Böyle vurgun görülmedi

Abone ol

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, batık bankalar ve fona devredilen bankalar hakkında bilgi verdi.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, 1994'den itibaren 32 bankanın ya fona devredildiğini ya da faaliyet izninin kaldırıldığını hatırlatarak, "Bunun ekonomiye maliyetini hesaplamamız bile imkansızdır. Bankalara güven kaybolması nedeniyle ayrıca para yastık altına gitti, kamu borç stoku arttı, kredi maliyetleri yükseldi. İşini doğrudan kaybedenler ve etik değerlerin tahribi de maliyeti hesaplanamayan önemli ulusal kayıplarımızdır" dedi. Başbakan Yardımcısı Şener, İmar Bankası'nın da içinde bulunduğu fona devredilen bankalar ve batık bankalar ile Bankacılık Devlet Denetleme Kurulu'nun (BDDK) sorumluluğunun araştırılması konusunda CHP ve AK Partili milletvekilleri tarafından verilen araştırma önergesi üzerinde TBMM Genel Kurulu'nda hükümet adına bilgi verdi. Bankalarla ilgili yapılan müdahalenin hepsinin aynı olmadığını ifade eden Şener, bugün bir bankanın fona devredilmesi veya fona devredilmesi ile ilgili akla gelecek ilk kurulun BDDK olduğuna dikkat çekti. Şener, Eylül 2000 yılı öncesinde bu işlemlerin Bakanlar Kurulu ile karara bağlandığını belirtti. Hakkında işlem yapılan bankaların 3 gruba ayrılacağını belirten Şener, bunlardan 1. grupta yönetim ve denetimi ile hisse senetlerinin mülkiyetinin fona devredilen bankalar olduğunu bunların 20 tane olduğunu ve 1997 yılından sonra fona devredildiğini, bunlardan 3 tanesinin mülga 3182 sayılı Kanun'un yürürlükte olduğu dönemde fon bünyesine alındığını ve bunların da Türk Ticaret Bankası, Bank Ekspres ve İnterbank olduğunu ifade etti. Şener, 5 tanesinin yaşanan krizlerle birlikte mali bünyelerinin bozulması, seyyaliyetlerinin bozulması ve likiditelerini kaybetmeleri sebebiyle 4389 sayılı Kanun'un 14/3. maddesine göre fon bünyesine alındığını, bunların da Yaşarabank, Demirbank, Sitebank, Ulasal Bank ve Tarişbank olduğunu söyledi. 12 tanesinin de mali bünyelerinin bozulması ve banka kaynaklarının hakim ortaklar lehine banka zararına sebep olacak şekilde kullanılması nedeniyle 4389 sayılı Kanun'un 14/3-4 fıkralarına göre fon bünyesine alındığını belirten Şener, bunların da Egebank, Yurtbank, Sümerbank, Esbank, Etibank, Bankkapital, İktisat Bankası, Bayındırbank, Kentbank, EGS Bank, Toprakbank ve Pamukbank olduğunu ifade etti. Şener, 2. grupta bulunan bankaların ise, bankacılık işlemleri kaldırılan bankalar olduğunu kaydetti. Bunlar da mülkiyetin Fon'a devredilmediğini bankacılık yetkilerinin kaldırıldığını ve 9 tane olduğunu ifade eden Şener, bunlardan 3 tanesinin bankacılık işlemi yapma ve mevduat kabul etme yetkisinin kaldırıldığını bunların TYT Bank Marmara Bank ve İmpaksbank'ın aralarında bulunduğunu bunlarla ilgili işlemin 1994 yılında yapıldığını söyledi. Şener, Kıbrıs Kredi Bankası'nın 2000 yılında, İmar Bankası'nın 2003 yılında, 4389 sayılı Kanun'un 14/3 ve 14. maddesi uyarınca işleme tabi tutulduğunu söyledi. Yatırım bankalarının bankacılık yetkisinin kaldırıldığını ifade eden Şener, yatırım bankalarının zaten mevduat kabul etme yetkisi bulunmadığını hatırlattı. Şener, bu bankaların Birleşim Yatırım Bankası'nın 1999, Park Yatırım Bankası'nın 2000 yılında, Okan Yatırım Bankası'nın 2001 yılında, 4389 sayılı Kanun'un 14/3 ve 20/2. maddelerine göre, Atlas Yatırım Bankası'nın ise 2001 yılında 4389 sayılı Kanun'un 145/3-4 ve 20/2. maddelerine göre işleme tutulduğunu söyledi. 