RTÜK, siyasi parti organı mı?
Abone olRTÜK yasası TBMM'den geçti. Peki şimdi ne olacak? RTÜK bir partinin veya her hangi bir siyasi görüşün ağırlığı altında mı kalacak? Taha Akyol, bu konuda bizi aydınlattı.
Taha Akyol, TBMM'den geçen RTÜK yasası sonrası isimli
yazısıya karmaşık bir hal alan konuyu biraz olsun aydınlattı.
Akyol, şöyle devam etti:
Yazı : Taha Akyol
Kaynak :
RTÜK üyelerini eskiden beri Meclis seçiyor. Fakat Cumhurbaşkanı Sezer, Anayasa'ya göre Meclis'in böyle bir görev ve yetkisinin bulunmadığını belirterek RTÜK yasasını geri çevirmiş, ardından da Anayasa Mahkemesi iptal etmişti. Çünkü Anayasa'ya göre Meclis'in böyle bir görev ve yetkisi yoktu gerçekten.
Sonra AKP ve CHP anlaştı, Anayasa'nın RTÜK'ü düzenleyen 133. maddesini değiştirdiler, RTÜK üyelerini, iktidar-muhalefet dengesine göre Meclis'in seçmesi hükmünü Anayasa'ya koydular.
Sezer bunu da veto etti; dün Meclis tekrar kabul etti.
Artık Anayasa hükmü haline geldi; RTÜK üyelerini Meclis seçecek.
Sezer'in de Anayasa Mahkemesi'nin de yapacağı bir şey yok; demokraside son sözü "seçilmişler" söyler çünkü.
* * *
SAYIN Sezer'in istikrarlı, inançlı bir çizgisi var: "Milli irade, demokrasi, özerk kurumlar, kurumların tarafsızlığı, yargı bağımsızlığı" gibi konulardaki tartışmalarda hep bir "taraf"ı tutuyor.
Seçilmişler-kurumlar ilişkisine dair bu tartışmada iki "taraf"tan bahsedilebilir.
Sezer'in tuttuğu "taraf"a göre, "siyaset", yani "seçilmişler" mutlaka partisel amaçlar peşinde koşarlar, öyleyse Anayasa Mahkemesi'ne, RTÜK'e, YÖK'e, Gelir İdaresi'ne, vs. Meclis ve hükümet üye seçmemeli, atama yapmamalıdır. Bunun zorunlu olduğu hallerde ise "tarafsız" Cumhurbaşkanı'nın denetiminden geçmelidir.
Öbür "taraf"a göre ise, siyasi konularda karar verecek her kurum ve organa, niteliğine göre, ya parlamento ya hükümet üye seçebilir, atama yapabilir. "Son söz milletin" olduğu için, siyasi sorumluluk parlamento ve hükümete aittir. Bu sebeple, bütün demokrasilerde, mesela anayasa mahkemesi niteliğindeki kurumların üyelerini tamamen veya büyük ölçüde parlamentolar seçmektedir! Bizde ise 12 Eylül, parlamentonun bu yetkisini budamıştır! Sezer de Anayasa Mahkemesi'ne Meclis'in üye seçmesine karşıdır.
* * *
SAYIN Sezer'e göre, "özerk ve yansız olması zorunlu olan kamu tüzel kişilerinin asli ve sürekli hizmetlerini yürütecek görevlileri belirleme" yetkisinin partilerden oluşan parlamentolara, partilere bırakılması,"kamu tüzel kişiliğinin yansızlığı ile bağdaşmaz."
Halbuki, mesela, üyeleri Meclis tarafından seçilen RTÜK hakkında çok şikâyetlerimiz oldu ama bugüne kadar hiç kimse "RTÜK'te falanca partinin kontenjanından seçilen şu üyeler şu konuda partizan karar verdiler" demedi!
Sayıştay üyelerini Meclis seçiyor, bir şikâyet var mı? Sezer kendisini seçen partilerden etkileniyor mu?
Sezer'in varsayımı doğru olsaydı, "tarafsız" olmak mecburiyetinde bulunan Cumhurbaşkanı'nı da parti gruplarından oluşan Meclis'in değil, mesela Genelkurmay, YÖK, yargı organları gibi "tarafsız kurumlar"ın seçmesi gerekirdi!
Sezer'in görmediği bir husus daha var: Anayasa Mahkemesi ve RTÜK, YÖK gibi kurumlar "tek görüşlü" olmakla değil, ana görüşlerin temsil edilmesiyle "tarafsız" olabilirler. Onun için bütün demokrasilerde anayasal yargı organlarına parlamentolar üye seçiyor! Siyasi görüşlerin üstünde, tarafsız, doğru, 'aydınlanmış' bir "Eflatun Cumhuriyeti" tasavvuru demokratik ve işlevsel değildir.
