevresinde 23 kişinin öldürülmesinden sorumlu tutulan ve
Diyarbakır 6’ıncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde tutuklu yargılanan
Kayseri İl Jandarma Komutanı Albay Cemal Temizöz, Cizre eski
Belediye Başkanı Kamil Atak, Tamer Atak, Adem Yakın, Fırat Altun
(Abdulkadir Güven), Hıdır Altuğ’un yargılanmalarına bugün devam
edildi.
PKK İTİRAFÇISI ŞOKE ETTİ
PKK itirafçısı Fırat Altun (Abdulhakim Güven), savunma yaptı.
Altun, 1995’te kimliğinin değiştirildiğini, o günden bu yana
Abdulhakim Güven isimini hiç
kullanmadığını ve itirafçı olduktan sonra hedef haline
getirildiğini söyledi. İtirafçı adı ile anılmanın hiç bir
zaman hoşuna gitmediğini söyleyen Altun, daha önce mahkemeye
verdiği 34 sayfalık savunmasını okudu. Yıllarca devlet için hizmet
ettiğini belirten Altun, vatan hainliği ile örgüt kurmak
suçlamasının kendisine acı verdiğini söyledi.
"YÜZÜMÜ DEĞİŞTİRME
SÖZÜ VERDİLER"
YÜZÜMÜ DEĞİŞTİRME, ÖZGÜRLÜK SÖZÜ VERDİLER
Yargılanmasının PKK’ya moral üstünlüğü kazandırdığını iddia eden
Altun, şunları söyledi:
“Ben Ankara’da çok olağanüstü bir şekilde gözaltına alındım.
Murat Karayılan bile bu şekilde gözaltına
alınamazdı. Ben Kürt açılımı veya demokratik açılım, her
adı neyse bu sorunun biran önce çözülmesini istiyorum.
Savcı bana bu dosyadan kurtulamayacağımı üst düzeyde
yetkilendirildiğini söyledi. Savcı, ‘İşte bak, Albay
Temizöz’un kulağından nasıl tutup getirdim, içeride çürüteceğim’
dedi. Bu dosyanın Güneydoğu’nun Ergenekon’u olduğunu söyledi,
açıkça benden kelle istediğini söyledi. Bana yurtdışına gönderme,
yüz değiştirme ve özgürlük vaadinde bulundu. Ben savcının bu
konuşması karşısında şok oldum. İki devlet mi var? Ben yıllarca
hangi devlete hizmet ettim? Bilmek istiyorum. Savcı bana devletin
örgüt ile görüştüğünü söyledi. Beni PKK’ya teslim etmelerinden
korktum. ‘Tükenmez kalem’ adıyla verdiğim gizli tanık ifadem
geçersizdir. Önemli olan bu savunmamdır. Ben terör mağduruyum. Hiç
bir yasadışı örgütlenme içerisinde yeralmadım. Yıllarca devlete
analistlik görevini yaptım. Öldürdüğüm iddia edilen 2 kişiyi
tanımıyorum. Azmettirmekle suçlandığım 4 kişi ile ilgili Şırnak
Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandım ve Yargıtay'da beraat
ettim.”
İDDİANAMENİN DÜZELTİLMESİ TALEBİ
Sanıkların avukatları iddianamede öldürüldü diye geçen bazı
kişilerin kayıtlara göre halen yaşadıkları ve azmetirme ile ilgili
iddianamede, açıklayıcı bilgi bulunmadığını belirterek,
iddianemenin düzeltilmesi talebinde bulundu. Müdahil avuktalar ile
savcı, iddianamenin kabul edildiğini, düzeltilmesinin sözkonusu
olamayacağını belirtti. Bunun üzerine mahkeme iddianamenin
düzeltilmesi talebini reddetti.
SOKAK LAMBASI: "İSİMLERİ SÖYLEMEMİ AVCI
İSTEDİ"
Davaya ilişkin daha önce ‘Sokak lambası’ adı altında gizli tanık
olarak ifade veren ve daha sonra bu ifadelerini geri çeken PKK
itirafçısı tutuklu sanık Hıdır Altuğ, gizli tanık olarak, emniyette
verdiği ifadelerini kabul etmediğini söyledi. Savunmasını yapan
Hıdır Altuğ, şu anda Eskişehir Emniyet Müdürlüğü görevinde bulunan
Hanifi Avcı’nın komutanların isimlerini vermesini istediğini
söyledi.
Hakkındaki tüm suçlamaları reddeden Altuğ, örgütten ayrıldıktan
sonra pişmanlık yasasından yararlandığını ve 10 yıldan bu yana
Ankara’da Ali İhsan Kaya’ya ait Kaya inşaat firmasında 400 TL
ücretle çalıştığını belirterek, şunları söyledi:
“Ben Kaya inşaatta çalışırken patronum olan Ali İhsan Kaya’nın
yanına çok sayıda misafiri gelip giderdi. Ben gece de orada
kaldığım için gelip gidenleri tanıyordum. Ankara’da Emniyet
İstihbarat Dairesi Başkan Yardımcısı Recep Güven ve Emniyet Müdürü
Hanifi Avcı da Kaya’nın yanına gelip gidiyorlardı. İkisi de beni
tanıdıkları için benimle konuşarak Diyarbakır’a gidip ifade vermemi
istediler. Hanifi Avcı, Diyarbakır’a gidip polise tanıdığım paşa ve
komutanların adını vermemi istedi. Ben başımın belaya gireceğini
söylediğimde bana, ‘Ne korkuyorsun askerden, askerin korkulacak
yanı kalmadı. Bak kulağından tutup getiriyoruz’ dedi. Recep Güven
de bana ifade vermem için baskı yaptı. O kadar ısrarla üzerime
geldiler ki, bana getirilen ve Abdulkadir Aygan’ın da ifadeleri
olan belgeleri imzalamamı istiyorlardı. Patronum Ali İhsan Kaya da
Recep beyi dinlememi istedi. Ve bana, ‘Arkandayız ne yapılması
gerekiyorsa yaparız’ dediler. Diyarbakır’a geldim, polis beni
karşıladı. Polisevi’nde 5 gün yatırdılar. Bana vereceğim ifadeyi
ezberlettiler. O ifade özgür irade ile alınmış değildir. ‘Sokak
lambası’ adı ile verdiğim gizli tanık ifadesi ve emniyette verdiğim
ifadeleri kabul etmiyorum. Öldürdüğüm iddia edilen hiç kimseyi de
tanımıyorum. Tahliyemi istiyorum"