Bozdağ: Bu sistem baba ile oğlu kavga ettirir
Abone olAdalet Bakanı Bekir Bozdağ, katıldığı bir televizyon programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Bakan Bozdağ, "Türkiye’de uygulanan bu sistem baba ile
oğlu kavga ettirir" dedi.
Bozdağ katıldığı televizyon programında gündeme ilişkin konularda açıklamalarda bulundu. Anayasa değişikliğine de değinen Bozdağ, parlamenter sistemde çiftbaşlılık yönetiminin Türkiye'de kavgalara neden olduğunu belirtti.
Anayasa değikliğine ilişkin bilgi veren Bozdağ, "Anayasaya göre yürütmenin başı Cumhurbaşkanı. Bakanlar Kurulu, Başbakan da yürütmenin diğer kanadı. Yürütmede başbakanı, Cumhurbaşkanı belirliyor. Cumhurbaşkanın istemediği bakanı Başbakan’ın bakan yapma şansı yok. Görevden almak istiyor, istemediği zaman görevden alma şansı yok. Sezer döneminde biz yaşadık, Cumhurbaşkanıyla büyük sıkıntılar yaşandı, vekalet dönemine geçtik biz. Aynı partiden olduğunda da problemler yaşandı. Merhum Özal ile Sayın Mesut Yılmaz arasında, Merhum Demirel ile Sayın Tansu Çiller arasında, yine merhum Demirel ile merhum Erbakan arasında, yine merhum Ecevit ile ki, Sezer’i getirdiler çok uyumlu anayasayı bir fırlattı Türkiye’de kıyamet koptu. Bu çift başlılık sadece görüş farklılığıyla kalsa iyi, ama Türkiye’de kavgalara, tartışmalara neden oldu ve bir çok bedel ödedik biz bundan dolayı. Kamuoyuna yansımıyor ama her Cumhurbaşkanı hayır dediği hepsi için söylüyorum bakan adayları mutlaka olmuştur. Bir tane olur, iki tane olur. Şöyle baktığım zaman birisine karşıysa Anayasa onu onaylamama yetkisi veriyor" ifadelerini kullandı.
"Türkiye’de uygulanan bu sistem baba ile oğlu kavga
ettirir"
Bozdağ, Cumhurbaşkanını halkın doğrudan seçmesinin ülke genelinde
birçok tartışmayı bitireceğine inandıklarını kaydederek,
"Türkiye’de büyük tartışmaları bitiriyor. Biz 80 darbesine
giderken, neredeyse 6 ay cumhurbaşkanını seçemedik, darbecilerin
gerekçelerinden biri oydu. Yine 2007 yılında Cumhurbaşkanı seçimi
krize, kaosa neden oldu. Halkın hakemi de olmayınca, Ankara’da
birileri oturmuş şu olamaz, bu olamaz, şu olacak, bu olacak yoksa
kapatırız, yoksa mahkemeden şu karar çıkar, Cumhuriyet mitingleri,
Türkiye bedel ödedi. Parlamento o sorunu çözmedi. Halk çözdü halk.
Eğer biz seçime gitmemiş olsaydık, seçimde de yüzde 47 oy almamış
olsaydık, MHP’de meclise gelip, seçimden önce Sayın Bahçeli dedi ki
‘Biz parlamentoya girersek bu krizi çözeceğiz’ dedi. CHP ile
gelseydik o kriz belki daha farklı boyut alırdı, belki çözülürdü
zaman alırdı, belki hiç çözülmeyebilirdi. Ama halk işin doğrusu
çözdü. O nedenle sistem değişikliğine ihtiyaç var. Türkiye’de
uygulanan bu sistem baba ile oğlu kavga ettirir. Kavgasız dönem
yoktur. Çatal kazık yere batmıyor Türkiye hep bedel ödüyor. Onun
için bakın rahmetli Özal, Cumhurbaşkanı olduktan sonra sistem
değişikliği istemiş, rahmetli Demirel, Özal’ı hep eleştirmiş ‘sen
kendin için istiyorsun’ demiş. Ama o da cumhurbaşkanı olunca görmüş
ki yürümüyor bu. O da sistem değişikliği istemiş" dedi.
Yeni anayasada Cumhurbaşkanı olan kişinin koltukta kalacağı
sürenin en fazla 10 yıl olarak belirlendiğini anlatan Bozdağ,
"Siyasette dinamizme ihtiyacımız, değişime ihtiyacımız var. Gelen
oturuyor, gitmiyor. Azrail gelmesi lazım o götürüyor. Şimdi yeni
sistem ne getiriyor? Çok başarılı olabilir. Sen 5 yıl yap diyor,
hadi halk beğendi 10 yıl yap diyor. Ondan sonra güle güle. Ülkenin
yönetiminde bulunamazsın diyor. Çok başarılı bir kişiyi 10 yıl
yönetimde tutuyor. Başarısız olanı 5 yıl tutuyor. Kaybedeni de
hemen postalıyor, kaybedenin hemen gittiği, az başarılı olanın 5
yıl kaldığı, çok başarılı olanın 10 yıl kaldığı azami sistem
siyasette heyecanı, dinamizmi, değişimi getirecek. Ve ülkenin
iktidarlarında çok farklı yapıların oluşmasına katkı sağlayacak ve
Türkiye’ye de Türk milletine de büyük güç katacaktır" açıklamasında
bulundu.