Elbette RTÜK üyelerinin bir bölümünü meslek kuruluşları seçmeliydi. Ama bu kusur, Meclis'in yetkilerini budamayı gerektirmez. Aksine, bizim parlamentomuz da gelişmiş demokrasilerin bütün yetkilerine sahip olmalıdır.
Yazı : Taha Akyol
Kaynak :
RTÜK üyelerini eskiden beri Meclis seçiyor. Fakat Cumhurbaşkanı Sezer, Anayasa'ya göre Meclis'in böyle bir görev ve yetkisinin bulunmadığını belirterek RTÜK yasasını geri çevirmiş, ardından da Anayasa Mahkemesi iptal etmişti. Çünkü Anayasa'ya göre Meclis'in böyle bir görev ve yetkisi yoktu gerçekten.
Sonra AKP ve CHP anlaştı, Anayasa'nın RTÜK'ü düzenleyen 133. maddesini değiştirdiler, RTÜK üyelerini, iktidar-muhalefet dengesine göre Meclis'in seçmesi hükmünü Anayasa'ya koydular.
Sezer bunu da veto etti; dün Meclis tekrar kabul etti.
Artık Anayasa hükmü haline geldi; RTÜK üyelerini Meclis seçecek.
Sezer'in de Anayasa Mahkemesi'nin de yapacağı bir şey yok; demokraside son sözü "seçilmişler" söyler çünkü.
* * *
SAYIN Sezer'in istikrarlı, inançlı bir çizgisi var: "Milli irade, demokrasi, özerk kurumlar, kurumların tarafsızlığı, yargı bağımsızlığı" gibi konulardaki tartışmalarda hep bir "taraf"ı tutuyor.
Seçilmişler-kurumlar ilişkisine dair bu tartışmada iki "taraf"tan bahsedilebilir.
Sezer'in tuttuğu "taraf"a göre, "siyaset", yani "seçilmişler" mutlaka partisel amaçlar peşinde koşarlar, öyleyse Anayasa Mahkemesi'ne, RTÜK'e, YÖK'e, Gelir İdaresi'ne, vs. Meclis ve hükümet üye seçmemeli, atama yapmamalıdır. Bunun zorunlu olduğu hallerde ise "tarafsız" Cumhurbaşkanı'nın denetiminden geçmelidir.
Öbür "taraf"a göre ise, siyasi konularda karar verecek her kurum ve organa, niteliğine göre, ya parlamento ya hükümet üye seçebilir, atama yapabilir. "Son söz milletin" olduğu için, siyasi sorumluluk parlamento ve hükümete aittir. Bu sebeple, bütün demokrasilerde, mesela anayasa mahkemesi niteliğindeki kurumların üyelerini tamamen veya büyük ölçüde parlamentolar seçmektedir! Bizde ise 12 Eylül, parlamentonun bu yetkisini budamıştır! Sezer de Anayasa Mahkemesi'ne Meclis'in üye seçmesine karşıdır.
* * *
SAYIN Sezer'e göre, "özerk ve yansız olması zorunlu olan kamu tüzel kişilerinin asli ve sürekli hizmetlerini yürütecek görevlileri belirleme" yetkisinin partilerden oluşan parlamentolara, partilere bırakılması,"kamu tüzel kişiliğinin yansızlığı ile bağdaşmaz."
Halbuki, mesela, üyeleri Meclis tarafından seçilen RTÜK hakkında çok şikâyetlerimiz oldu ama bugüne kadar hiç kimse "RTÜK'te falanca partinin kontenjanından seçilen şu üyeler şu konuda partizan karar verdiler" demedi!
Sayıştay üyelerini Meclis seçiyor, bir şikâyet var mı? Sezer kendisini seçen partilerden etkileniyor mu?
Sezer'in varsayımı doğru olsaydı, "tarafsız" olmak mecburiyetinde bulunan Cumhurbaşkanı'nı da parti gruplarından oluşan Meclis'in değil, mesela Genelkurmay, YÖK, yargı organları gibi "tarafsız kurumlar"ın seçmesi gerekirdi!
Sezer'in görmediği bir husus daha var: Anayasa Mahkemesi ve RTÜK, YÖK gibi kurumlar "tek görüşlü" olmakla değil, ana görüşlerin temsil edilmesiyle "tarafsız" olabilirler. Onun için bütün demokrasilerde anayasal yargı organlarına parlamentolar üye seçiyor! Siyasi görüşlerin üstünde, tarafsız, doğru, 'aydınlanmış' bir "Eflatun Cumhuriyeti" tasavvuru demokratik ve işlevsel değildir.
Elbette RTÜK üyelerinin bir bölümünü meslek kuruluşları seçmeliydi. Ama bu kusur, Meclis'in yetkilerini budamayı gerektirmez. Aksine, bizim parlamentomuz da gelişmiş demokrasilerin bütün yetkilerine sahip olmalıdır.