Bu bir azmin ve zaferin öyküsüdür
Abone olGiresun'un köyünden çıkıp yatılı okul için geldiği İstanbul'da hayatı değişti. Gittiği 2 odalı dershaneyi satın aldı ve dev bir eğitim markası yarattı
İNTERNETHABER
Zeynep Kurtbay
Giresun’un yolu izi olmayan bir köyünde, çiftçi bir ailenin 6 çocuğundan biri olarak dünyaya gelmiş Enver Yücel. Ailesinden aldığı değerleri; bir de arzusunu; hasletlerini; kendi deyimiyle insanlığa olan aşkını yükleyip sırtına İstanbul’da almış soluğu. Haydarpaşa Lisesi’nde okurken üniversiteye hazırlık için yazıldığı dershane yepyeni bir hayatın kapılarını aralamış ona.
Laleli Fethi Bey Caddesi’ndeki 2 göz odalı dershane satılığa çıkınca bir arkadaşıyla ortak olup satın almış dershaneyi. Dönemin 50 lirasına, 10 taksitle. Bugün o dershane 200 şubesi; 150 bine yakın öğrencisi olan dev bir eğitim kurumu. Dershanelerle kalmamış; Bahçeşehir Koleji ve bugün 100 trilyonluk geliri olan Bahçeşehir Üniversitesi’ni kurmuş peşinden… TÖDER (Tüm Özel Öğretim Kurumları Derneği) Başkanlığını da yürüten eğitim yöneticisi Enver Yücel Bahçeşehir Üniversitesi’ndeki Boğaz’a hakim odasında sorularımızı yanıtladı.
Yücel; toplumumuzun neredeyse kangrene dönüşen eğitim yarasına bazılarını çok kızdıracak çözüm önerileri sunuyor. Radikal çözüm önerileri. Fakat o kadar da iddialı, ‘’Devlet bu işi bize bıraksın; dağdaki çobanı da okutalım’’ diyor.
İşte Uğur Dershaneleri ve Bahçeşehir Koleji ile Bahçeşehir Üniversitesi’nin patronu Enver Yücel’in eğitim macerası ve bir eğitim otoritesi olarak eğitime dair söyledikleri…
Lise son sınıfı daha bitirmeden dershane sahibi oldunuz. Nasıl yürüttünüz peki işleri, nasıl yönettiniz dershaneyi?
Temizliğini yapıyordum; sekreterliğini yapıyordum; bir yandan da derslere girip ders çalışıyordum. Marmara Üniversitesi’ni eğitim fakültesini kazandım. İstanbul’da elektrik direkleri beni tanır. İlan asmadığım direk kalmadı. Akşam 9’dan sonra yollara düşerdik. İstanbul’un her sokağına girmişimdir. Trabzon’dan Samsun’a kadar her direğe bez asmışımdır. O zaman öğrenci Anadolu’dan geliyordu. Uğur Dershaneleri’ni sokak sokak tanıttık Türkiye’ye. Hizmet anlayışımı da ben ailemden almışım. Halen bir lokantam olsa da insanları ağırlasam yedirsem içirsem isterim.
Dershaneyle yetinmediniz; kolej ve üniversite de kurdunuz.
Anladım ki bir ülkenin bir toplumun ilerleyebilmesi için eğitim şart. ‘’En iyi okulu ben kuracağım’’ dedim. 94’te Bahçeşehir Koleji’ni kurdum. Bugün kolejimiz Diyarbakır’da Van’da bile var. Bu kolejlerin sayısı 19. Anaokulların sayısı 50’ye yaklaştı. Dünyaya örnek bir okul kurduk. ‘’Bu takım artık üniversite de kurar’’ dedik. Üniversite de geldi peşinden.
100. YILDA CUMHURİYET’E VE ATA’YA HEDİYE SUNACAĞIZ
Dünyada örneği nasıl hocam?
Türkiye’de kim eline mikrofonu alırsa o konuşuyor biz de herhalde budur diyorduk. 80’den sonra rahmetli Özal’ın bizi dünyaya açmasıyla gözümüz açıldı. Baktık ki eğitim özel eliyle yapılırsa daha verimli oluyor; daha kaliteli oluyor; daha eşitlik oluyor. 98’de üniversitemizin temelleri atıldı. 12 yılda 11 bin mevcutlu muazzam bir üniversiteye kavuştuk. Dünyada bilinen saygın bir yere oturdu üniversitemiz. Kendimize hedef koyduk. 2023 yılında; Cumhuriyetin 100. Yılında biz Ulu Önder Atatürk’e hediye sunmak istiyoruz. Bu hediye de Bahçeşehir Üniversitesi’ni dünyada ilk 500’e sokmak olacaktır.