3. grupta ise özel finans kurumları olduğunu belirten Şener, İhlas Finans Kurumu'nun faaliyet izninin kaldırıldığını ve Türk Ticaret Kanunu faaliyetlerine göre tasfiyesine karar verildiğini ifade etti. 3. gruptakilerden Rabobank İstanbul Şubesi, Merkez Şubesi ile INC'nin iradi tasfiye sürecine alındığını dile getirdi. Şener, 1994 yılından itibaren 20 bankanın hisse senetlerinin mülkiyeti fona devredildiğini 9 bankanın bankacılık yapma iznini kaldırılarak tasfiye sürecine alındığını, yine bir finans kurumunun faaliyet izninin kaldırıldığını ve tasfiye sürecine alındığını, 2 banka şubesinin de iradi tasfiye sürecine alındığına işaret etti. "BUNUN MALİYETİNİ HESAPLAMAK MÜMKÜN DEĞİL" Şener, toplam rakamın 32 olduğunun altını çizerek, şöyle konuştu: "Bu 32 kuruluşla ilgili olarak yapılan işlemlerin ekonominin geneli üzerinde çok yönlü etkiler oluşturduğu herkesin bildiği yaşadığı bir gerçektir. Bunu maliyetini hesaplamanın bile imkansız olduğunu düşünmekteyim. Çünkü, ekonominin geneliyle ilgili değerlendirme yapacak olursak bankalara güven kaybolması sebebiyle paranın yastık altına gitmesi borsa döviz kurlarında yaşanan iniş-çıkışlar, kamu borç stokunun artışı, yükselen kredi maliyetleri, iş çevrelerinin üretim yatırım ihracat kararlarına olumsuz etkiler, reel sektör borçları üzerindeki riskler ve batan şirketler, yabancı sermaye girişine olumsuz etkiler, işini doluyla veya doğrudan kaybedenler azalan milli gelir, yoksulluk ve etik değerlerin tahribi, maliyeti hesaplanamayan önemli ulusal kayıplarımız arasındadır." İmar Bankası hariç, kamu kaynakları açısından bu olayın değerlendirilmesi yapan Şener, şunları söyledi: "Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredilen bankaların devir tarihleri itibariyle birikmiş ve dönem zararlarının toplamı 17.3 milyar dolardır. Toplam zararların çok önemli bir kısım hakim ortakların kendi ortaklarından yasal limitlerin çok üzerinde kaynak kullanmış olmasından kaynaklanmıştır. Fon'a devredilen bankaların devir tarihi itibariyle yükümlülükleri 32 milyar dolardır, 26 milyar doları mevduat hesaplarından oluşmaktadır. Kalan kısım ise yurtdışı kredilerindendir. Fon bünyesine alınan bankaların yeniden yapılandırılması ve yükümlülüklerin devri için ihtiyaç duyulan tutar 22.5 milyar dolar olmuştur. Bunun 17.3 milyar dolarlık kısmı Hazine'den karşılanmıştır." Şener, devir tarihi itibariyle fon bankalarının personel sayısının 37 bin 889 olduğuna işaret ederek, banka ve şube satışı dolayısıyla istihdamı korunan personelin sayısının 10 bin 337 olduğunu söyledi. Şener, Kıbrıs Kredi Bankası bünyesindeki Bayındırbank ve Pamukbank'ın çalışanlarının 4 bin 686, halen tasfiye sürecindeki Türk Ticaret Bankası'nın çalışan sayısının ise bin 249 olduğunu belirtti. Şener, Bank Ekspres, Demirbank, Sitebank ve Tarişbank'ın ayrı ayrı, Egebank, Yurtbank, Yaşarbank, Bankkapital, Ulusbank ve Sümerbank'ın birleştirilerek tek banka olarak satıldığını, İnterbank, Etibank, Esbank, İktisat Bank, Kentbank, EGS Bank, Toprak Bank'ın Bayındırbank adı altında birleştirildiğini, Türk Ticaret Bankası'nın tasfiye sürecinin devam ettiğini, TMFS bünyesinde Bayındırbank, Geçiş Bankası ve Pamukbank'ın satış sürecinde olduğunu bu çerçevede 2 