Böyle olur zenginin kapışması
Abone olKitabın en ilginç hikayelerinden biri de Sabancı'nın babası ile Vehbi Koç arasında ceçen at-geyik kapışması
Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sabancı, kitabında, babasıyla Vehbi Koç arasında yaşanan "at" ve "geyik" gerilimine de yer veriyor. Sabancı, pek bilinmeyen olayı kitabında şu sözlerle aktarıyor:
'Koç, tek taraflı aktardı'
"Divan Oteli'nde Kimya Endüstrisi Kurumu Projesi için bir toplantı yapılıyordu. Toplantından sonra Vehbi Bey (Koç), bir toplantı notu yazıp, ilgililere dağıtmış. Bu notta bizimle olan temaslarını yazmış. Bu arada, babam Hacı Sabancı'yı kastederek, 'Ahmed Muhtar Paşa Terekesi'nin satışında atı aldı, geyiği bana pahalıya mal ettirdi' diye bir not düşmüş. Söz konusu at heykeli, bugün Emirgan'da bizim evin bahçesindeki at, geyik heykeli ise Divan Oteli'nin önündeki geyiktir.
Hikayenin aslı şu: At heykeli artırmaya çıkınca, babamın niyetini bilmesine rağmen Vehbi Bey devamlı pey sürmüş, sonuçta at heykelini gönlüne koyan babam, düşündüğümüzden çok yükseğe çıkan fiyatı ödeyerek heykele sahip olmuş. Buna kızan babam da, geyik heykeli artırmaya çıkınca fiyatını yükselttikten sonra Vehbi Bey'in üzerinde bırakmış.
'Yasak aşkı affedemedik'
Ailesinin özel hayatından da kesitler veren Sakıp Sabancı, abisi İhsan'ın yaşadığı yasak ilişkiyi şöyle anlatıyor: "Bizimkiler Yüksel'i İhsan abime istediler. Yüksel'in bu evliliği güç kabullendiği bilinir. Görünürde Yüksel, İhsan abimin şişmanlığından hoşlanmamış ise de, gerçekte bir öğretmen kızı olması sebebiyle kocasından başka beklentileri bulunduğu da seziliyordu.
...Abim İhsan'ın Adana'da bir başka hanımla ilişkisi olmuştur. Bu ilişkiye hepimiz tepki gösterdik. Abimin ilişkisi olan hanımın ismi Nevin Tenik'ti. Bu hanımdan Sevgi ve Sevilay isimli iki kız ve Murat isimli bir erkek çocuk dünyaya gelmiş. Biz bu ilişkiyi ailece tasvip etmediğimizden, İhsan abim hayattayken de, onun ölümünden sonra da Nevin Tenik Hanım'ı ve çocukları hiç görmedik."
'Nazar boncuğu ve muskasız çıkmam...'
Sakıp Sabancı, hayatını anlattığı kitabında bir sırrını da açıklıyor: "Cebimde bir boncuk ayrıca bir de muska taşırım. Elbise değiştirirken, boncukla muskayı da ondan ona taşırım... Bazen büyük davetler yaparım, kalabalık gelip gittikten sonra karı koca bekleriz, 'Dur bakalım ne kırılacak, ne düşecek?' diye. 'Nazar' diye bir olayın varlığını kabul ediyorum. Mesela yeğenlerimden birinin nişanı vardı. Ertesi gece bir şangırtı ile uyandık. Arka merdivenin üzerindeki koca avize düşmüştü. Yine büyük bir yemek gününde davet sona erince misafir tuvaletinde yangın çıktı. Buna benzer iki üç olay daha oldu. Annem hep söylerdi; 'Oğlum, nazar değer' diye...'"