Bozdağ’ın Bulgaristan izlenimleri
Abone olBulgaristan’daki temaslarını tamamlayan Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ yurda döndü. Kapıkule’de Bulgaristan gezisine ilişkin açıklamalarda...
Bulgaristan’daki temaslarını tamamlayan Başbakan Yardımcısı
Bekir Bozdağ yurda döndü. Kapıkule’de Bulgaristan gezisine ilişkin
açıklamalarda bulunan Bozdağ, 90 yıl aradan sonra Selanik’te bayram
namazı kılınmasını güzel bir durum olarak değerlendirerek, buradaki
dini görevlilerin halkın seçtiği görevlilerden olması gerektiğini
söyledi.
’’LOZAN’I GÖZ ARDI EDEN BİR YAKLAŞIM İÇİNDE OLDULAR’’
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Bozdağ, “Avrupa Birliği bir
yana Lozan Antlaşması’yla Batı Trakya’daki Müslüman Türk toplumunun
hakları teminat altına alınmıştır. Müftünün statüsü yine Lozan’la
bellidir. Ayrıca Yunan parlamentosunda yasalarla teminat altına
alınmıştır. Ama maalesef son dönemler içerisinde Lozan’ı göz ardı
eden bir yaklaşım içerisinde olmuşlardır. Hukuku tanımayan, attığı
imzayı maalesef görmeyen bir yaklaşım içerisinde olmuşlardır.
Yunanistan’da bulunan Müslüman Türk toplumu da Yunan hükümetinin
müftü atamasına karşı onlar da kendi müftülerini seçmişlerdir. Hem
İskeçe’de, hem Gümülcine’de seçilmiş müftüler görevlerini
yapmaktadırlar. Halk onları meşru müftü olarak kabul etmektedir.
Onlar tarafından görevlendirilen görevliler dini hizmetleri
yürütmektedir. Meşru müftüler, halkın seçtiği müftülerdir. Biz
Türkiye olarak meşru müftü olarak seçilmiş müftüleri görüyoruz.
Yunan hükümetinin yaptığı şey hukuksuzdur, yanlıştır, keyfidir,
atadığı müftüler, gayri meşru, gayri hukukidir, kabul edilemezdir”
dedi.
’’HÜKÜMETİN RESMEN İFLASI ANLAMINA GELİR’’
“Selanik’te 90 yıl sonra bir caminin bayram namazında ibadete
açılması, takdir edilecek bir durumdur” diyen Bozdağ, “Ancak orada
bunu yaparken oradaki Türk toplumunun seçtiği müftünün
görevlendirdiği imam görev yapmayınca haklı olarak Türk toplumu
buna tepki koymuştur. Sonuç olarak ta Yunan hükümetinin atadığı
imam, onun müezzini ve arkadaşlarıyla beraber bayram namazını
kılmışlardır. Yunan hükümetinin yaptığı bu uygulama, hükümetin
resmen ve fiilen iflası anlamına gelir. Oradaki Türk toplumunun
hakları ve hukuklarının uluslararası hukuk bakımından da fevkalade
önemli olduğunu düşünüyoruz. Hiçbir hukuksuzluk devam etmez,
dileriz ki Yunanistan yaptığı bu yanlıştan tez geri adım atar. Biz
şimdi Türkiye olarak bir kilisenin papazını Diyanet’ten atasak,
buna Yunanistan dahil bütün dünya ayağa kalkar. Kilisenin papazını
Diyanet niye atasın der. Yunan hükümetinin yaptığı haksızlık ve
saygısızlıktır. Bu tasarrufların hiçbirisi hukuki değildir, Türkiye
açısından kabul edilemez, Batı Trakya’daki Müslüman Türk toplumu
açısından da kabul edilemez bir durum. Zaten oradaki Türk toplumu
bunu kabul etmedi, meşru müftülerini seçti. Biz Türkiye olarak
bunları kabul ediyoruz. Hatırlarsınız biz gayrimüslimlerin vakıf
mallarını tamamını iade ettik. Yunanistan’daki ve Bulgaristan’daki
hukuksuz ve haksız uygulamalara bakmadan büyük devlet olmanın,
büyük millet olmanın bir gereği olarak bunu yaptık. Bundan hiçbir
rahatsızlığımız da yok” diye konuştu.
(İHA)