"Hep millete gitmişiz biz"
Sistemle ilgili diktatörlük yakıştırmasının yapılmasının hakikatle
ilgili olmadığını belirten Bakan Bozdağ, "Hukuk devleti öyle
güçlendiriliyor ki burada bu imkan yok. Tayyip Beye ne diyorlar,
muhalifleri, ‘otoriter, diktatör’ diyor. Mecliste söylüyorlar, CHP,
HDP’liler diktatör diye. Diktatör olmayı bırakın, böyle hafif bir
şey bile olsa Türkiye’deki bir gazeteci, bir genel başkan, bir
milletvekili, başka birisi diktatör kelimesini telaffuz etmeyi
bırakın aklından geçirme cüreti gösterebilir mi? Şimdi konuşuyor
her gün, gazetelerin manşetlerinde. Şimdi bana yabancılar
geldiğinde diyorum ki, ‘Açın gazetelerin manşetlerine bakın, size
bu haberleri getirenler haklı mı değil mi? Türkiye’nin
Cumhurbaşkanı’na bugün kim ne demiş Türkiye gazetelerini açın
bakın, bir de Almanya’nın gazetelerini açın Almanya’nın
Cumhurbaşkanına, ya da Amerika’nın gazetelerini açın Amerika’nın
başkanına onlar ne demiş şöyle bir kıyaslayın, onların başına ne
gelmiş, bunların başına ne gelmiş hepsine bir bakın bakayım. Şimdi
burada her gün diktatör kelimesini söylüyor, en sonunda Sayın
Cumhurbaşkanını hatırlarsan Sayın Kılıçdaroğlu’nun olduğu bir
ortamda, bunu yüzüne karşı orada söylemek zorunda kaldı. Çünkü
canını çok acıttı. Bunu söylemek, bunu yapmak insanların kafasına
tekrar yapa yapa bir şey yerleştirirsiniz. Ama bunun gerçekte
hakikati yok. Tayyip Bey’in iktidarda olduğu, Cumhurbaşkanı olduğu
dönemde pek çok seçim yapılmış, seçimle belediye almışız başkası
kazanmış ona vermişiz. Parlamentoda vekil azalmış değişmiş. Hep
millete gitmişiz biz" ifadelerini kullandı.
"Sahte delil üretmek için uğraşıyorlar"
CHP’li Levent Gök ile çekilmiş fotoğrafına ilişkin değerlendirmede
bulunan Bozdağ, "Bize 'demokrat değilsiniz, uzlaşmacı değilsiniz'
diyorlar, bütünleştirici değilsiniz diye bir sürü eleştiri
yapıyorlar. O gün o fotoğraf üzerine onu diyenler ‘Vay siz nasıl
öyle bir fotoğraf verirsiniz’ diye demedikleri laf bırakmıyorlar.
Hem benim şahsıma çok ağır hakaretler yapıyorlar hem de Sayın
Levent Gök’ün aleyhine çok ağır hakaretler yaptılar. Oy
kullanıyoruz orada, herkes oy kullanıyor orada. Sayın Levent Gök de
bir başka Grup Başkanvekili CHP’li arkadaşlar da oradaydı. Onlar
oylamaları takip ediyorlar, yani gizli oy mu, açık oy mu kullanıyor
onu takip ediyorlar. Oylama gizli yapılıyor ve herkes oyunu gizli
kullanıyor. Ama CHP’nin şöyle bir stratejisi var ‘Biz bir delil
üretelim oyun açık kullanıldığına dair onu da Anayasa Mahkemesi’ne
verelim, buradan bir iptal çıkaralım’ hesabı yapıyorlar. Sahte
delil üretmek için uğraşıyorlar. Onun için de her türlü kamera
kurdular içeri, herkesin oyunu çekmeye gayret ediyorlar hukuka
aykırı şekilde. Bunu yapıyorlar orada da oyları gözetliyor ki
Anayasa Mahkemesi’ne sahte delil, herkes gizli oy kullandığı halde
her oylamada açık oy kullanılıyor diye yalan söylüyorlar. Her
oylamada. Ondan sonra tutanaklara geçiriyorlar. Delil
oluşturuyorlar. Oralara divan katipleri bir takım şeyler yazmak
istiyorlar. Bunların tamamı planlı şekilde yapılıyor. O gün de yine
aynı şekilde Sayın Levent Gök’ü de orada görünce ilk lafı ben
söyledim ‘Denetimi iyi yapıyorsunuz, ben usulüne uygun oy kullandım
her halde’ dedim. O da bana bazı şeyler, ne söyledi şimdi tam cümle
hatırlamıyorum ama o da bazı cevaplar verdi. Sayın genel başkan oy
kullanıyormuş orada onun için orada olduklarını söyledi, yani
denetlemek, takip maksadıyla değil, onun için orada olduklarını
söyledi. Onun için gayri ihtiyari, ben Levent Beyle el ele
tutuştuğum çoktur, hep el sıkışırız, merhaba der, sohbet ederiz,
bunlar ayıp şeyler değil, yanlış şeyler değil. Doğru şeyler orada
ben elini tuttum, o da orada beraber birkaç başka şeyler konuşuldu
güldük o kadar. Bundan bir mana çıkardılar, kıyamet kopardılar,
hiçbir şey yok gayet insani bir şey biz orada şakalaşıyoruz. CHP’li
ile AK Partili konuşamaz mı, şakalaşamaz mı? Böyle bir şey olur
mu?" diye sordu.
