Boyner New York'ta ölümden döndü
Abone olNew York'un karanlık sokaklarında kapkaççı ile dolaşan Boyner'in başından geçenleri Ertuğrul Özkök yazdı.
Cem Boyner’in kızı Elif, New York’ta bir kapkaççı tarafından
kaçırıldı. Saldırganla üç saat boyunca konuşan Elif Boyner, onu
ikna edip kurtulmayı başardı. Boyner Ailesi geçen hafta başında
korku dolu üç saat geçirdi. Tam Amerikan korku filmlerinde
rastlanacak türden bir hikáyeydi. Olayı öğrendikten sonra Cem
Boyner’i arayıp doğru olup olmadığını sordum. Doğruymuş. Aslında
bir haber. Ama arkadaşlardan, ‘Bunu oturup ben yazayım’ diye rica
ettim. Nedenini de yazının sonunda anlatacağım. Olay üç gün önce
New York’ta bir gece kulübünün önünde meydana geliyor. Cem
Boyner’in kızı Elif 19 yaşında ve New York’ta sanat eğitimi alıyor.
Geçen hafta başında bir arkadaşı ile gece kulübüne gidiyor. Gece
saat 02.30 civarında çıkıyorlar. Ancak arabaya bindikleri sırada
Elif Boyner cep telefonunu kulüpte unuttuğunu anlıyor. Arkadaşı
telefonu almak için kulübe dönüyor, o ise arabada bekliyor. O
sırada aniden arabanın kapısı açılıyor ve genç bir adam şoför
mahalline oturup kontağı çeviriyor. Elif Boyner daha ne olduğunu
anlamadan araba New York sokaklarına dalıyor ve o andan itibaren üç
saatlik bir korku filmi başlıyor. Elif Boyner’i kaçıran kişi, 25-30
yaşlarında hangi etnik gruptan olduğunu tam anlayamadığı birisi.
Kılık kıyafeti iyi değil. Araba önce Brooklyn tarafına doğru
gidiyor. Soğukkanlılığını kaybetmeyen Elif Boyner, saldırganla
konuşmaya başlıyor ve kendisini bırakmasını istiyor. Ancak
saldırgan filmlerde gördüğümüz en tehlikeli sözü söylüyor: ‘Benim
yüzümü gördün, artık bırakamam.’ * * * Gece kulübünde unutulan
telefonu alıp dışarı çıkan Elif Boyner’in arkadaşı, arabanın orada
olmadığını görünce hemen polisi arıyor. İki üç dakika sonra olay
yerine gelen polis, Elif Boyner’in cep telefonundaki son aramalara
bakıp tek tek arkadaşlarına ulaşıyor. Ancak ulaştığı kimseler, Elif
Boyner’in kendileri ile birlikte olmadığını söyleyince genç kızın
başına bir şey geldiği anlaşılıyor. Polisin ulaştığı
arkadaşlarından biri, İstanbul’u arayıp olayı Cem Boyner’e
bildiriyor. O andan itibaren aile alarma geçiyor ve New York’taki
Türk yetkililere de olay iletiliyor. Aynı dakikalarda Elif Boyner
arabanın içinde tam bir psikolojik savaş veriyor. Saldırganı ikna
etmek için durmadan konuşuyor. Beklediği psikolojik mesaj o sırada
geliyor. Saldırgan, ‘Paraya ihtiyacı olduğunu’ söylüyor. Bu cümleyi
kaçırmayan Elif Boyner, ‘Benim kaldığım yurtta param var. Beni
oraya götürürsen, sana para verebilirim’ diyor. Saldırgan önce
kabul etmiyor. Ancak konuştukça ikna olmaya başlıyor. Sonunda Elif
Boyner’i kaldığı yurda götürmeye karar veriyor. * * * O sırada
polis, yurdu da arayıp bilgi topluyor. Elif Boyner’in arabası yurda
yaklaşırken, polis araçları da aynı yere doğru hareket ediyor.
Sonunda araba yurdun önüne geliyor. Ancak korku filmi burada
bitmiyor. Elif Boyner tam kurtulduğuna inanmaya başladığı anda, hiç
beklemediği bir şey oluyor. Saldırgan, yurdun önündeki anormal
durumu seziyor ve arabayı yeniden hareket ettirmeye davranıyor.
İşte o anda Elif Boyner’in sinir sistemi de boşalıyor ve
saldırganla arasında mücadele başlıyor. Bir süre boğuştuktan sonra
arabadan atlıyor, ama saldırgan da aynı anda dışarı fırlayıp
koşarak karanlıkta kayboluyor. İki üç dakika sonra ise polis
araçları olay yerine geliyor. Bu macera üç saat sürüyor. * * * Bu
olayı neden ben yazdım? Buna benzer bir olay benim kızımın başına
da geldi. Kızım Gülümsün, 1990’lı yılların başında Washington’da
okuyordu. Bir akşam kaldığı yurda giderken bir kapkaççının
saldırısına uğradı. O da elindeki çantayı kapkaççının suratına
çarptı ve aralarında boğuşma geçti. Bu olayı duyduğum an neler
hissettiğimi anlatmak güç. İnsanların çocuklarının başına gelen
olaylar, kendi başlarına gelenden daha fazla can yakıyor. O nedenle
Boynerler’in neler hissettiğini çok iyi anlıyorum. Üstelik biz
olayı olup bittikten sonra öğrendik. Onlar ise üç saat boyunca
yaşadılar. Ama tecrübeli biri olarak şunu söyleyeyim: Olay bitse de
izi kalıyor.