Boysanın tek tesellisi
Abone olTürkiye’de her şey kötüye gidiyor; rakı hariç
Çiçek Pasajı’nda 40 yıldır bozulmayan
gelenek
Aydın Boysan, has dostlarıyla, 40 yıldır hiç aksatmadan her cuma,
Çiçek Pasajı’ndaki Sevinç Meyhanesi’nde toplanıp rakı içiyor. 40
yılda yüzlerce kişi gelmiş gitmiş sofrasından. Değişmeyen simalar:
Cevat Çapan, Mücap Ofluoğlu, Mustafa Alabora, Naci Güçhan, Arif
Keskiner.
Ne konuşuyorlar peki? Her şeyi! Davos zirvesinden Fenerbahçe’nin
haline, uzayda ilk atılan adımdan güzel meze yapmanın inceliklerine
kadar uzanan son derece geniş bir yelpazede sürüp gidiyor
sohbetler.
Fakat önemli olan: Adabıyla içmek.
Nedir peki rakı içme adabı? Kendisinden dinleyelim:
“Rakı içmek bir sanattır. ‘Demcilik’ yabana atılmayacak bir iş.
Sofranın kuralı şudur: Kimse kimseye saygısızlık etmez. Küçükler
daha az konuşur, büyükler dinlenir. Yüksek sesle konuşulmaz.
İçmenin de suyu çıkarılmaz. Masaya gelen herkese yer vardır.
Edebiyle içen herkes bu sohbetleri dinleyebilir.”
Vehbi Koç’un dert ettiği 10 lira
Aydın Boysan, bir gün Vehbi Koç’u Samatya’da açılan yeni bir
meyhaneye götürür. Meyhanenin sahibi Aydın Bey’in arkadaşıdır.
Giderler, yerler içerler, her şey mükemmeldir, dört kişi için 40
lira öder, çıkarlar. Bir hafta sonra Aydın Bey tekrar arar Vehbi
Bey’i “Hadi gidelim gene” der, Vehbi Bey sinirli bir şekilde “Ben
bir daha gitmem oraya. Seninle gittikten iki gün sonra yurtdışından
misafirlerim geldi, aldım götürüm onları oraya, yine dört kişiydik,
bu sefer 50 lira aldı” der. Aydın Boysan hemen meyhaneci arkadaşını
arar “Sen ne yaptın?” der. Meyhaneci “O gün balık pahalıydı ben ne
yapayım” der. Sonra Vehbi Bey’e taze balık yollatılır, iş tekrar
tatlıya bağlanır, Vehbi Bey’i oraya götürmek yine mümkün olur.
Türkiye’de her şey kötüye gidiyor; rakı hariç
Aydın Boysan’ın bir başka ilginç özelliği de 60’ından sonra yazmaya
başlaması. 60’ından sonra yazmaya başlayıp onlarca kitap çıkarması
da kolay rastlanır bir şey değil.
Son ürünü ise: “Şerefe”
Efe Rakı ile yaptıkları rakı tadım çalışmasından sonra şöyle
enteresan bir şey oluyor: Aydın Boysan, bunca yıllık bir rakı
içicisi olduğu halde ilk defa bir rakı fabrikasını geziyor.
Gördüklerinden etkileniyor. Daha sonra başka fabrikaları da
geziyor. Ve şöyle bir söz ediyor: “Cumhuriyet’in ilanından iki yıl
önce başlayan ömrümde, ilk yılların parlak yükselişinin ardından
yaklaşık 60 yıldır birçok olayın kötüleştiğini gördüm, ancak yine
de tek bir tesellim var, o da 60 yıldan sonra kalitesi iyileşen
rakılar.”
Onun üzerine uzun zamandır aklına koyup da yapamadığı işi yapıyor:
Demlenme konusunda bir kitap yazıyor. Sohbet tadında rakı, balık,
İstanbul, meyhaneler hakkında anılarını yazıyor.
Demlenme deşilirse
“İçki içen insan ne aradığı için içer ki?
Değişiklik olsun diye mi? Günlük sıkıntılardan kurtulsun diye mi?
Neşelensin diye mi? Keyif almak için mi?
Önce haddini bilen, ne istediğini dengeli olarak anlatan kişilerle
hesaplaşalım. Değişiklik isteği, demcinin en dengeli ve en masum
hayalidir. Nasıl yaşamış olursa olsun o gün, bir başka havaya girme
isteği, normal bir insanın ruh sağlığı göstergesidir. İsterse o
istek, alkolsüz olsun.
Yaşamın günlük görevlerin beyinlere yüklediği yorgunluk, görevi
keman çalmak olan için de, evrak kayıt memuru için de, benzer
sonuçlar doğurur. Günlük yaşamın bıkkınlığından kurtulma çareleri
aranır.
Dostlarla buluşup sohbete dalmak da bu ferahlamanın sahnesidir. Bu
rahatlığın tevsikçisi olarak içki kullanılması da, bir gerçekleşme
yoludur.
İçkiden ”keyif“ almak, en sade ve masum istektir...
Cacık dediğin 3 saat buzdolabında bekletilir
Yoğurt bir tahta kaşıkla su katılmaksızın çevire çevire iyice
karıştırılacak. Karıştırırken yüzde yedi oranında sızma zeytinyağı
damla damla yoğurda katılacak. Öyle ki, yağ cacığın üstüne
çıkmayıp, tümüyle yoğurda yedirilmiş olacak. Soyulmuş hıyarlar bir
yanda dururken diş sarımsaklar bir havanda dövülüp ezilerek sübye
kıvamına getirilecek.
En önemli nokta, tuzlanan hıyarların asla yan tarafından
doğranmaması. Bir elde tutulan hıyar sürekli döndürülürken, öteki
eldeki keskin bıçak hıyarın uç tarafına eğimli biçimde girerek
çentikler açacak. Öyle ki sürekli döndürülen hıyarda oluşan
incecik, uzunca yongalar yoğurdun içine kendiliğinden düşecek.
Ayrıca kırmızıbiber, az karabiber harmanlanıp cacığın üzerine
serpilecek. Bu nefis karışım sofraya getirilmeden önce üç saat
süreyle buzdolabında bekletilecek.