"Fetullah Gülen’in geçici tutuklanması ve Türkiye’ye
iadesi konusunda somut adımlar olur"
ABD'nin Fetullah Gülen'in iadesi konusundaki şu ana kadar olan
tavrının net olamadığını ve yeni dönemde iadelerin yapılması
konusunda net tavır beklediklerini belirten Bozdağ, konuşmasını
şöyle sürdürdü:
"Sayın Trump’ın ve ekibinde yer alan çok etkin aktörlerin
açıklamalarına baktığımızda Türkiye ile ABD arasında yeni dönemde
yeni bir başlangıç yapılacağını ve bununda pozitif anlamda bir
başlangıç olacağına ilişkin beklentiler her tarafta olduğu gibi
bizde de yükseldi. Farklı beklentiler de var ama ben pozitif
noktadan bakıyorum. Sayın Trump’ın bugün görevi devralmasından
sonraki süreçte Fetullah Gülen’in geçici tutuklanması ve Türkiye’ye
iadesi konusunda somut adımlar olur. Biz muhataplarımızdan artık
net tavırlar bekliyoruz, işi zamana yayan değil. Evetse evet,
hayırsa hayır, ne yapacaklarsa bunu bize açık söylemelerini
istiyoruz. Hem yapacağız hem bakacağız hem yargı şöyle hem bizim
işimiz değil deyip net bir siyasi tutum istiyoruz. Çünkü iade
talepleri dünyanın her yerinde mahkeme kararlarıyla oluyor ama
hepimiz çok iyi biliyoruz ki mahkemeler dış politikayı tayin
etmiyor. Hükümet iade etmek istemezse mahkemeler hükümete rağmen
bir karar genelde vermez. Yani çünkü bu bir fiili uygulama,
Amerika’da da böyle. Yok bizde öyle değil dediği zaman kusura
bakmasınlar yani nasıl öyle olduğunu biz gayet iyi biliyoruz. Ben
hatta o zaman onlara şunu söyledim, Usame Bin Ladin Amerika için ne
anlam ifade ediyorsa Fethullah Gülen Türkiye için o anlam ifade
ediyor. Siz şimdi Afganistan’a gittiniz, Usama Bin Ladin’i orada
imha ettiniz, adli süreç mi işlettiniz? Delil mi sundunuz
Afganistan’a? Ne oldu? Hiçbir şey olmadı hangi ülke şu anda Bin
Ladin ile ilgili delil sundunuz. Hiçbir ülkeye sunmadınız. Ama bu
11 Eylül saldırısını yapan terörist Usame Bin Ladin’dir ve onun
örgütüdür dendi ve onun üzerinden bütün dünya Amerika’ya yardım
etti. Ama biz böyle bir iddia söylemiyoruz, delilleriyle ortaya
koyuyoruz ve diyoruz ki bu işi yapan budur. Amerika, Türkiye ile
dost ve müttefik bir ülke olarak bu konuda Türkiye’nin yanında yer
almalı ve Türkiye’ye destek vermelidir. Maalesef olumlu bir gelişme
olmadı."
"Adil Öksüz’ün ele geçirilmesi için özel bir ekip
çalışıyor"
Adil Öksüz’ün darbe teşebbüsünün önemli aktörlerinden biri
olduğunun tespit edildiğini belirten Bozdağ, Adil Öksüz’ün ele
geçirilmesi için özel bir ekibin de çalıştığını ifade etti. Bozdağ,
"Ortada nerede olduğuna dair bir devlet bilgisi yok. Ortadaki
deliller üzerinden bakıp değerlendirme yapabilme imkanımız var.
Benim değerlendirmem Türkiye’de olduğu. İçişleri Bakanlığımız
kurduğu bir çalışma ekibi var ve çok iyi çalışma yürütüyorlar.
Dışarı çıkmayı başardığı ihtimalini çok zayıf görüyorum. İçeride
olduğunu ve birilerini tarafından saklandığını düşünüyorum. Çünkü
sokağa çıkmış olsa hemen tanınması, bilinmesi, yakalanması mümkün
olacaktır. Bir yerde saklandığını tahmin ediyorum. Şahsi
değerlendirmem bu" dedi