Eğitim yarasına nasıl bir çözüm öneriyorsunuz?
Önce adalet ve eşitlik olacak ki demokrasi oturacak. Fakirin torununun fakir olmaması için eğitim şart. Türkiye’nin neresinde olursa olsun hiç değilse zorunlu öğretim herkese eşit verilmelidir.
Hükümetin eğitim politikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Her hükümet bir şey yapmaya çalışıyor. Bugünkü hükümet tabii tek başına iktidara gelen çok güçlü bir hükümet. Eğitime ayrılan kaynağın savunma sanayiinden fazla olması bizi tabii mutlu etti. Eğitim müfredatında yapılandırıcı bir yaklaşımı getirdiler; o da harikaydı. Fakat eğitimde dar gelirlinin kaliteli eğitime erişiminde henüz daha adım atılmış değil. Bu 1 yılda 5 yılda olabilecek bir iş de değil. Geçmiş yıllara göre iyi buluyorum ama yeterli değil. Sıçramamız lazım.
DAR GELİRLİNİN ÇOCUĞU DA ROBERT’TE OKUSUN
[PAGE]Eğitimde fırsat eşitliği nasıl sağlanacak peki?
Elinde yetki olanlar popülist davranıyorlar. ‘’Sınav olmayacak herkese kapılar açılacaktır’’ diyorlar; doğru söylemiyorlar. ‘’Özel okullar olmayacak; devlet iyi hizmet getirecek’’ diyorlar; doğru söylemiyorlar. Eğer daha iyi politikalar izlenebilirse dar gelirli bir ailenin çocuğunun da Robert Kolej gibi yerlerde okuyabilmesinin önü açılır. Özel okulların önünü açmak gerekir. TC Devleti yolu köprüyü kime yaptırıyor? Boyu bu kadar eni bu kadar diyerek kıstaslarını koyuyor; sonra da bütün dünyaya ihaleye açıyor, ‘’gelin yapın’’ diyor. Yani devlet demircisini; boyacısını bularak kendi yapmıyor köprüyü. Eğitimi niye yapıyor? Bütün koşullarını; kıstaslarını koy; ‘’buyurun yapın’’ de. Eğer eğitim mevcut bir kişinin elinde olursa o kişinin anlayışı gelişmez. Kaliteli hizmet sunamazsın. Benim ilçemden hesap ediyorum ben; devlet benim ilçeme kaç lira harcıyor? 5 lira harcıyor. 5 lira harcayarak sunduğu üründen memnun muyuz? Değiliz. Dil yok; o yok, bu yok. Sen o ilçene verdiğin parayı ver bana; gel beni denetle. Hollanda’da eğitim yüzde 100 özelin. Biz Beşiktaş’ta bir okul kuruyoruz; bize öğrenci gelirse tamamını devlet veriyor; çocuk vermiyor yani.
PARASI OLAN ÖDESİN OLMAYAN ÖDEMESİN
‘’Siz parayı devlet versin; biz okutalım’’ diyorsunuz, öyle mi?
Evet ama parası olan da versin. Özellikle de yükseköğretimde. Güler Sabancı Boğaziçi Üniversitesi’nde okudu. Kaynak o kadar yok. Amerika’dan zengin değiliz ki devlet versin. Parası olan veriyor. Parası olmayana da devlet borç veriyor. ‘’Gel Harvard’da oku; sonra gel bana 30 senede parayı öde’’ diyor. Fakir fukaranın, çobanın çocuğu gelse ‘’Ben Bahçeşehir’de okuyacağım; param yok pulum yok’’ dese. Ama okulu bitir askerliğini yap, işe gir, parayı öde. Paralı parasız tartışmaların artık aşılması lazım. Bunlar ucuz politikalar. Kaynaklar tükeniyor.
Kaynaklar tükeniyor diyorsunuz peki devlet eğitime nasıl daha fazla kaynak ayıracak?
Devlet benim vergilerimle eğitim hizmetini vermiyor mu bana? Ben de diyorum ki bu vergiler senin elinde çarçur oluyor.
Enver Yücel; 6 çocuklu ailesiyle çiftçilik yaptığı çocukluk yıllarında...
İFLAS EDEN DEVLET OKULU DUYDUNUZ MU SİZ HİÇ?
[PAGE]Peki diyelim bugünkü bütün sistemi çektik; devlet öğrenci başına özel kurumlara para ödeyecek. Yani Hollanda sistemi ile devlete daha mı ucuza gelir? Yoksa iki kat yük mü getirir devlete?
