Bozdağ tahliyeler için yargıyı suçladı

Abone ol

AK Parti Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, 1 Ocakta yürürlüğe giren CMK'daki düzenlemenin 2004 yılında yasalaştığını ifade etti.

AK Parti Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, 1 Ocakta yürürlüğe giren CMK'daki düzenlemenin 2004 yılında yasalaştığını belirterek, ''Yargıtaya ve mahkemelere süre verdik, dosyaları tasfiye etmelerinin imkanını hazırladık ama maalesef yargının hantal işleyişi nedeniyle bu dosyalar tasfiye edilemedi'' dedi.

Hizbullah dosyasıyla ilgili 2000 yılında tutuklananlar hakkındaki mahkemenin aradan geçen süreye rağmen sonlandırılmadığını, bu nedenle tahliye edildiklerine dikkati çeken Bozdağ, ''Yargıtay istediği zaman o kadar hızlı çalışıyor ki... Örneğin Erzincan Cumhuriyet Eski Başsavcısı Sayın İlhan Cihaner'le ilgili bir dosya söz konusu olduğu zaman, hem de fotokopi üzerinden dosya görüşüldü'' dedi.

Bozdağ, AK Parti Trabzon İl Danışma Meclisi Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, 2011 yılının çok önemli bir seçim yılı olduğunu, Türkiye'nin gelecek 4 yılının, 2023 yılının da belirleyicisi olduğunu söyledi.

Seçmenlerin her partiye bugüne kadar imkan verdiğini belirten Bozdağ, ''Bugüne kadar kimin ne yaptığını gördünüz. Şimdi Kılıçdaroğlu konuşuyor, hani atmak serbest ya... Ama o kadar desteksiz atış yapıyor ki 'biz gelirsek ne yapacağız?' bin türlü şey söylüyor, benim aklım, hafsalam almıyor'' diye konuştu.

Bozdağ, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun yoksul vatandaşlara İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olduğu dönemde ayda 600 lira maaş vereceğini vadettiğini anımsatarak, şöyle devam etti:

''Şimdi yine vaat ediyor 'ben gelirsem bunu vereceğim'. Sayın Kılıçdaroğlu, o dönem belediye başkan adayıydı veremedi, şimdi Genel Başkan oldu. İzmir, Mersin, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı CHP'de mi, CHP'de. Burada yaşayan yoksul vatandaşlara ayda 600 lira maaş vermesine engel ne var? Hiçbir engel yok. Dün belediye başkan adayı olduğunda iktidar değildin, şimdi de değilsin. Dün yetkin yoktu, talimat veremezdin, şimdi talimat verebilirsin. Buyur talimatını ver. Millet vaatlerine inansın, seçime kadar uygula. İzmir'de, Mersin'de ve Antalya'da bütün fakir vatandaşlara vaadini yerine getir. Yetki sende, mühür sende. Elini tutan var mı?''

''İFTİRALAR ARTACAKTIR''

Bekir Bozdağ, seçim sürecinde birilerinin ''yalandan, bol keseden'' vaatlerde bulunabileceğini kaydederek, ''Seçim yaklaşırken geçmişi bir hatırlamak lazım. Kim ne dedi, ne yaptı? Neler söyledi, iktidar yetkisini verdiğinizde neler yaptı? Seçime yaklaşırken bundan sonra karşılaşacağınız şeyler iftiralardır. Bundan sonra bu iftiralar artacaktır'' dedi.

Yolsuzlukla mücadele eden Cumhuriyet tarihinin en önemli hükümetlerinden biri olduklarını belirten Bozdağ, şunları söyledi:

''Bizden önce yolsuzluk iddiası olan bakanlarla ilgili ne olurdu Meclis'te; al gülüm, ver gülüm olurdu. Geçmişte yolsuzluk yapanlar ve siyasal iktidarı yolsuzluğun merkezi olarak görenler, şöyle bakıyorlar 'biz iktidar olduk ve bunları yaptık, AK Parti iktidar bunlar da yapıyordur' düşüncesiyle sürekli ithamda bulunuyorlar. Ama bir konuda yanılıyorlar. O da şu, bu kadrolar milletin hakkını, hukukunu bir emanet görüp, hesabı millete ve Allah'a vereceği bilinci ve inancıyla, her kuruşu harcarken bile özenle hareket eden kadrolardır.''

