Internet Haber Mobil Uygulama
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
İstanbul Barosu eski Başkanı Turgut Kazan iktidara her
zaman ters giden bir hukukçu oldu. Ergenekon ve şike dosyaları
konusunda hükümeti adeta topa tuttu.
Bir başka şey daha yaptı Turgut Kazan. 12 Eylül 2010 tarihinde
yapılan referandumla birlikte yapısı değiştirilen HSYK ile ilgili
çok önemli bir uyarıda bulundu.
Bugün yaşadığımız kabus gibi günleri taa o zaman haber
veriyordu.
"Bu sistem sakat. Getirilen sistemde bu hakimler ve
savcılar canı istediği zaman Başbakan'ın eline kelepçe takabilecek.
Hepimiz yaşayıp göreceğiz ki birgün bu dediklerim
gerçekleşecek" diyordu.
Nitekim dediklerinin gerçekleşmesine ramak kalmıştı.
Birinci ve ikinci operasyonun sadece bir yolsuzluk operasyonu
olmadığını, işin bir de siyasi boyutu olduğunu bir zerre mantığı
olan herkes gördü, anladı.
Ülkenin istikbaline kastedenlerin şimdilik elde ettiği ganimet 120
milyar dolar. Eğer yapılmak istenen ikinci operasyonda gözaltılar
olsaydı, bugün çok daha farklı rakamları konuşuyor olacaktık.
Turgut Kazan'ın söyledikleri ise birebir gerçekleşecekti. Önce
Erdoğan'ın oğlu, sonra kendisi kelepçelenecekti. Emniyet
koridorlarında, "Meslek hayatıma mal olsa da Erdoğan'lara
kelepçe takmaya hazırım" diyenlerin istediği buydu. Kanal
İstanbul, 3 Köprü, 3. Havaalanı, Nükleer Santral ve barajların
ihalelerini alan işadamları şu anda içeride olacaktı.
Bakmayın siz, "Yargıya, emniyete müdahale var"
hezeyanlarına. Düne kadar, "Cemaat yargıyı ve emniyeti ele
geçirdi. Türkiye elden gidiyor" diye ağlayanlar, bugün
aynı cemaat işlerine yaradığı için sahip çıkıyor.
Bir algı üzerinden tartışmaları sürdürüyorlar.
Niyetleri belli.
Yolsuzluğu ana tartışma konusu haline getirerek, gerginliğin dozunu
günden güne artırmak. İnsanları yeni bir Gezi eylemi için sokaklara
çıkarmak.
Tek amaç var!
Bıktırmak!
İşte görüyoruz.
Dönek sancak beyi olmuş bazı köşe yazarları, o sihirli sözü
köşelerinde dillendirmeye başladı. "Sayın Erdoğan!
Ülke çok gergin. Siz istifa etmeden rahatlama olmayacak!"
demeye başladılar.
Biz bu teklifi daha önce de duymuştuk oysa...
Çiller'i böyle yıkmadılar mı? Erbakan'ı böyle indirmediler mi?
Ecevit'i 50 milletvekilini istifa ettirerek bu teklifle bertaraf
etmediler mi? Şimdi Erdoğan'ı aynı yöntemle gönderme
amacındalar.
Oysa o dönemlerde gelen rahatlamaları çok iyi gördük. Kimlerin
rahatladığına hep beraber şahit olduk. Her devirdikleri iktidardan
sonra devletin malına konduklarını sefil bir halde, çaresizlik
içinde izledik.
Çiller'in gırtlağına çökerek nasıl develüasyon ilan ettirdiklerini,
Erbakan'ın tepesine çökerek nasıl vurgun yaptıklarını, Ecevit
yatağa mahkum ederek bankalardan 360 milyar doları nasıl
boşalttıklarını hep beraber. yaşadık. Ülkeyi dışarıdaki baronlara
nasıp peşkeş çektiklerini acz içinde seyrettik.
Ülke yerine hep kendileri ve efendileri rahatladı!
Şimdi bir kez daha Türk halkından, dünleri unutacak kadar aptal
olmasını bekliyor leş kargaları. "Erdoğan istifa etmezse bu
gerginlik hep sürecek" diyerek milleti bezdirmek
amacındalar.
Halk bezdiği için, "Aman bir daha gelirse ülke yine
gerilir" diyerek Erbakan'dan vazgeçti ya hani. Amaç, bir
kez daha bu hissi uyandırarak önümüzdeki 3 seçimde halkın AK Parti
ve Erdoğan'dan vazgeçmesini sağlamak.