Şimdi elimizde 5 lira var. Bu 5 lirayla en iyi kıyafeti almak istersiniz değil mi? Bu 5 lirayla sen gidip en kötü elbiseyi alırsan olmaz. Ben de diyorum ki bu 5 liraya 5 liralık ürün alalım. Şimdi yapılmıyor. 5 lira harcıyorsun ama iyi yapamıyorsun. Niye? Çünkü torpille müdür tayin ediyorsun. Biz işyeri gibi bakıyoruz çünkü müesseseye. İflas eden hiçbir okul duydunuz mu siz hiç Türkiye’de? Ama özel okul var. İş iyi de olsa okul devam ediyor; kötü de olsa devam ediyor. Bunu ölçeceksin; değerlendirmeyi ona göre yapacaksın. Eğitim için çocuk okula gitmeli midir şimdi bu sorgulanıyor. Eğer okul kaliteli eğitim veremiyorsa o bireye yazık da ediyorsun. O bireye zarar veriyorsun demektir. Amerika’da bu tür okullar kapanıyor.
SEN ÇOCUĞUN BEYNİNİ GELİŞTİR ÖNCE O İŞİNİ BULUR
15 milyon öğrenciyi okutmak mümkün olacak mı peki sizin bu önerinizle?
Tabii ki. Böylece zorunlu eğitimin kalitesini artıracaksın. Üniversiteye parası olan gidiyor zaten. Doğu ve Güneydoğu’da okul öncesi eğitimin oranı yüzde 10’lardadır. Okul öncesi eğitime gitmeyen bireyin beyni gelişmiyor. Bir insanın beyninin geliştiği en önemli dönem 3-6 yaş arasıdır. Sen o çocuğun beynini geliştir; o işini de bulur; hayatını da kurtarır.
Sizin anne babalara yönelik tavsiyeleriniz nedir; çocuklarının eğitimine yön verirken ne yapmalılar?
Genleriyle ilgilenmeliler önce; ‘’Biz akraba evliliğiyiz; çocuğumuz ne olacak’’ diye düşünmeli önce. Önce sağlıklı nesiller dünyaya getirmeliyiz. Devlet bu yönde sağlık politikaları geliştirmeli; izlemeli. Sonra anne karnında eğitim başlıyor. Beşikten mezara kadar artım eğitim var. Eğitim artık diploma işi olmaktan çıkmıştır.
Yıl 1971. Bir gazete ilanında Uğur Dershanesi'nin öğretmen kadrosu...
AMERİKA’DA JAPONYA’DA GÜNEY KORE’DE DE OKULLARI VAR
Siz üniversitede Amerikaya’da açıldınız hocam.
Amerika’da da bizdeki gibi üniversiteye girişte sınavı var. SAT sınavlarına hazırlık için 6 yıl önce kurs açmıştık. Şimdi o kursu büyüttük. Bir dil okulunu satın alarak Fullbright’ın da adını alarak Fulbright College olduk. 16’sında onun açılışını yapacağız Washington DC’de. Bahçeşehir’de okuyan bir öğrencimiz oraya giderek dilini de geliştirebilecek istediği zaman. Japonya’da, Güney Kore’de eğitim birimlerimiz var. Riga’da bir mimarlık fakültesi açıyoruz. Dubrovnik ve Floransa’da mimarlık yaz okulları açıyoruz.
Fethullah Gülen benzeri bir yapılanma ile ilginiz yok değil mi?
Yok hayır ilgimiz yok kesinlikle.
Bizim dönemimizde 1 yıl dershaneye giderdik çok iyi bölümlere yerleşirdik. Şimdi çocuklar 4 sene gidiyor; yine de üniversiteye gidemiyor. Dershaneler mi yetersiz, eğitimin temelindeki sorunlar mı?
1.5 milyon öğrenci ben üniversiteye gideceğim diyor. Koltuğun kaç kişilik 500 bin. Bu kadar yerin var. Bir otobüs 50 kişilik diyelim, kapıda bekleyen yolcu 500. Neye göre alacaksın 50’yi? Ya kurayla ya sınavla…
ROBERT KOLEJ’DE OKUYAN DA DERSHANEYE GİDİYOR
Hocam 4 yıl dershaneye gitmek kolay mı? O zaman liseyi çıkaralım aradan. Demek ki lisedeki eğitimin kalitesi zaten yetmiyor üniversiteye. Lisedeki eğitimle dershane çok farklı.
Robert Koleji’nde okuyanlar da gidiyor dershaneye. Niye gidiyorlar dershaneye?
JAPONYA’DA HER ÖĞRENCİYE 1.5 KONTENJAN VAR AMA…
Niye hocam biz size soralım.
