Böyle yönetilmek derin çelişki
Abone olAnayasa Mahkemesi'nin 50. kuruluş yıldönümü törenine katılan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yeni anayasa ile ilgili mesajlar verdi...
Anayasa Mahkemesi'nin 50. kuruluş yıldönümü, 60 ülkenin yüksek mahkeme başkanlarını bir araya getirdi. Başbakan Tayyip Erdoğan ve AİHM Başkanı Nicolas Bratza'nın da katıldığı törende konuşan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yeni anayasa ihtiyacına dikkat çekti.
Gül, "Darbelerle yüzleşmeye çalıştığımız bir dönemde, bir ara dönem anayasasıyla yönetiliyor olmak, ulaştığımız demokratik seviyeyle derin bir çelişki teşkil etmektedir." dedi. Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ise mahkemenin milletin iradesini temsil edenlere çelme takma yeri olarak kullanılamayacağı uyarısında bulundu.
Törenin açılış konuşmasını yapan Cumhurbaşkanı Gül, yeni anayasayla ilgili önemli mesajlar verdi. Anayasaların toplumun gelecekteki ihtiyaçlarını karşılayacak, gelişmesine izin verecek sadelik, esneklik ve tutarlılık içinde olduğu takdirde kalıcı olabileceklerine vurgu yapan Gül şunları söyledi: "Anayasalar, hiçbir özel fikrin, partinin, ideolojinin ve doktrinin mührünü taşımamalıdır. Dolayısıyla anayasalar, toplumun tüm kesimlerinin hak, özgürlük ve beklentilerini bugün ve gelecekte teminat altına alacak bir nitelikte olmalıdır. Bu da ancak, toplumsal mutabakatın mümkün olduğunca 'asgari müşterek payda'da oluşacağı anlayışıyla kaleme alınan anayasalarla sağlanabilir."
Yeni anayasanın tepkisel saiklerle hazırlanmaması gerektiğine dikkat çeken Gül, anayasayla ilgili beklentilerini şöyle sıraladı: "Sadece bir önceki dönemin hatalarını düzeltmeye çalışan anayasalar, toplumları ileriye taşıyamazlar. Yeni anayasamız, esnek ve özgürlükçü karaktere sahip olmalı, anayasa aracılığıyla milletin farklı siyasi çizgilerini zapturapt altına alma, devlet ve millet arasında bir gerginlik oluşturma zihniyetinden uzak durmalıdır. Yeni anayasa devletin, milletin hizmetinde olduğunu unutmamalı; vesayeti örtülü bir şekilde başka organlar aracılığıyla sağlamak yerine, çağdaş demokrasilerde olduğu gibi açık bir şekilde halka tevdi etmelidir.'' Gül, yeni anayasanın 'modern demokratik devlet anlayışını ruhunda ve lafzında taşıması' gerektiğini vurguladı.
Gül, şunları kaydetti: "Modern demokrasilerin şeffaflık ve hesap verilebilirlik kavramlarını, güçler ayrılığı ilkesi ile fren ve denge sistemlerini içinde barındırmalıdır. Bu meyanda, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile basın, ifade ve örgütlenme özgürlüğü en fazla özen gösterilmesi gereken hususlardır." Gül, Anayasa Mahkemesi'nin yarım asrı bulan geçmişiyle artık örtülü vesayetlerin tahakkümünden kurtulduğuna dikkat çekti.
Yüksek mahkeme, siyasi aktörler arasında hakemlik yapıyor Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ise konuşmasında hem mahkemenin görev sınırlarını çizdi hem de siyaset kurumuna mesaj verdi. Yüksek Mahkeme'nin siyasi aktörler arasında hakemlik fonksiyonunu yerine getirirken, 'taraflara lojistik destek sağlayan bir kurum olamayacağı gibi milletin iradesini temsil edenlere çelme takma yeri olarak da kullanılamayacağını' kaydetti.
Devletin zirvesi ile çok sayıda ülkenin Anayasa Mahkemesi başkanlarına seslenen Haşim Kılıç ise mahkemenin görev alanının sınırlarını çizerken, millet iradesine vurgu yaptı. Kılıç, "Anayasa mahkemeleri, anayasal çizgiyi esas almak suretiyle siyasi aktörler arasında hakemlik fonksiyonunu yerine getirirken taraflara lojistik destek sağlayan bir kurum olamayacağı gibi milletin iradesini temsil edenlere çelme takma yeri olarak da kullanılamaz.'' diye konuştu.
Mahkeme kararlarının herkesi aynı şekilde memnun etmesinin beklenemeyeceğini vurgulayan Kılıç, "Verdiğimiz kararların taraflardan kimi sevindirdiğini ya da üzdüğünü düşünmediğimizi ve ilgilenmediğimizi herkesin bilmesini isteriz." dedi.Konuşmasında ünlü düşünür Voltaire'in 'söylediklerinize katılmıyorum, ancak ifade özgürlüğünüzü ölünceye kadar savunacağım' sözüyle İslam tasavvufunun zirve isimlerinden Yunus Emre'nin 'Behey Yunus, sana söyle derler Ya ben öleyim mi söylemeyince' mısralarından alıntı yapan Kılıç, ifade özgürlüğünün önemini vurguladı. Kılıç, siyasî parti liderlerinin ise savaş yerine barış dilini tercih etmesini istedi.