"Bu oyuna düşersek ne olur?" diyorsanız.
Çözüm sürecinin sona erdirildiğini göreceksiniz. Doğu diyarından
gelen şehit haberleriyle yeniden kavrulacaksınız. Türkiye'yi
dünyanın süper gücü haline getiren projelerin yerle yeksan
edildiğine şahit olacaksınız. IMF kapılarında yeniden dilenci
oldugunuzu göreceksiniz.
Bu bir savaş!
ABD'nin Türkiye'deki en etkili adamı, "Biz Halkbank
konusunda uyarmıştık. Şimdi bir imparatorluğun çöküşünü
izleyeceksiniz" diyorsa...
Müslamanların ebedi düşmanı İsrail, "Erdoğan hükümetinin
çökmek üzere olduğunu memnuniyetle izliyoruz" diye
seviniyorsa...
İngiltere, ülkenin dört bir yanında yeni ayaklanmalar olsun diye
ajanlarını topraklarımıza gönderiyorsa...
Krizdeki bütün avrupa ülkeleri yaşananları büyük bir iştah ve
tamahla izliyorsa...
Bunun adı savaş!
Dün askeri darbelerle iktidarları ve halkı ezenler, bugün yargı
darbesiyle ülkenin istikbaline tecavüz etmeye çalışıyor. Daha
korkunç olanı, bu sadece içeridekilerin yürüttüğü bir savaş değil.
Aralarında pek çok ülkenin bulunduğu bir ekonomik çökertme
planı.
Herkes bir iki darbe sonunda iktidarın çok rahat çökeceğini
düşünüyor. Oysa iktidarın elinde çok büyük bir koz var. Daha
doğrusu oyun daha yeni başlıyor.
"Türk ordusuna komplo kuruldu" sözü boş yere
edilmiş bir söz değil. Türkiye'de artık herkes, Ergenekon ve Balyoz
davalarında komutanları içeri tıkan asıl gücün, devletin içine
sızmış çekirdek güç olduğuna inanmaya başladı. Buna KCK
tutuklularını bile dahil edebiliriz.
Bu gücün cemaat olduğu da sır değil artık.
Gelen açıklamalara bakılırsa, bu davaların yeniden görülmesi için
çalışmalara başlanmış. Devletin içine yerleşmiş bu çekirdek yapının
deşifre edilmesi için tarihin en büyük soruşturması başlamak
üzere...
AK Parti bir yandan devletin içindeki bu yapılanmayı çökertir,
oyunlarını delilleriyle belgelerse... Diğer yandan zulmedenin
cemaat olduğunu ortaya çıkarıp, askere sahip çıkarsa, işte o zaman
işler tamamen terse döner. Karşısına iktidarı ve askeri almış, aynı
zamanda mensuplarının güvenini yitirmiş bir cemaatin varlığını
bırakın Türkiye'de, dünyada bile sürdürmesi mümkün görünmüyor.
Bundan sonra iktidar aleyhine açıklanacak hiçbir belge, hiçbir
kaset işe yaramaz.
Kavganın daha en başında "Sözden korkmayacak yürekli ve
zeki insanlaradır sözümüz. Çünkü ancak onlar, söz ne kadar acıysa,
diyenin o kadar dost olduğunu bilir..." diyerek cemaat
kanadını dostane sözlerle uyarmıştık.
"Senden akıl isteyen olmadı" diyenler bizi kapı
dışarı etti. Yakında, "Erdoğan'a yapılanları içime
sindiremiyorum. O savcının yaptığı militanlıktır" diyerek
cemaiyı uçurumun kenarından döndürmek isteyen Hüseyin Gülerce'yi de
hain ilan ederlerse şaşırmam!
Son olarak...
Yolsuzluk operasyonu üzerinden yürütülen diğer kirli operasyon
deşifre oldu. Herkes kendi hesabını bir an önce görmek isterken
birbirinin ayağına basarak kendini belli etti.
Meydanlara bakılırsa gazetecilerin, "İstifa et ülke
rahatlasın Tayyip bey" çağrıları da kimseyi zerre kadar
etkilememiş.
Bu nedenledir ki, 11 yıldır her seçim döneminde "İktidar
tepetaklak gidiyor. Kurtulduk" diye sevinenler, 30
Mart'ta bir kez daha AK Parti'nin olduğu yerde ve daha güçlenmiş
olarak kaldığını görüp hayal kırıklığı yaşayacak.