Çünkü rekabet var. Japonya’da 709 üniversite var. Her öğrenciye 1.5 kontenjan var. Fakat Japonya dershaneciliğin en vahşetinin yaşandığı ülke. Bir dershane Sabancı’nın kuleleri gibi düşünün; gittim gördüm. Peki niye gidiyorlar dershaneye? Çünkü Tokyo Üniversitesi’ne gitmek istiyorlar. Amerika’da adam Harvard’a gitmek istiyor. Princeton’a gitmek istiyor. 500 bin kontenjan var. Kaç kişi girdi; 400 bin. ODTÜ’de bile kontenjan açığı vardı. Niye? Çünkü iyi olma arzusunu yok edemezsin.
ÜNİVERSİTEDE 100 ÖĞRENCİDEN 27’SİNE BURS VERİYOR
[PAGE]Siz kaç kişiye burs veriyorsunuz hocam?
Bizim yüzde 27 üniversitemizde bursluluk.
Yüzde 100 burs mu hocam?
Türkiye’de en çok öğrenciye burs veren benim.
Giresun’da burs almayan öğrenci kaldı mı hocam?
Aşağı yukarı öyledir. Benim köyümde ilçemde üniversiteye gitmeyen lise mezunum kalmayacak dedim.
GİRESUN’DAN GELEN HERKESE BURS VERİYOR
Kaç kişiyi okuttunuz Giresun’da bugüne kadar?
Bilmiyorum sayısını. Eğitim yatırımlarım çoktur Giresun’da. Bir okul yaptırdım; İstanbul’da kolej yoktur öyle; devlete bağışladım. Ben fakirlikten gelen bir vatandaşım; önce benim onlara el uzatmam lazım.
Sizin tercihlerinizle üniversiteler arasında ilk 5 hangisidir?
Biz iyi öğrenci alma sıralamasında ikinciyiz. İlki Bilkent. Bu ÖSYM’nin bildirdiği listedir. Benim sıralamama göre 1 Bahçeşehir. Bilkent; Boğaziçi; ODTÜ sonra geliyor.
Koç, Sabancı rakibiniz değil mi hocam?
Onlar çok farklı. Çok küçük; kendilerine özgü. Holdinge has. Biz uluslar arası ilişkileri en fazla olan üniversiteyiz. Dinamizmi en iyi olan biziz. İşyeri uygulamalarını en iyi biz uyguluyoruz. Dünya CO-OP’unun CEO’su geldi ve bizi 4 partner içine aldığını açıkladı.
Kolejde nasıl sizin sıralamanız?
Kolejde açık ara öndeyiz.
BU LİSEDE BÜTÜN ÇOCUKLAR BURSLU OKUYOR
[PAGE]Peki rakipleriniz kimler?
King College var Londra’da. Thomas Jefferson var Washington’da. Türkiye’de tekiz. Biz bir lise açtık. Bilim insanı yetiştiriyoruz; SBS’de ilk 200’ün içinden alıyoruz. Hepsinin laptop’u var; hepsinin cep harçlığını veriyoruz. Fizikte matematikte dünya şampiyonlarımız var. Türkiye’nin geleceği bu çocuklar. Üniversitemden daha çok buraya önem veriyorum. Şimdi o liseyi dünyaya anlatıyoruz. Abu Dabi’den; Rusya’dan istediler bu liseyi bizden.
17 LABORATUVARI OLAN ÇOK ÖZEL BİLİM OKULU
Hocalarını nasıl seçiyorsunuz peki?
Hocaları da çok özel; üniversite hocaları giriyor. Bu çocukların üniversitede bazı dersleri okumasına gerek kalmıyor. 17 tane laboratuvarı var.
Siz üniversitede de hep çok özel hocalar seçiyorsunuz hocam; çoğu medyatik.
Ben eğitim tasarımcısıyım. Ben eğitimin yönetimini çok iyi bilirim. Medyada oluşları bazıları tesadüfen olmuş olabilir onları da ayıklarız. Biz eğitimcinin değerini biliriz. İdare onları yönlendirmez bizde; idare onların ilmini bilmini sergileyebilmeleri için koşturur. Biz bu anlayışla çalışınca hocaların iyileri koşar gelir bize. Hepsinin öncelik tercihinin biz olduğunu biliyorum. Princeton’dan hoca transfer ettik; dünyaca ünlü tarih profesörü artık bizde ders verecek.
Çok para verdiğinizden değil yani.
Hayır bizden daha çok para verenler vardır. Türkiye bilimle ilimle zenginleşir. Bu da bilimle olur. İstanbul’u Bahçeşehir’i bilim merkezi yapmak istiyoruz. Bizim amacımız yurtdışına giden iyi beyinlerimizi geri çekmek.