bankanın TMSF'de olduğunu belirtti. Banka hakim ortaklarına açılan dava sayısının bugünkü tarih itibariyle bin 926 olduğunu, aleyhine dava açılan yönetici sayısının ise 505 olduğunu kaydeden Şener, hak sahiplerine haklarının ödenmesi için yoğun bir hukuki mücadele verildiğini söyledi. İmar Bankası hariç, Fon bünyesine devredilen bankaların yeniden yapılandırılması konusunda 22.5 milyar dolara ihtiyaç olduğunu, bunun 17.3 milyar dolarının Hazine tarafından karşılandığını da hatırlatan Şener, TMSF'nin Hazineye toplam borcunun ise 40 katrilyon lira olduğunu söyledi. Fona devredilen bankalarla ilgili yapılan satışlardan 1.9 milyar dolar gelir elde edildiğini, yine batık bankalarla ilgili 505 yönetici olmak üzere bin 926 kişiye dava açıldığını belirten Şener, "Alacakların tahsili ve sorumluların cezalandırılması için yoğun bir hukuk mücadelesi verilmektedir" diye konuştu. "İMAR'DAKİ VURGUNUN BENZERİ YOK" TMSF'ye devredilen İmar Bankası ile ilgili gelişmeleri de değerlendiren Şener, "Burada yapılan vurgunlar benzersizdir. Buradaki vurgunun bir örneği ne Türkiye'de ne de dünyada vardır" dedi. İmar Bankası ile ilgili olarak teknolojik anlamda tüm güçlüklerin planlı ve kasıtlı olarak önceden hazırlanarak belgelerin kaçırıldığını savunan Şener, "Tutulması gereken belgeler ve kayıtlar banka yönetimi ve ortaklar tarafından teslim edilmemiş, bilgisine başvurulmak istenen yetkililerin tamamı istifa etmişlerdir" diye konuştu. Şener, bankanın bilgi işlem alt yapısının Uzan Grubu'nun sahibi olduğu Merkez Yatırım A.Ş tarafından hazırlandığını hatırlatarak, "Şubelerin takip edemediği bir sistem kurulmuş, çift kayıt sistemi kurulmuş, hesapların sadece yüzde 10'u kayıtları tutulmuş, yüzde 90'ı ise kayıt dışıdır" açıklamasında bulundu. Şener, İmar Bankası'nın resmi kayıtlarında toplam mevduat 753.5 trilyon görülmesine rağmen, bu rakamın gerçekte 8.4 katrilyon lira oluğunu da belirterek, "Usulsüz açılan 600 trilyonluk hesap dikkate alınmasa bile gerçek mevduat toplamı 7.8 katrilyon lira civarındadır" ifadelerini kullandı. Şener, ayrıca açığa hazine bonosu alım satımı yapıldığını hatırlatırken, şöyle dedi: "Gerçek rakamlar, mudilerin müracaatı ve ele geçirilen bir disket sonucu ortaya çıkmıştır." Mevduat ve mudilerin tespiti için yapılan çalışmalar sonrasında gerçeklerin ortaya çıkarıldığını ve belirsiz bir noktanın kalmadığını belirten Şener, 1 katrilyon lira civarında elde olmayan devlet kağıdının satışının yapıldığını söyledi. Bankalara hesap açtıran vatandaşların devlete duydukları güven nedeniyle hesap açtırdığını belirten Şener, şöyle devam etti: "Bankacılık sektörünün sağlıklı bir şekilde yoluna devam etmesi ve vatandaşlarda güven duygusunun zedelenmemesi için gerçek mevduat sahiplerinin tüm parası son kuruşuna kadar ödenecektir. Bu konuda hiçbir mudinin endişe duymaması gerekir." Şener, gelinen noktada hesapların belirlenmesinin karmaşıklığı nedeniyle ödeme takviminin belirlenemediğini, ancak bugün itibarı ile karışıklığın giderildiğini, en kısa sürede mudilere ödeme yapılacağını söyledi. Ödeme planının makro ekonomik dengelerin de göz önünde bulundurularak hazırlandığını ifade eden Şener, "Kısa vadede mudilerin büyük bir kesimine paralarının tamamı ödenecektir. Ancak, 7.8 katrilyon lirayı piyasaya akıtırken makro dengeler de gözetilmelidir" diye konuştu.

Günün Önemli Haberleri