''HİÇBİR BAKAN HAKKINDA SAVCILIKLARDA YOLSUZLUK ŞİKAYETİ YOK''

Kılıçdaroğlu'nun, her defasında eline bir takım dosyalar alarak ortaya çıktığını ifade eden Bozdağ, şöyle devam etti:

''Falan yerde şu, filan yerde bu ama bunların hepsi iftiralar. Bir tane aslı olan bir şey olsa ona bizim bir şey deme imkanımız elbette olmaz. Ben Sayın Kılıçdaroğlu'na soruyorum, haklarında mahkemeler tarafından hapis kararları verilmiş belediye başkanlarınız hakkında ne yaptınız? CHP Edirne Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi, 4 yıl 2 ay hapis cezası aldı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Sayın Gürsel Tekin, evrakta sahtecilik yapmak ve görevi kötüye kullanmak iddiasıyla hapis cezası aldı. Dosyalar yargıtayda, siz ne yaptınız. Genel başkan yardımcısı yaparak ödül verdiniz.''

Bozdağ, ''Türkiye'deki iftira üretim merkezlerinin iftiraları yetmeyince, Wikileaks kaynaklı, Amerikan kaynaklı iftira üretim merkezlerinin ürettiği iftiralara da sarılıyorlar'' ifadesini kullanarak, şunları söyledi:

''Bizim alnımız ak, yaptıklarımız ak, yolumuz ak. Yanlış yapanlara, bu tür işlere karışanlara da hesabını sorduk. Geçmiş yıllarda bizim Ağrı milletvekilimiz böyle bir iddiayla karşı karşıya kalmıştı, milletvekilliğinden istifa etti ve gitti yargıda hesabını verdi. Belediye başkanı veya başka birisi olduğu zaman partiyle ilişkisini kesme noktasında asla tereddüt etmedik. Kim yanlış yapıyorsa faturasını milletimiz adına biz ödedik, sorduk ve ödettirdik. Bundan sonra da yanlış yapanlara hesabını sormak, millet adına bizim boynumuzun borcudur. 25 bakanımız var, hiç birisiyle ilgili savcılıklarda, şurada burada yolsuzluk isnadıyla yapılmış şikayet yok. Seçime dönük milleti kandırmak için gökteki yıldızları dahi vaat edecekler. Allah vermesin imkan olursa yüzde 100 zıttını yapacaklar. Herkese, her şeyi vaat ediyorlar.''

''ORTADA AF YOK''

Bozdağ, mahkemelerde tahliyeler yaşandığını ve bununla ilgili AK Parti'nin suçlandığını anımsatarak, ''Ne diyorlar 'AK Parti katilleri, tecavüzcüleri, terör örgütü mensuplarını serbest bıraktı. AK Parti af yaptı', doğru mu bunlar? Doğru değil, hepsi yalan ve iftira. Ortada bir af yok'' diye konuştu.

Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 2004 yılında çıktığını ve tutukluluk süresini sınırlayan hükümler içerdiğini kaydeden Bozdağ, şöyle devam etti:

''Ama geçmişte Türkiye'de tutukluluk süresi sınırsız olduğu için mahkemelere ve Yargıtaya geçiş süresi verildi. Dendi ki 'siz elinizdeki dosyaları bu süre içinde tasfiye edin, karara bağlayın'. Ne zamana kadar, 1 Nisan 2008'e kadar. 2008'de bitmemiş, 31 Aralık 2010 yılına kadar da tekrar başka bir süre verilmiş. Tam 6 yıl süre verilmiş. Bu sürede tasfiye etmeyen mi suçlu olur, yoksa süre veren mi, bakmak lazım. Bu kanun dün çıkmış, ertesi gün yürürlüğe girmiş, kimse tedbir alıp kanunun uygulaması için elindeki dosyaları tasfiye etme fırsatı bulamamış gibi bir hava veriliyor. Biz bu noktada üzerimize düşeni yaptık. Yargıtaya ve mahkemelere süre verdik, dosyaları tasfiye etmelerinin imkanını hazırladık ama maalesef yargının hantal işleyişi nedeniyle bu dosyalar tasfiye edilemedi.''

''YARGININ HIZLANMASI İÇİN ÇOK ŞEY YAPTIK''

Bozdağ, çok tartışılan Hizbullah dosyalarıyla ilgili konuya bakıldığında, sanıkların 2000 yılında tutuklandıklarını, 2011'de tahliye edildiklerine dikkati çekerek, ''Şimdi yaklaşık 11 yıla tekabül ediyor. Bu dosya kaç defa Yargıtaya geldi, bilmiyoruz, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında ne kadar bekledi, onu da bilmiyoruz. Hadi onların hepsini yok sayalım. İlgili ceza dairesine ekim ayında geldiği söyleniyor. Peki bunların tahliyesi ocak itibariyle mümkün hale geliyor. O zaman ekim ayında dosya geldiyse kasımda bu dosyayı görüşmeye mani bir hal var mı, yok; aralıkta görüşmeye mani var mı, yok. Ama bakıyorsunuz duruşma tarihinin 2011'e verildiğini görüyoruz'' dedi.

''Onun için ben soruyorum, varsa orada bir takım bir şeyler, kamuoyunun bilmeye hakkı var'' diyen Bekir Bozdağ, şunları kaydetti:

''Dosyalar Yargıtaya geliş tarihine göre gündeme alınıp karara bağlanmış olsa, o zaman diyeceğim ki 'dosya geliş sırasına göre gidiyor, buna sıra gelmedi'. Ama bu dosyalara bakıyorsunuz 11 yıl. Bir ülke düşünün ki 1996 yılında suç işlediği iddiasıyla soruşturduğu ve tutuklanmasına karar verdiği bir kişiyle ilgili 14 yıldır yargılama yapıyor ama buna 'sen suçlusun veya suçsuzsun' diyemiyor, hapiste yatırmaya devam ediyor. Böyle bir ülke, hukuk devleti olabilir mi? Şu anda böyle bir fotoğrafla karşı karşıyayız. O zaman ben sormak isterim, neden bitmedi bu davalar, engeli neydi? Bunların da kamuoyuyla paylaşılması lazım.

Ama Yargıtay istediği zaman o kadar hızlı çalışıyor ki... Örneğin Erzincan Cumhuriyet eski Başsavcısı Sayın İlhan Cihaner'le ilgili bir dosya söz konusu olduğu zaman, hem de fotokopi üzerinden dosya görüşüldü. Jet hızıyla karara bağlandı mı, bağlandı. Öte yandan Silivri'de devam eden davalarla ilgili onlara bakan hakimlerle ilgili Mehmet Haberal'ın açtığı tazminat davaları Yargıtayda jet hızıyla sonuçlandırıldı mı, sonuçlandı. Yargıtayın hızlı olması için aleyhinde dava açılan kişinin Tayyip Erdoğan mı olması lazım veya dava açanın Mehmet Haberal mı olması lazım, sanığın İlhan Cihaner gibi birisi mi olması lazım? Vatandaş Ahmet'in, vatandaş Ayşe'nin suçu ne? Onların dosyaları için aynı duyarlılık, hassasiyet neden gösterilmez. Biz yargının hızlanması için çok şey yaptık. Yargıtayın yükünü azalttık.''

Günün Önemli Haberleri